Prof. Dr. Sinsi
|
Çoban Ali Masalı
Çoban ALİ Masalı
Çoban Ali, kavalı yine dudaklarına götürüp yavaştan üflemeye başlamış O güzelliği anlatmak istercesine, nefesini öyle kullanmış, öyle güzel ezgiler çıkmış ki kavaldan, tüm doğa büyülenmiş, karşısına geçip dans edip oynamışlar hep birlikte
Küçük balık kah başını suyun yüzünde tutarak, kah sağa sola kıvrılıp, kuyruğunu sallayarak, eşlik etmiş ezginin dizemiyle dans eden doğaya Onun çırpınırken ürettiği kıpırtılar, yavaş yavaş sevgisini ve aşkını yaymışlar suyun üstüne Halka halka, dalga dalga  
Çoban Ali her gün, koyunları otlamaları için yayınca, suya eğilir, balıkla konuşur dururmuş Bu konuşmalar çok uzun sürdüğü için eskisi kadar çok çıkmaz olmuş kavalın sesi Ne yapsın Çoban Ali, hem konuşup hem de kaval çalamaz ki Sabırla kavaldan çıkacak ezgiyi bekleyen doğa, kaval sesinin gecikmesine tepki gösteriyormuş Rüzgar hızla eserken, ağacın yaprakları arasında soğuk ıslık çalıyor, çiçekler ve çimler yerlere kadar eğilip onun hırçınlığından kaçıyormuş Çoban Ali aldırmadan çevrenin tepkisine, sevgisini konuşurmuş küçük balıkla Mutluluk içinde  
Küçük balık sevildiğini gördükçe daha neşeli, daha kıvrak çırpınırmış suyun içinde Balık yorulunca konuşmaktan, Çoban Ali'den kavalını çalmasını istermiş O zaman Çoban Ali, suyun kenarına bağdaş kurup üflermiş kavalını Sevgi konuşmaları ile mutluluğu yaşamış olan Çoban Ali, çalınca kavalını, tüm doğa, yine dans ederek katılırmış ezgiye Eskisinden daha canlı, daha içten Buralara hiç kış gelmiyor, doğa hep yeşil ve neşe dolu yaşıyormuş tüm coşkusuyla  
Bir gün, koyunları ile su başına doğru ilerlerken Çoban Ali, karşı yönden patikadan, kendine doğru gelen bir adam görüvermiş Keskin gözleri, adamın niçin buralarda olduğunu hemen anlamış
Daha uzaktan omuzunda asılı duran oltası ile bu adamın bir balıkçı olduğunu görmüş Balıkçı, sabahın erken saatlerinde buralara gelmiş, balık avlamak için Çoban Ali'den de erken  
Balıkçı omzuna dayadığı oltası ile ıslık çalarak, sallana sallana gelirken kendine doğru, ürkerek bakmış Çoban Ali Balıkçı yanından geçerken yüreği hoplamış birden Göz ucuyla korkarak baktığında, oltanın ucunda sesizce süzülüp duran, kendisinin çok iyi tanıdığı, sevgisini paylaştığı küçük kırmızı balığı görmüş Küçük balık, yakalandığı otlanın ucunda, açık ağzından asılmış, çırpınmadan, sesizce uzanıyormuş Hareketsiz tül gibi uzayıp giden kuyruğu, kocaman açılmış, bağıramayan, çığlık atamayan ağzı, donuk gözleri ile ölümün, bitmiş bir yaşamın sessizliğini yayıyormuş çevreye
Ama balıkçı mutlu, yakaladığı avın keyfi ile dudaklarını büzmüş, gönlünce ıslık çalıp duruyormuş Çoban Ali'nin gözleri doluvermiş birden Yanaklarından aşağıya süzülüvermiş yüreğinin acısı, sicim gibi  Gözleri buğulu, hızlı adımlarla, koşarcasına yürümüş suyun başına doğru, bir umutla Ola ki, balıkçı bir başka balığı tutsun Kendi sevgi dolu balığı yaşıyor olsun Suyun kıyısına gelince, hemen çömelip suya doğru, gözleri ile küçük balığını aranmış  
Rüzgar hafiften esiyor, çimler, çiçekler, ağaçlardaki yapraklar bile kıpırdamadan sessizce bekleşiyormuşlar Kuşlar gelmeye başlamış sessizce Fazla gürültü, patırtı yapmadan Küçük kanat çırpıntısı ile dallara konup bekleşmişler Çoban Ali, ağlamaklı bir sesle, suya doğru seslenmiş, sevgisini dile getirmiş,
