Prof. Dr. Sinsi
|
Yaratılış Efsaneleri - Yöresel Halk Hikayesi
Yeriding Pütkeni (Yerin Yaratılışı)
Herşeyden önce su vardı Yer, ay, gök, güneş yoktu Tanrı (Kuday) ile Kişi vardı İkisi de birer kara kaz gibi su üzerinde uçuyorlardı
Tanrı bir şey düşünmüyordu Kişi, yel çıkarıp suyu dalgalandırdı; Tanrı'nın yüzüne su sıçrattı Bunu yapınca da kendisinin Tanrı'dan güçlü olduğunu sandı; daha yüksekte uçmak istedi Ama uçamadı; suya düşüp dibe battı Boğulmak üzereydi "Bana yardım et!" diye bağırıp Tanrı'dan yardım istedi
Tanrı "Yukarı çık!" dedi, o da sudan çıkıverdi Sonra Tanrı, "Sağlam bir taş olsun!" dedi Suyun dibinden bir taş yükseldi Tanrı ile Kişi, taşın üzerine oturdular Tanrı, Kişi'ye "Suya dal, suyun dibinden toprak çıkar!" diye buyruk verdi Kişi, Tanrı'nın buyruğunu yerine getirdi Suyun dibinden çıkardığı toprağı Tanrı'ya götürdü
Tanrı, Kişi'nin getirdiği toprağı suyun üzerine serperken "Yer olsun !" diye buyurdu Buyruk yerine geldi, yeryüzü yaratıldı Tanrı, yine Kişi'ye "Suya dal, suyun dibindeki topraktan çıkar !" diye buyruk verdi Kişi, suya daldığında, bu kez kendim için de toprak alayım diye düşündü İki avucuna da toprak doldurdu; bir avucundakini Tanrı'dan gizlemek için ağzına attı Dileği, Tanrı'dan gizli kendine göre bir yer yaratmaktı Avucundaki toprağı getirip Tanrı'ya uzattı Tanrı, toprağı suyun üzerine serpip genişlemesini buyurdu O'nun suya serptiği toprak gibi, Kişi'nin ağzındaki toprak da büyüyüp genişlemeğe başladı Kişi korktu; soluğu kesildi, öleyazdı Kaçmağa başladı Ancak, nereye kaçsa yanı başında Tanrı'yı buluyordu O'ndan kaçamıyordu Çaresiz kaldı, Tanrı'ya yalvarmağa başladı: "Tanrı! Gerçek Tanrı! Bana yardım et"
Tanrı, Kişi'ye "Ağzındaki toprağı ne için sakladın" dedi Kişi, "Kendime yer yaratmak için saklamıştım" diye yanıt verdi Tanrı da, "Öyleyse at ağzından ve kurtul" dedi Kişi'nin ağzındaki toprak yere dökülürken küçük tepeler oluştu Tanrı, "Artık sen günahlı oldun" dedi, "Bana karşı geldin Kötülük düşündün Bundan sonra sana uyanlar, senin gibi kötülük düşünenler senin gibi kötü kişi olacak; bana uyanlar ise iyi ve pak kişiler olacak, güneş ve aydınlık yüzü görecek Ben, gerçek Kurbustan adını almışımdır; bundan sonra senin adın da Erlik olsun Günahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun, günahlarını senden saklayanlar benim adamım olsun"
Yeryüzünde, dalsız budaksız bir ağaç yeşerdi Tanrı, bu dalsız budaksız ağaçtan hoşlanmadı "Dalları, yaprakları olmayan ağaca bakmak güzel değil Bu ağacın dokuz dalı olsun!" dedi Dalsız budaksız ağaç birden dokuz dallı oldu Tanrı, "Dokuz dalın herbirinin kökünden, birerden dokuz kişi türesin; bunlar dokuz ulus olsun!" dedi
Erlik, bunlar olurken büyük bir gürültü duydu Nedir acaba diye düşündü Tanrı'ya gürültünün nedenini sordu Tanrı, "Ben bir kaganım, sen de kendince bir kagansın İşittiğin gürültüyü yapanlar benim ulusumdur!" dedi Erlik, Tanrı'dan bu ulusu kendisine vermesini istedi Tanrı, "Olmaz!" diye karşıladı; "Sen git kendi işine bak!"
Erlik'in canı sıkıldı Hele bir gidip şu insanları göreyim diyerek kalabalığın yanına vardı Orada insanlardan başka yaban hayvanları, kuşlar ve daha nice yaratıklar vardı Erlik, Tanrı bunları nasıl yarattı acaba, bunlar ne yer, ne içerler diye düşündü O düşüne dursun, insanlar ağacın yemişlerinden yemeğe başlamışlardı Erlik baktı ki, insanlar ağacın yalnızca bir yanındaki yemişleri yiyorlar, öte yandakilere ellerini sürmüyorlar İnsanlara bunun nedenini sordu İnsanlar, şu yanıtı verdiler: "Tanrı bize şu yandaki dört dalın yemişini yemeği yasakladı Biz yalnızca Tanrı'nın izin verdiği, ağacın gündoğusundaki yemişlerden yiyoruz Şu gördüğün yılan ile köpek, yasak yandaki yemişleri yemememiz için bekçilik ediyor Bundan sonra Tanrı göğe çıktı Beş dalın yemişi de bizim aşımız oldu"
Bu yanıt, Erlik'i sevindirdi Erlik Körmös, insanlardan Törüngey denilen erkeğe yaklaştı Ona "Tanrı size yalan söylemiş Asıl, yasakladığı yemişlerden yemeniz gerekir Onlar daha tatlıdır Bir deneyin; göreceksiniz" dedi Erlik, uyumakta olan yılanın ağzına girdi; ağaca çıkmasını söyledi Yılan, ağaca çıkıp yasak yemişlerden yedi Doğanay'ın karısı Eje, yanlarına geldi Erlik, Törüngey ile Eje'ye de yasak yemişlerden yemelerini söyledi Törüngey, Tanrı'nın sözünü tutarak yasak yemişlerden yemedi Karısı Eje dayanamadı, yedi Yemiş çok tatlı idi Alıp kocasının ağzına sürdü Törüngey ile Eje'nin tüyleri birden döküldü Utandılar Kaçıp, herbiri bir ağacın ardına saklandılar
|