10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yalın...|Masal Ve Hikaye Özetleri
YALIN   
Çokluğun yalın halinden uzakta  
Çok değil kalabalığız Yalın değil çıplağız Çokluğun yalın halinden epeyce
uzaktayız Ellerimiz kirli Ellerimizi altına tuttuğumuz sular kirli
Ellerimizi yıkamak isterken kirletiyoruz en çok
Dışımızın karanlığından içimiz sıkılıyor Ama aynı içimiz, hiç sıkılmıyor
içimizin karanlığından
Birşeyleri anlatamıyorsak, bu daha çok, o şeyleri anlamak istemediğimizden
oluyor
Anlamlı olana ulaşmak için konuşmuyoruz çoğu zaman Hayatın ağır katarını
itelemek sadece derdimiz
Aynalara ihtiyacımız kalmadı Çünkü baktığımız bütün yüzler, bir anlamda
bizim yüzümüz
Çocuklarımıza sinirleniyoruz Çünkü onlar cesaretle konuşmayı sürdürdükçe,
bizim yaşamazlığımız gizlenemez hale geliyor
Ölümden neden korktuğumuzu açıklayacak birçok neden bulabiliyoruz Ama
hayatı neden bu kadar tutkuyla sevdiğimizin bir açıklaması yok
Ne zaman bir suç yüksek sesle dile getirilse, bağırarak masum olduğumuzu
söylüyoruz Oysa masumiyet bir fısıltıdır
Başardığımızı düşündüğümüz şeylerin çetelesini başkaları ile birlikteyken
ayrı, kendi başımızayken ayrı tutuyoruz İkinci çetele hep daha uzun oluyor
Kime sorsanız dünyadan umudu kesmiş durumda Peki neden kimse aynı
kesinlikle kendinden umudu kesmiyor?
Pisliğin giyecek tek bir elbisesi olduğuna inanmak istiyoruz Çünkü bu
varsayım, pisliğin başka kılıklarda yanımıza yaklaşmasını mümkün kılıyor
Herşeyi en kısa zamanda unutmak ümidiyle öğreniyoruz Herşeyi unutulur
ümidiyle söylüyoruz Seslendirilmemiş bir hafızasızlık andı içmişiz
aramızda
Ortaya bir şey koyamayacağımızı bildiğimizden yarını hiç konuşmuyoruz Hem
yarını konuşsak, bugünü de konuşmamız gerekecek
En karmaşık hesapları bile çözebilecek kadar ilerlettik matematik ilmindeki
performansımızı Ama ruhlarımızdaki hesap ve pazarlıkları göremiyoruz yine
de
Kimse kimseye güvenmiyor aslında Ve kimsenin kimseye güvenmesi için de
pratik bir neden yok ortada!
Hatır sormalar gündelik olağan tekerlemeler olarak çıkıyor ağızlardan Biri
sıradışı bir cevap verdiğinde, herkesin canı sıkılıyor bu cevaba
Sevgilerin kalıplara dökülmüş o kadar çok hazır cümlesi sürüldü ki piyasaya,
kimse kendi sevgisinin sözcüklerini aramaya ihtiyaç duyamıyor
Uzun sürmüş bağlılıkların varlığı, neredeyse sadece seçeneksizliklerle
açıklanabiliyor artık Oysa asıl seçeneksizlik, hiçbir şeye bağlanamamaktır
Gerçekte kimsenin günlerini renklendirecek parlaklıkta bir fikri yok Bu
yüzden sıradan fikirlere parlaklık kılıfı geçiriliyor mecburen
Erdemi, erdemsiz ortamlara yakıştırarak kaldırdık tedavülden Şimdi
kendimizi erdemsiz ortamlara yakıştırmakta bir sakınca görmüyoruz bu yüzden
Mağdur değil mağlubuz Doğru değil yanlışız Gerçeğin yalın halinden epeyce
uzaktayız
            Gökhan ÖZCAN (Yenişafak
|
|
|