"Belki küçük balık duyar da çıkar" diye Oltanın ucundaki bir başka balık olsun, kendi küçük balığı sudan çıksın,
"Korkma ben buradayım" desin diye, beklemiş Gözlerinden yaşlar akarken, suyun yüzeyi öylece durgun ve sesiz kalmış Ne bir kıpırdanma, ne bir dalgalanma  
Çoban Ali kavalına sarılmış hemen "Belki, duymadı geldiğimi" diyerek en yanık, en içten ezgiyi üflemeye başlamış ağır, ağır Yalnızca doğa, rüzgarın da etkisiyle sızlanmış yavaşça Yanık kaval sesi, dalga dalga yayılırken doğaya, çimlerin, çiçeklerin arasından dolana dolana dolaşırken dağları bayırları, küçük balığı, onun sevgisini fısıldamış ağlayarak Doğa da sızıyla dinlemiş kavalın acı dolu ezgisini  
Çoban Ali unutuvermiş koyunlarını Aşkam olunca koyunlar, hüzünlü çobanı dağda bırakıp kendiliklerinden dönmüşler köye, ses çıkartmadan Çoban Ali, su başında öylece kalmış  
Dizleri üzerinde, ağzında kavalı, susmadan üflemiş yüreğinin tüm acısını Onun ezgileri yankılanmış gecenin karanlığında  
Yıllar sonra buralara gelen insanlar, sessiz doğanın güzelliğini görüp, su başındaki ağaca sırtlarını dayayarak oturduklarında, gözlerini kapayınca ağacın yapraklarının birbirine sürterken çıkarttığı sesi, bir ezgiye benzetmişler Çimler, çiçekler, suyun kenarındaki sazlar bu sese ayak uydurup salınarak dans edermişler Kuşlar da bir başka öter, yanık yanık ezgilerle Çoban Ali'nin sevgisini yansıtırmış durmadan Su kenarında, daha önce hiç görmedikleri bir kırmızı çiçek salınırmış bir o yana, bir bu yana  
Bu çiçek, insanlara çok değişik gelirmiş Kimse onun gibi bir çiçek görmemiş o güne kadar Yapraklarının uçlarında püsküller varmış Tül tül uzanan, rüzgarla dalgalanan kıvrılan püsküller Çiçek, uzun ince bir boruyu andırıyormuş Üzerinde siyah noktalar varmış dizi dizi Çiçeğe şöyle bir dikkatle bakınca kavala benziyormuş Rüzgar estikçe çiçek kıvrılıyor, sallanıyor, çevreye bir ezgi yayılıyormuş kaval sesini andıran
İnsanlar bu çiçeğe "Kaval Çiçeği" demişler Kaval çiçeği, yalnız bu su başında bulunurmuş Nereye götürseler, nerede yetiştirmeye çalışsalar olmamış Yalnız bu su başında, kendi kendine yetişmiş, büyümüş Kışın yaprakları dökülür, çiçeği kurur, bir çalı gibi dururmuş suyun kenarında Bahar gelince, doğa uyanırken, o da uzun kış uykusundan silkinir, renklenip çiçek açar, bol yeşil püsküllü yapraklarıyla Çoban Ali'nin ezgilerini çalarmış, doğa dans etsin, baharı kutlasın diye  
Bir duygu düşünün; Çok kutsal olsun Ona saygınız ve sevginiz sonsuz olsun Birden karşınıza çıkan bir olanak, size herşeyi unutturabilir Onun peşinde gidiverirsiniz Bu tuzağa yakalanırsınız Ne kaybersiniz? Çok Belki de herşeyinizi  
Balıklar öğrendiklerini en çok 14 saniye saklayabilirmiş Sonra her şeyi unuturmuşlar Bazen biz de öyle yapmıyor muyuz?
Herşeyi unutup bir şeyin peşine takılıp gitmiyor muyuz? Bu durumda bıraktıklarımız nelerdir? Sonunda elimizde kalan çoğunlukla, o kutsal duygunun izleridir Bu anılar sonsuza değin sürüp gider O duygu kaybolmaz Biz ise yok olup gitmişizdir
Acaba hep böyle mi olmalı? Bizler yanılgının bedelini hep yaşamla mı ödemeliyiz? Bana kalırsa en az bir kez daha şans tanınmalı Ama, ee yazık ki, gerçek böyle değil işte
|