Yalnız Mesajı Göster

Altın Beşik Destanı

Eski 10-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Altın Beşik Destanı




Aradan biraz zaman geçmiş Dervişler her gün saray camiine ilâhi söylemek için gelip gidiyorlarmış Genç derviş yalnız saray bahçesinde ilâhi söylemekle kalmıyor, ok atma, nişan alma, güreş, koşu gibi yarışlara da katılıyor, her yerde, her zaman birincilik kazanıyormuş

O ülkenin yiğitlerinden hiç biri, güçte, atiklikte, nişan almada bu genç dervişe denk gelmiyorlarmış

Han ve kızı Zehra, bu derviş kıyafetinin altında memleketini terk etmiş bir asilzade vardır diye şüphelenmeye başlamışlar

Aradan birkaç ay geçtikten sonra, bir gün ikisi görüşüp, birbirlerine kalplerini açmışlar Yaşlı padişah bunların isteklerini reddetmenin yolunu bulamayarak evlenmelerine izin vermiş Bu iki hasretin genç kalplerini tarif edilemez bir mutluluk doldurmuş Han oğlu, han kızının dinini kabul edip, derviş elbisesini alıp asil zade kılığında nişanlısının huzuruna gelmesine rağmen, asıl neslini, nereden geldiğini saklamış

Tam bir yılda, hanın kızı Zehra, altın saçlı bir çocuk dünyaya getirmiş Bunu gören yaşlı han, kendini çok mutlu kullardan kabul etmiş Kalbi sevinçle dolan han, torununa baba ecdadından miras kalan altın beşiği hediye etmiş Onun soyundan gelen bütün hanlar, çocukluklarında bu beşik içinde büyütüldükleri için, o mukaddes kabul ediliyormuş

Bu beşik saf altından yapılmış, fil dişi ile kıymetli elmas, zebercet, zümrüt taşları ile çok ustalıkla işlenmiş imiş Beşik sallanınca kendiliğinden şirin bir sesle ninni söylüyormuş Güzel Zehra çocuğunu bu beşiğin içinde uyutmaya başlamış

Gel zaman git zaman, han kızının İslâm dinini kabul eden bir han oğluna nikâhlandığı haberi, iblis cin taifesinin hanlığına da ulaşmış

Han uzun zamandan beri kaybolan oğlunu arasa da, izini bulamıyormuş Bekçilerini asıp kesse de, bir çok falcıya fal açtırsa da, oğlunun nerede olduğunu bir türlü öğrenememiş En sonunda han, oğlunun dağlarda ölüp kaldığına inanmış Oğlunun düşmanı olan hanın kızıyla evlenmesindense, böyle ölümle ölmesinin daha hayırlı olduğu düşüncesi ile huzur duyuyormuş

Düşmanı olan hanın sarayında yapılan nikâhı, kızının çocuk doğurduğunu işitince, hanın yaşlı kalbi şüphe ateşleri içinde yanmaya başlamış O, düşman memleketine gizlice adamlar gönderip, hanın kızıyla evlenen gencin kim olduğunu öğrenip gelmelerini emretmiş Gidenler, gerçekten de düşmanın dinini kabul edip, düşmanların tarafına geçenin, hanın kayıp sayılan oğlu olduğunu öğrenip gelmişler

Bunu duyan hanın, babasına, vatanına, dinine ihanet ederek kaçıp giden oğluna hıncı daha fazla artmış ve alevlenmiş Düşman hanın kızıyla evlenerek, ondan san yılan yetiştiren, iblisin dininden dönen oğluna karşı duyduğu hınç gittikçe alevlenmiş O, oğlunu doğru yoldan saptıran bu Allah’ın cin taifesinin yuvasını kökünden söküp atmaya, hain oğlunu da dala asıp öl-dürmeye kesin karar vermiş

Han ulemasının tamamını çağırıp divan kurmuş Onların önüne niyetini koyarak, düşman ülkesini kana boğmak, oğlunun dine, vatana yaptığı ihanetin intikamını almak istediğini söylemiş Ulemaların bu işte ona yardım edip etmeyeceklerini sormuş Onlar bunun ucunda yağlı kuyruk olduğunu fark eder etmez, hanın kızgınlığını daha çok arttırarak, askerlerini vereceklerine inandırmışlar

İblise tapınan hanın ordusu, dağların içinde toplanıp, çadırlar kurmuşlar Cin ulemaları tarafından kandırılan, kudurtulan hanın ateşli sözleri ile alevlendirilen askerler, düşman toprağına aniden hücum etmişler Yedi yaz, yedi kış savaşmışlar Kan nehir gibi akmış Atların ayaklan altındaki yer inliyor, dağdan inen düşman, canavarlar gibi hücum ederek köyleri şehirleri yıkıyormuş

Allah’ın cinleri ise, vatanlarını, çoluk çocuklarını, yaşlıları korurken kendilerinin birer kahraman olduklarını gösteriyorlarmış Yaşlı düşmanla mücadele ederken han askerlerinin başında durup çarpışmış Cesur delikanlı damadı da başka bir ordunun başında durup, yeni vatanı, karısı, çocuğu uğruna düşman ordusuyla kahramanca savaşıyor, her zaman askerlerin önünde, ilk sırada, en korkulan yerlerde vuruşuyormuş Dünkü dostları olan düşman askerlerinin üstüne aslan gibi atılıyormuş

