10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Karagöz Ve Hacivat|Masal Ve Hikaye Özetleri
KARAGÖZ VE HACIVAT
Deriden yapılan tasvirlere arkadan vuran ışığın tasvirlerin gölgesini beyaz bir perde üzerine yansıtması temeline dayanan gölge oyunu doğu kültürlerine özgü bir sanattır ve ortaya çıkışı hakkında değişik rivayetler vardır Bir rivayete göre Çin hükümdarı Wu (M Ö 140-87) karısının ölümü üzerine derin bir üzüntüye kapılır Şav Wong adlı bir çinli, hükümdarın üzüntüsünü hafifletmek için sarayın bir odasına gerdiği beyaz bir perdenin arkasından geçirdiği bir kadının perde üzerine düşen gölgesini ölen kadının hayali diye sunar (Bizdeki Karagöz ve Hacıvat efsanesine benzerlik dikkat çekicidir) Bir başka rivayete göre ise Hint’ten çıkmış 4 ve 5 yüzyıllarda Java’ya geçmiş ve buradan da batı dünyasına yayılmıştır
Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere geçmiştir Daha sonra da Türk akınlarının istikametine paralel olarak batıya geçmiştir Bu tekniğin Türk halk kültüründe ortaya çıkışı ve ne zaman Karagöz ve hacıvat olarak biçimlendiği hakkında değişik görüşler vardır Bunlardan en yaygın olanı Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Ulucami’nin inşaatı sırasında Bursa’da geçmiştir Cami inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bâli Çelebi ( Karagöz ) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz ( Hacıvat ) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlermiş Bu durumu öğrenen padişah her ikisini de idam ettirmiş (Bir rivayete göre ise Karagöz idam edilmiş, Hacıvat ise hacca giderken yolda ölmüştür) Daha sonra çok pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşterî başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir şema(ışık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacıvat’ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş O tarihten sonra da Karagöz oyunları değişik mekanlarda oynanır olmuş Günümüzde de Karagöz perdesine Şeyh Küşterî meydanı denir ve Şeyh Küşterî Karagözcülüğün pîri kabul edilir
2 alternatif
Karagöz ve hacivat
Gölge Oyunu sanatı Orta Asya'dan Türkiye'ye göç eden Türkler tarafından getirilmiştir Bir başka rivayete göre Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'ı fethinden sonra bu sanat Osmanlı Devleti’nde gelişmiştir 
Gerçekte, Karagöz ve Hacivat’ın Bursa’da yaşamış karakterler olduğu ve Sultan Orhan Camii inşaatında çalıştıklarıdır Bursa ‘da, Atatürk Caddesi’ndeki Şeyh Küşteri’nin (Küşterli Mahmud) mezarı bunun ispatıdır Oyunlarda “Şeyh Küşteri Meydanı” diye başlanan birçok diyalog, Şeyh Küşteri’nin bu işin Piri ve yaratıcısı olduğunu vurgulamaktadır Karagöz’ün mezarı ise bugün çekirge caddesinde Karagöz ve Hacivat’ın Anıt mezarının bulunduğu bölgededir Karagöz’ün mezar taşı bugün Yeşil’de bulunan Türk İslam Eserleri Müzesinde bulunmaktadır
Oyunun baş rolünde Karagöz ve Hacivat adlı iki zıt karakter vardır Karagöz halkın ahlak ve sağduyusunun temsilcisidir Özü sözü birdir Hacivat ise medrese eğitimi görmüş, kaypak, düzene uyan entelletüel bir karakterdir Diğer tipleri Tuzsuz Çelebi, Matiz, Beberuhi,Arnavut, Yahudi, Çerkez, Kürt, Laz, Tiryaki, Zenneler vb oluşturur
Türk el sanatlarının sahne sanatına dönüşümünün dünyadaki ilk ve tek örneği olan Karagöz Kukla Tiyatro oyunu ve oyunun figürleri, metin veya senaryoya göre sert ve kalın deriden kesilerek boyanır ve ışıklı perdeye yansıtılır El ile hareketlendirilen, ses ve müziğe göre ustasının tarzına göre aktiflik kazanan kuklalar (tasvirler) perde yansımasında seyirci görecek biçimlerde karşı karşıya veya arka arkaya dururlar
Karagöz'ün oynatıldığı beyaz perdeye "ayna" adı verilir “Hayal Perdesi” adı da verilen ışıklı 85X125 cm boyutlarında ki tahta tezgahta yansıma olarak gösterilir Figürler deliklidir ve bu deliklere uygun uzunluktaki tahta çubuklar geçirilir Perdeler önceleri 2 x 2,5m iken sonraları 110 x 80m ebadında yapılmaya başlanmıştır İç tarafta perdenin altında kurulmuş "peş tahtası" vardır Oyunda bunun dışında zil, tef, kamış, nareke (düdük), perdeyi aydınlatacak kandil veya ampul vardır Bunlar peş tahtası üzerinde bulunur Oyunda kullanılan tasvirler 32-40 cm büyüklüğünde olup genellikle manda, sığır ve deve derisinden yapılır Deriler özel bir yöntem ile şeffaf hale getirilir Daha sonra "nevregan" adı verilen ucu keskin bıçaklarla işlenir Parçalar birbirine kiriş veya katküt adı verilen iplerle bağlanır Daha sonra tasvirler çini mürekkebi veya kök boya ile boyanır
Karagöz'de işlenen konular komik öğelerle verilir Çifte anlamlar, abartmalar, söz oyunları, ağız taklitleri belli başlı güldürü öğeleridir :
Hacivat'ın semai söyleyerek perdeye geldiği, perde gazelini okuduktan sonra Karagöz'ü çağırdığı ve Karagözle Hacivat'ın kavga ettikleri giriş bölümüne mukaddime denir Bu bölümde Hacivat'ın söylediği perde gazelinde oyunun bir öğrenme aracı ve gerçeklerin göstergesi olduğu belirtilerek felsefi tasavvufi anlamı vurgulanır
Muhavere bölümünde, bu oyunun baş kişileri olan Karagöz ve Hacivat arasında geçen salt söze dayanan olaylar dizisinden sıyrılmış somutlaştırılmış ikili konuşma yer alır Muhavere tekerleme biçiminde de olabilir Bu bölümde Karagöz ve Hacivat'ın kişilik özellikleri ve yaratılış açısından birbirlerine karşıt özellikleri vurgulanır Muhavereler oyunla ilgili olabildiği gibi, ilgisiz de olabilir Bunun yanısıra çifte Karagözlü muhavere, gelgeç muhaveresi ve ara muhavere çeşitleri de vardır
Asıl hikayenin anlatıldığı, diğer tiplerin perdeye geldiği bölüme fasıl adı verilir
Resimleri:
|
|
|