Prof. Dr. Sinsi
|
Parmak Kız Türk Ve Dünya Masalları
Parmak kız, evlerine gelen konuğu ağırlamak için şarkı söylemeye başlamış Parmak kızın söylediği şarkılar “Uç böceğim uç” ile “Papaz tarlaya gelince” imiş
Parmak kızın sesini ve şarkılarını çok beğenen köstebek, şefkatle kızın üzerine doğru atılmış fakat parmak kız çok sessiz olduğundan ağzını açıp bir şey söylememiş
Köstebek, biraz önce kendi evi ile fareninki arasında bir yeraltı koridoru yaparak buraya geldiğini anlatmış Komşusu fareye ve yabancı kıza isterlerse orada gezinebileceklerini söylemiş ve “Tabii geçitteki bir kuş ölüsüne aldırmazsanız ” diye de eklemiş Koridordaki kuş öleli aslında çok olmamış Buraya da, köstebek koridoru kazdığı sıralarda düşmüş gibi duruyormuş
Köstebek, dişlerinin arasına, karanlıkta parlayan ve etrafa ışık saçarak aydınlatan bir çöp almış ve koridor boyunca hanımlara yol göstermiş Koridora ölü kuşun yanına yaklaştığında, toprağı burnuyla eşeleyerek ışığın aydınlatabileceği bir delik açmış İşte o zaman, yerde yatan bir kırlangıç görmüşler Kanatları yanına düşmüş, başı ve ayakları tüylerinin arasına sokulmuş, zavallıcık herhalde soğuktan ölmüş
Ormanda etrafında uçuşup cıvıl cıvıl ötüşen kuşlara karşı, gönlünde sonsuz bir sevgi bulunan parmak kız, gördüğü bu manzara karşısında çok üzülmüş Fakat köstebek, kırlangıcı ayağı ile iterek; ‘Artık ötmüyor Dünyada kuş doğmak gibi bir felaket var mı? Allah’a çok şükür çocuklarımdan hiçbirinin başına böyle bir dert gelmedi Varı yoğu ötüşünden ibaret bir kuş tez zamanda yoksulluğa düşer, kış gelince de ölür ’ demiş
Tarla faresi; ‘Evet, komşucuğum, pek akıllıca konuştunuz “Kiviit” diye ötmek neye yarar? Ancak yoksulluk içinde ölmek için birebirdir Gene de öttükleri için tavus kuşu gibi kurulanlar bile var ’ demiş Parmak kız, bu konuşmalara katılmamış Ama sırtları kuşa doğru döndüğünde, kırlangıcın başındaki tüyleri kaldırıp bir öpücük kondurmuş İçinden de; ‘Belki bu da, yaz aylarında benim için neşeli neşeli ötenlerden biridir Şayet öyleyse ona ne sevinçler, ne mutluluklar borçluyum ’ demiş
Köstebek, ışığın girmesi için açtığı deliği tıkadıktan sonra, hanımları evlerine kadar uğurlamış fakat gece parmak kız uyuyamamış Kalkmış, saman çöplerinden bir hasır örmüş ve koridora gidip kırlangıcın üzerine örtmüş Toprağın soğuğundan koruyabilmek için de ayrıca, farenin evinde bulduğu pamuklarla iyice sarmış; ‘Allah’a ısmarladık, şirin küçük kuşcağız Ağaçlar yaprakla örtülüyken, güneş bizi ısıtırken, yaz boyunca neşeli şarkılarını dinledim ’ demiş Sonra da başını kuşun göğsüne dayamış fakat korku ile doğrulması bir olmuş
Çok heyecanlanan parmak kız, önce ürkmüş Kendisi, bir başparmak büyüklüğünde olduğundan, kuş yanında dev gibi duruyormuş Yine de gayretle kırlangıcın iki yanındaki pamukları iyice sarmış, yorgan olarak kullandığı nane yaprağını da getirip kırlangıcın başına koymuş
Ertesi gece, parmak kız sürünerek kırlangıca bakmaya gitmiş ve onu hayatta bulmuş Zavallı kırlangıç çok bitkin ve hasta olduğundan, küçük kıza bakmak için gözlerini zorlukla aralayabilmiş
Koridor çok karanlık olduğu için parmak pız, elinde ışıltılı bir çöp tutmaktaymış
Hasta kırlangıç; ‘Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum, küçüğüm Beni öyle ısıttın ki, yakında hiçbir eyim kalmayacak Tamamen iyileştiğim zaman ben de güneşi çok olan ülkelere gideceğim ’ demiş
