10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Masal - Keloğlan İle Vefasız Arkadaşı
Keloğlan İle Vefasız Arkadaşı)
Bir varmış, bir yokmuş, hem de Allahın kulu çok-muş, bu kullardan biri de herkesin adını sanını işittiği bizim ünlü Keloğlanmış
Keloğlan’ın bir arkadaşı varmış Adı Hüsemmiş
Yedikleri içtikleri bir gidermiş Çok samimi imişler
Böyle imiş ama Hüsem aşırı derecede kıskanç ruh-lu biriymiş Bir gözünü diğer gözünden kıskanırmış ve çok da çekemez bir yapısı varmış…
Keloğlan o kadar masum, o kadar safmış ki, ca-nım ciğerim diyerek sevmekte olduğu Hüsem’in bu çok çirkin huyunu bilmezmiş Kendisi gibi bilirmiş
Anası ile çok fakir bir hayatı varmış Ama artık, bu hayatı çekemezmiş  
Gurbet ellere çıkıp iş bulmakmış amacı bundan böyle Fakat, tek başına gidemezmiş, çünkü hiç gur-bete çıkmamış Bu yüzden arkadaşı Hüsem’e açmış fikrini O da münasip bulmuş ve beraberce çıkmaya karar vermişler
Keloğlan anasının elini öpmüş, tam evden çıkacakken, anası, kuruş kuruş biriktirdiği bir miktar para-yı, oğlunun avucuna sıkıştırmış ve iyice tembih etmiş:
“Ey benim saf oğlum, dünyalar çiçeği çocuğum Bilirim ben seni, birlikte olduğun arkadaşına dikkat et Herkesi kendin gibi saf ve temiz sanma Yoksa, başın çok ağrır Gurbete ilk defa çıkıyorsun Ne hain ol, ne de hainliğe uğra Hadi uğurlar ola, kara talihin açık ola Yalnız, çok bekletme beni, gözlerimi yollarda koma emi!”
Hüsem’le köy dışında buluşan Keloğlan, azık torbaları ellerinde kara gurbet yollarına çıkmışlar Gitmişler gitmişler, bir yere gelip oturmuşlar Karınları da çok acıkmış Oturup azıklarını yemişler bir güzel “Ya bismillah” diyerek, yeniden yollara revan olmuşlar Dağ, dere, tepe aşıp bir kasabaya girmişler Karınları yine çok acıkmış, ama azıkları bitmiş Hüsem, Keloğlan’ın parası olduğunu bilirmiş, ken-disinin de varmış parası elbette ama, bunu O’na hiç söylememiş
Hüsem, kendisine acındırır bir ruh haliyle, şöyle demiş: “Keloğlan gardaşlığım, yoktur beş param, varsa olsun haram Açlıktan bir hal olduk, yolumuza yürü-mekten aciz kaldık Yap bana bir iyilik Fırından koca birer somun alalım, açlığımızı bastıralım”
Çok yufka yürekliymiş ya Keloğlan, doğru girmiş fırına iki somun ekmek ve biraz helva alıp çıkmış Bir çeşme başına varıp, güzelce karınlarını doyurmuşlar
Az gitmişler, uz gitmişler, altı ay bir güz gitmişler Karınları öyle acıkmış ki, mideleri gurul gurul edermiş Ama, Keloğlan’ın parası tükenmiş Arkadaşında da olmadığını sanıyormuş:
|
|
|