Prof. Dr. Sinsi
|
Canavarlar Ülkesi - Masal Okuyun
Canavarlar Ülkesİ
Masal Dünya'sında, sevimli bir ülke varmış Burada yaşıyan insanların çoğu
mutlu ve güler yüzlüymüş Çoğu zaman birbirleri ile şakalaşır, nükteler üretir, bunlara kahkahalarla gülermişler Bu neşeli insanların sokaklarda, caddelerde yürümeleri bambaşka bir güzellik sergiliyormuş Sokaklarda kadınlı, erkekli kümeler halinde uyum içinde yürürmüşler Erkeklerin etrafa kah caka satarak, kah kaslarını gererek, kah yeni terlemiş kaytan bıyıklarını sıvazlayarak salına, salına yürümeleri görülmeye değermiş Ya genç kızlar Onların çıtı pıtı tavırları, sekerek yürümeleri, oyalı mendilleri ve gerdan bükmeleri dillere destanmış Lokum gibi güzel ve tatlı kızların ünü tüm masal Dünya'sına yayılmış Sanatçılar onların sevgi dolu bakışlarını çizmişler Müsizyenler onlar için içli türküler bestelemişler Su boylarında, sandal gezilerinde onların anısına şiirler söylemişler Türküler, şarkılar, şiirler yankılanırmış sarp dağların arasında Hep gezen, yürüyen insanlar için 
Yalnız bu insanların çok önemli bir sorunu varmış Söylenceye göre geçmiş zamanlarda bir büyücü bu insanlara iki kişilik vermiş Büyücü tüm tılsımını üç büyülü söz üzerine kurmuş Her kim "at, avrat ya da silah" sözcüklerinden birini kullanırsa tavrı değişiyormuş birden
Bu insanlar duygusal olmalarına karşın, ata bindiklerinde bir başka kişiliğe bürünüyormuşlar Bu sevecen, neşeli ve güzel insanlar gidiyor, yerine gözleri yuvalarından fırlamış, asık suratlı, dişlerini göstererek çığlıklar ve savaş naraları atan insana benzer saldırgan yaratıklar geliyormuş
Bu sevgi dolu insanlar "avrat" sözcüğünü duyluklarında gözleri dönüyor, ağızları kudurmuş hayvanlar gibi köpükleniyor ve önlerine çıkan kadınlara kim olduklarına bakmaksızın saldırıyormuşlar
Karınca bile incitmeyen, hayvanları sevgi ile besleyen bu insanlar ellerine bir "silah" geçti mi, ulu orta kurşun savuruyor, canlı cansız her şeyi yok ediyormuşlar Hele "silah", "at" üzerinde ellerine geçerse vay karşısındakilerin hallerine 
Bu yaratıkların atlarını mahmuzlayarak, ağızlarından köpükler saçarak, hırçınca dolanmaları ürkütücüymüş At sırtında çılgınlar gibi, önlerine çıkan her canlıya saldırmak, onlara zarar vermek ya da öldürmekmiş emelleri Bu işten pek çok keyif alıyormuşlar Bir de karşılarına çıkan canlıya zarar verebilirseler, sevinç çığlıkları komşu ülkelerden bile duyulurmuş
Kral, halkı bu büyüden kurtarmak için tüm bilginleri bir araya toplamış ve düşüncelerini sormuş Bilginler :
- Bu insanların yürürken bir sorunları yok Sorun at sırtına bindiklerinde başlıyor Bir yolunu bulup ata binmelerini önlersek, belki büyü etkili olamaz
diye yorum getirmişler Kral, bilginlerin düşüncesini uygun bulmuş, halkın ata binmemesi için ne yapabileceklerini araştırmalarını istemiş
Bilginler bir süre araştırdıktan sonra, yine Kral'ın karşısına gelmişler :
- Birisi bize, komşu ülkelerde bir araç olduğunu söyledi Bu araç atsız gidiyormuş ve
söylentiye göre attan da hızlıymış
demişler Kral, büyük bir umutla bilginlerini görevlendirmiş Bilginler seçtikleri elçilere komşu ülkedeki atsız aracı inceleme görevi vermişler Eğer, elçiler atsız aracın sorunu çözeceğine inanırsalar, atların yerine bu araçların kullanılması için Kral emir bile verecekmiş
Haberciler köy köy dolaşıp bilginlerin görevini halka duyurmuşlar :
Ey güzel ülkenin tatlı insanları, bilginlerimiz hepinizin bildiği büyüyü bozmak için Kral tarafından görevlendirildiler Komşu ülkelerde atsız araçlar varmış Bu araçları inceleyecekler Eğer büyüyü bozacağına inanırsalar, bu araçlar ülkemize getirilecek Halkımız bundan böyle ata binmeyecek Bu araçları kullanacak Kral'ımız der ki :
"Halkımız mutlu olsun Artık üzüntülü günler geride kalacak  "
Bu haberi duyan herkes pek sevinmiş Büyü etkin olduğunda canlılara zarar verirken keyifleniyormuşlar, ama sonra çok üzülüyormuşlar Kolay değil, bir hiç uğruna tanıdık, tanımadık demeden herkesin canına zarar vermek hoşlarına gitmiyormuş
Tarihi görev, günü geldiğinde başlamış Elçiler, halkın çoşku ve sevgi dolu gösterisi eşliğinde, bir deve kevranı ile komşu ülkeye doğru yolculuğa çıkmışlar Büyüden uzak kalmak için kervana hiç at almamışlar Elçiler, derelerden, tepelerden dolana, dolana, deve kervanının hızlıyla aylar sonra komşu ülkeye ulaşmışlar
Bilginler bu ülkeyi gezerken, atsız aracı görmüşler Biraz inceledikten sonra :
- Bu araç tam bizim Kral'ın istediği gibi At olmadan yürüyebiliyor Ata binmeyince, insanlar hırçınlık yapamazlar Hem ata binenler, bu araçtakine zarar veremez Baksanıza, bu araç attan çok hızlı 
diye yorumlarını yapmışlar
Elçiler komşu ülkeden bir örnek aracı alıp ülkelerine götürmek istemişler Amaçları aracı Kral'a göstermek ve kendi kanılarını Kral'a doğrulatmakmış Komşu ülke, yeni araçlarını satacak bir pazar bulduğu için elçilerin isteğini uygun bulmuş ve yetkili görevli hemen bir örnek araç hazırlatmış
Örnek aracın nasıl kullanılacağını öğretecek bir sürücüyle araca binen elçiler, kendi ülkelerine dönmüşler Elçilerin bu hızlı araçla ülkelerine dönmeleri yalnızca birkaç gün sürmüş
|