10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Göç Destanı - Yöresel Halk Hikayesi
Göç Destanı
Bugün Orkun ırmağının kıyısında bir kent kalıntısı ile bir saray yıkıntısı vardır ki çok eskiden bu kente Ordu-Balıg denildiği sanılmaktadır Göç Destanı, bu kentteki saray yıkıntısının önünde bulunan anıtlardan birinde yazılıdır Bu yazıtlar, Hüseyin Namık Orkun'a göre, Mogol hanı Ögedey döneminde Çin'den getirilen uzmanlara okutturulup tercüme ettirilmiştir
Göç Destanı'nın Çin ve İran kaynaklarındaki kayıtlara göre iki ayrı söyleniş biçimi vardır Bu iki ayrı söyleyiş biçimi birbirine ters düşer nitelikte değil birbirini bütünler niteliktedir İran kaynaklarındaki söyleyiş biçimi, tarihsel bilgilere daha yakındır Ayrıca İran söyleyişi, Uygurlar'ın maniheizm dinini benimseyişlerini anlatan bir menkıbe niteliğindedir İran söyleyişi Cüveynî'nin Tarih-i Cihangüşa adlı eserinde yer almaktadır
Destanda adı geçen Bögü Kagan, MS 8 yüzyılda yaşamış bir Uygur kaganıdır 763 yılında Bögü Kagan, Mani (Maniheizm) dininin rahiplerini çağırıp onları dinlemiş ve bu dini Uygur Devleti'nin resmi dini olarak kabul etmiştir Aşağıdaki efsanenin kahramanı olan Bögü Kagan, Mani dinini benimseyip yayan bu kagandır Bögü Kagan'ın Mani dinini kabul etmesi, Göç Destanı'nın İran kaynaklarına göre olan varyantında anlatılmaktadır Bu bağlamda efsanenin gerek konu, gerekse dayandığı inançlar bakımından Mani dininin ilkelerine dayanması gerekirdi Ancak durum tam olarak böyle değildir Göç Destanı'nda Bozkır Kültürü ağır basmış ve efsanenin ana motifleri Orta Asya ögeleri ile donanarak Eski Türk inançları Maniheizm ve Budizm inançlarını adeta efsanenin dışına itmiştir
|
|
|