Yalnız Mesajı Göster

Şifalı Su - Keloğlan Masalları

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şifalı Su - Keloğlan Masalları




Bunun üzerine, kadınlar ellerine geçirdikleri sopalarla Keloğlan’a başlamışlar dayak atmaya Keline keline vurmuş-lar Keloğlan’ın Sonra da öldü diye bırakmışlar Bir zaman sonra, ken-dine gelen Keloğlan, üstünü başını silke silke hem yürü-müş, hem ağlamış En çok da anasından korkarmış

Bir ihtiyar çıkmış karşısına Bembeyaz sakalları varmış Bir süre merhametli bakışlarla Keloğlan’ı süz-müş, sonra şöyle söylemiş:

- A benim toy çocuğum, nedir derdin? Yara bere olmuş her tarafın Anlatıver hele güzel oğlan…

Zaten, içini dökmek isteyen Keloğlan, bu fırsatı değerlendirmiş:

- Halim çok kötü Nur Dede, annem beni bekler evde, hiçbir şey kalmadı elde Şansım iyi gitmiyor Pazara, tavuk götürüyorum çalıyorlar, ekin biçiyo-rum aşırıyorlar, şaşırdım kaldım

Nur yüzlü ihtiyar, şöyle konuşmuş, “Bundan sonra şunu yapacaksın toy oğlan İki tavuğunuzdan beyaz başlı olana ayda bir kere ‘Beyaz başlı tavuk, altın yumurtla artık’ de Yalnız, bu sırrı kimseye söyleme, bir de anan bilsin

Teşekkür etmiş ve evine gitmiş Keloğlan

Anasını daha kim durdurur, kim sakinleştirebilir? Küplere binen kadın, “Vah benim aptal oğlum vah… Sen hiç akıllan-mayacak mısın “ demiş

Eline geçirdiği bir odunla Keloğlan’ı kovalamaya başlamış, Keloğlan kaçmış, anası kovalamış, evin etrafını tama-men dönmüşler Çok yorulmuş anası ve soluksuz düş-müş evin kapısına

Keloğlan, bir yandan da şöyle konuşurmuş, “Vurup durma bana ana, yakında altın verece-ğim sana, şimdi inanmayacaksın belki de, lakin göre-ceksin gelecek ay geldiğinde”…

Bu sözler kadını hiç tatmin etmemiş: “Hadi oradan, beni bir de kandırmaya utanmıyor musun?”

Keloğlan, ne dediyse de inandıramamış Nur yüz-lü ihtiyarla olan konuşmasını da anlatmış ama, anası, “Bu bir masal”, demiş Neyse ağzım burnum derken, gelecek ay olmuş

Keloğlan’ın neşesi yerine gelmiş Kümesin önüne var-mış, beyaz başı, tavuğu yakalamış “Beyaz başlı tavuk, altın yumurtla artık”, demiş Beyaz başlı tavuk, birkaç kere gıdaklamış ve on altın yumurtlamış Anasının gözleri fal taşı gibi açılmış, rüyalarda gezindiğini sanmış Hep saflığından dolayı, işleri iyi göremeyen Keloğlan’ı alıp kollarının arasına, öpüp sevmiş, sonra da şöyle demiş:

“Oy anasının akıllı oğlancığı, öpsün seni anacı-ğın Artık fakirlik bitti Yalnız bunu kimseye söyleme, boş boğazlık etme”

Sonra pazara koşmuş Keloğlan, istediği kadar yiyecek alıp dönmüş köyüne Bir sonraki ay gelmiş Beyaz başlı tavuk yine on altın yumurtlamış Böy-le birkaç sene bolluk içinde yaşamışlar Köyde İskender adında bir adam varmış Çeke-mezin, hasedin tekiymiş Her nasılsa beyaz başlı tavu-ğun ayda bir kere altın yumurtladığını öğrenmiş

Birçok yöntem denemiş, utanmamış, sıkıIma-mış, tavuğu aşırmak için çok uğraşmış, Fakat becere-memiş Ya tavuk gıdaklamış, ya kocakarı birdenbire evin önüne çıkmış veya Keloğlanla karşılaşmış… Ol-mamış işte Düşünmüş taşınmış, Keloğlan’ı kandırmaya karar vermiş Günlerce Keloğlan’ı takip etmiş, en uygun yerde yakalamış:






Alıntı Yaparak Cevapla