10-24-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dünya Edebiyatı-İran Edebiyatı
İran’da yaşayan Türkler içinde, bunların zorla Fars yapabilmesini Fars'ça konuşturulmasını, Türklük namına ne varsa hepsinin yıkılıp atılmasını şiirlerinde yazar Şah Pehlevi'yi sevenlerden ve yine onun gazabına uğrayarak hayatını bir köy köşesinde geçirmek mecburiyetinde kalan sefih ve afyonkeş Arif, altı yedi sene evvel Hemedanın bir köyünde öldü Türkiye'den avdetinde bir kaç şiir ve makalesini Şafak Surh (Kızıl Şafak) gazetesinde neşretti
şair ve yazarlar:
Bu gruba dahil olan şairler ve muharrirler muhafazakârlar gibi eski ananeyi tamamen muhafaza etmezler ve müfrit şairler gibi de pek ileri gitmezler Bu eski şiir ananesini, eski üslûbu yıkıp yakmak istemez, fakat bazı yenilikler yaratmağa taraftadırlar Bu zümrenin belli başlı şair ve muharrirlerinden biri 1304 de Meşhed'de doğan ve 1322 tarihinde Horasan Valisi Türk emiri Asafüddevvel Gulamrıza Hanın sarayında terbiye ve tahsil gören Mirza Mehmet Tâki Bahar'dır Bu zat Türk hars ve tarihini yakından tetkik etmiş ve bu sebepten dolayı Kaçar Şahı Muzafferiddin Şah tarafından Meliküşşuaralık lakabı verilmiştir Bu zat İstanbul'da da bulunmuş Türkçe de bilir Meşhedde (Nevbahar) gazetesini çıkarmış ve sonraları da Tarhana gelerek gazetesini burada çıkarmaya başlamıştır
1927 -1931 senelerinde Tahranda çıkan (İran)
gazetesinin müdürü olmuştur Sonraları bundan da ayrılmış ve bu gün de Tahranda (Bah gazetesini çıkarmaktadır Kendisi mebustur, ayni zamanda Tahran Üniversitesi İlahiyat fakültesi profesörlerindendir
1292 tarihinde (hicri) Tahranda doğan Mirza Hasan Vusukuddevle Han, muharrirlikten ziyade siyaset adamı olmakla beraber önemli şair ve hatiplerden biridir Bu zat İran edebiyatını çok iyi bildiği gibi Arapça’yı da iyi bilenlerdendir Bir kaç defa İran Başvekili (Reisülvüzerası), maliye nazırı, muvakkat hükümet reislikleriyle muhtelif sefirliklerde bulunmuş, Avrupa'nın muhtelif yerlerini geçmiş ve İngiltere, Fransa, Rusya, İspanya, İsviçre ve Türkiye'de bir hayli kalmıştır Bu zat şiirlerinde eski ananeyi muhafaza etmiş, İran Türklerinin Fars baskısından kurtulmak için yaptığı isyanlar ve tabi haklarını aramak için yaptıkları teşebbüsler dolayısıyla irat ettiği hitabe ve nutuklarında, Reisülvüzaralık devrinde mecliste verdiği beyanatlarında çok fazla ileri giderek Türklere ve Türkiye'ye karşı çok ağır bir dil kullanmıştır Hattâ meclisteki beyanatlarından birinde «İran Türklerinin toplu bir halde bulundukları ülke (Azerbaycan) İran’ın felce uğramış uzvudur Kesip atmalı (Azerbaycan uzvî felci İranist) demek suretiyle her türlü hakaretten çekinmemiştir
Tahranda çıkan (İttilâat) gazetesi başmuharrir i Masudî tanınmış bir gazeteci ve eski İran Şahının yakın adamlarından biri idi Şah seyahatlerinde ekseriya bu gazeteciyi beraberine aldığı için Şahın Türkiye’yi ziyaretinde bunu da beraberinde getirmişti Türkiye hakkındaki yazıları kâh lehimize kâh aleyhimizedir Zaten İran münevverlerinin büyük bir kısmı Bulgar münevverleri gibi daima aleyhimize çalışmaktan geri durmamışlardır Hattâ bu düşmanlık ve Türk aleyhtarlığı düne kader daha ilkokuldan başlar, üniversiteye kadar ve ondan sonra da devam etmekte idi Bu düşmanlık o derece ileri götürülmüştü ki, Türkçe konuşmak bile yasak edilmişti Komşu ülkelerde aleyhimizde uyandırılmakta olan bu cereyanları halkımıza bildirmek her şeyden evvel bir vatan borcudur Bu sahada kıymetli etütleri ile bizi tenvir eden Ahmet Resmî Yarar'a teşekkürü candan bir borç biliriz
Alıntı
|
|
|