Parmak kız, kırlangıcın başını okşamış ve ‘Dışarısı çok soğuk O kadar çok kar var ki, her taraf buz tutmuş Sıcacık yatağında yatıp bir an önce iyileşmelisin Senin için elimden geleni yapacağım, demiş
Parmak kız bunları söyledikten sonra, çiçek yaprağıyla su getirip kırlangıca içirmiş Sonra da onun kanadını bir çalıya çarparak nasıl yaralandığını dinlemiş Bu nedenle kırlangıç, arkadaşları kadar hızlı uçamamış Sıcak ülkelere doğru zaman kaybetmeden yollarına devam ederlerken o, daha fazla dayanamamış, yorgunluktan ve halsizlikten yere düşmüş Kendinden geçmiş Nasıl olup da buralara geldiğini hatırlayamıyormuş
Zavallı kırlangıç, bütün kış mevsimini orada geçirmiş Parmak kız, tarla faresi ile köstebeğe sezdirmeden kırlangıca yardım ediyormuş Çünkü onların, birtakım nedenlerle bu yardımları engellemelerinden korkuyormuş
Yavaş yavaş güneş toprağı ısıtmaya, ilkbahar tüm güzelliğiyle kendini göstermeye başlamış Kırlangıç, artık parmak kıza veda etme zamanın geldiğini biliyormuş Ondan, köstebeğin açıp kapattığı deliği yeniden açmasını istemiş Sırtına binip, yakındaki ormana gelip gelmeyeceğini sormuş Oradan ayrılmasının arkadaşı tarla faresini çok üzeceğini bilen parmak kız; ‘Seninle gelebilmeyi çok isterdim, fakat olmaz ’ diye cevap vermiş
Kırlangıç, güneşli yerlere doğru uçarken; ‘O halde, hoşça kal benim nazlı, küçük çocuğum Senin yaptıklarını asla unutmayacağım Allaha ısmarladık!’ demiş
Parmak kız, gözleri yaşlarla dolu, kırlangıcın gidişini izliyormuş Bu ayrılığa nasıl dayanacağını düşünmeye başlamış çünkü kırlangıca yürekten bağlanmış Kırlangıç son bir defa; “Kiviit! Kiviiit!” diye öterek gözden kaybolmuş
Parmak kızın derdi, yaz mevsimin gelmesiyle birlikte artmaya başlamış Güneşe çıkıp ısınması imkânsızlaşmış Tarla faresinin evinin üzerindeki buğdaylar büyümüş, parmak boyundaki bir kız için, geçilmesi zor bir orman haline gelmiş
Tarla faresi;
—Artık yaz geldi O can sıkıcı, kadife kürklü köstebek, mutlaka seninle evlenmek istediğine göre, çeyizini hazırlamalısın Sonra en güzel çeyizler gerek Köstebek karısının hemen hemen hiç eksiği olmamalı
Tarla faresi, bu amaçla dört çıkrık kiralamış Parmak kız iplik eğiriyor, gece gündüz demeden çalışıyormuş Durmaksızın kumaş dokusunlar diye gündelikle dört tane örümcek tutmuş Köstebek, hemen her akşam misafirliğe geldikçe, toprağı ısıtıp, dayanılmaz hale getiren güneşi kötülemekteymiş Bu yüzden düğün mevsim sonuna kalmış Düğün günü yaklaştıkça, parmak kız her gün, güneşin doğuşu ve batışında kapıya çıkıp, rüzgârda sallanan buğday başaklarının arasından, gökyüzünün mavisini, doğanın güzelliklerini seyredip, sevgili kırlangıcını düşünüyormuş Fakat kırlangıç, uzaklara gittiğinden belki hiç dönmeyeceğini düşünerek üzülüyormuş
Sonbahar yaklaşırken, parmak kızın çeyizi tamamlanmış İhtiyar fare; ‘Dört hafta sonra düğün yapılacak ’ Demiş fakat parmak kız ağlayarak, çirkin köstebekle evlenmek istemediğini söylemiş
Fare; ‘Yoo… Yoo… İnatçılık yok, rica ediyorum senden Yoksa beyaz dişlerimin tadını tadarsın haa… Üstelik böyle yakışıklı bir erkekle evlendiğin için ne mutlu sana Kürkün böylesi krallarda bile yoktur, mutfağının kileri tıklım tıklım dolu Karşına böyle kısmet çıktığı için sevinmelisin ’ demiş
Düğün günü gelip çatmış Köstebek, Parmak kız’ı toprağın çok derinliklerindeki evine götürmek üzere gelmiş Köstebek güneşi sevmediği için, artık o da bir daha güneşin parlak ışıklarının girmeyeceğini düşünüyormuş Tarla faresinin evinde hiç olmazsa, gidip kapıdan dışarıya bakabiliyormuş
|