Yazık ki, ölümden korkmaz, ateşten sakınmaz adam, onun ordusunda sadece bir taneymiş O her yerde bulunamıyor, her yere imdada yetişemiyormuş O, bir yerde yenerse, başka bir yerde haydut dağlıların kudurmuş köpek gibi hücumlarına dayanamıyor, sıra bozuluyor, askerler geri çekiliyormuş

O aslan gibi bir bölük askerle düşmanın çadırına hücum ederek içeriye daldığı sırada, yanındaki asker bölükleri dayanamayıp kaçmaya niyetlenmişler Bundan faydalanan düşman, onu zorla bir dere içinde sıkıştırmışlar Düşmanın bitmek tükenmek bilmeyen askeri, durmadan geliyormuş Yüksek kayalardan binlerce ok, taş parçaları, yağmur gibi yağmış Bu taşlardan biri o büyük kahramanın alnına deyip, onu bir nefeste yere sermiş Bu taş, hain, zalim babasının eli ile atılan taşmış

Sevgili liderini kaybeden ordu, düşmanın hücumuna dayanamayarak bozulmuş ve tamamen yok edilmiş Öldürülen han oğlunun yanına, onu sadık dadısı, sırdaşı, ihtiyar da serilmiş Bütün cinlerin içine dehşetli bir korku düşmüş

Artık karşı durmayı değil, sadece kaçıp kurtulmayı düşünüyorlarmış Kinleri kabaran cin askerleri, yardımsız kalan ülkenin içine sel gibi akıp, köyleri, şehirleri yıkmış bırakmışlar Karşıları çıkanı asmış, kesmiş, doğramışlar Taş üstünde taş bırakmamışlar Çiçek gibi donatılan yalı boyu karanlık hissiz bir sahraya çevirmişler Esir olanlar kendilerini şanslı sayıyorlarmış, çünkü hiç olmazsa onların canları sağ kalmışDiğerlerini, çoluk çocuğa varana kadar kırmış geçirmişler

Biçare cinler nereye kaçıp kurtulsunlar Diğer ülkelere kaçıp kurtulmak için, denizde gemileri yokmuş Dağlardaki kaleleri ise düşmanın eline geçmiş Bütün yollar, düşmanın ülkesine gidiyormuş Kimse için kurtulmanın imkânı kalmamış Cinlerin hanı, kız ve torunu ile kalıp bugün Alupka olan yerde, son kuvvetini harcayarak aslanlar gibi mücadele etmiş Uzun zaman düşman askerleri onu ele geçirmek için yollar aramışlar En sonunda onu tamamen yok etmek için bir yol bulmuşlar Ay-Petri yaylasını tepesine çıkarak oradan çok büyük kayaları koparıp aşağıya yuvarlayarak han sarayını darmadağınık etmişler Düşman askerleri sarayın üstüne o kadar çok taş yuvarlamışlar ki, yer yüzünde sarayda eser bile kalmamış Onu yerine bugün “xaos” diye isimlendirilen büyük taş yığınları meydana gelmiş Ay-Petri’den ilk kayalar düşerken sarayın artık yıkılacağım gören yaşlı han, kahrından yana yıkıla gizli yer altı yo-luyla hisar kayasındaki kaleye geçmiş Biçare han, kendisiyle birlikte kanlı göz yaşlan döken kızı Zehra ile torununu da yanına almış Bitmez tükenmez zenginliğin içinden sadece en kıymetli, baba hatırası olan altın beşiği almışlar Zavallılar çok fazla zahmet ve meşakkat çekerek yerin atındaki yoldan kaleye doğru yürümüşler Bu yol yukarıda gizli bir mağaraya çıkıyormuş Yerin altındaki yolla kapıya yaklaştıkları sırada bir zamanlar düşmana korku veren kalesinin Ay-Petri’den yuvarlanan taşlar vasıtasıyla yerle yeksan edildiğini gören han, kahrından yanmış yakılmış

Zalim düşmanlar onları bu gizli yerde görmeyecek, öldürmeyecek, esir olarak alamayacaklar, fakat o biçareler için gizli mağara bir kurtuluş olacak mı?

Her yer harabe haline çevrilmiş, her yer ölülerle dolmuş, kimse mağaranın ağzını açarak onları kurtaramayacak Hiçbir yardım alamayan bahtsızlar, bu mağaranın içinde açlıktan can çekişerek ölmüşler Ölecekleri sırada yaşlı han altın beşiğe öyle bir sihir yapmış ki, beşik insan gözüyle görünmez bir hale gelmiş

Rivayete göre, bu altın beşik o güne kadar mağarada saklı duruyormuş Ancak bazen kuvvetli bir fırtına esince, yel mağaranın içine giriyor, beşiği harekete geçiriyor ve beşik yavaşça ağır bir ezgi ile ağlatan bir sesle ninni söylüyormuş Çok insan hisar mağarasına girip, içindeki altın beşiği ele geçirmeye çalışmış, fakat onu kimse bulamamış O adamların bazıları, hisardan aşağı düşerek parça parça olmuşlar Bazıları sağ dönseler bile onları cin çarpmış Onlar ya ömür boyunca yamuk ağız kalmışlar, ya elleri ayaklan sakatlanmış, ya da delirmişler

Yaşlı han beşiğe çok iyi sihir yapmış Beşiğin tılsımını bilmeyen, onu alamazmış Bu tılsım, babasının eliyle öldürülen hanzadenin aslan kalbindeki sevgi gibi, sönmek bilmeyen, korku bilmeyen, sınırı olmayan muhabbet ateşi ile yanan, bir kalbe sahip olan insana açılacakmış






Alıntı Yaparak Cevapla