Prof. Dr. Sinsi
|
Şifalı Su - Keloğlan Masalları
Keloğlan, sana bir şey söylemek istiyorum”, de-miş
“Allah Allah, demiş Keloğlan, senin benimle ne işin ola ki İskender Emmi hayrola”…
“Bir tavuğa ihtiyacım var”, diye belirtmiş isteğini Keloğlan’ın çok tuhafına gitmiş, gülmüş de “Memlekette tavuk mu kalmadı emmi, var git işi-ne hele”, diyerek bir de çıkışmış adama Keloğlan Hemen ne cevap vereceğini düşünmüş İskender Bulmuş da:
- Beyaz başlı tavuklara bayılırım O da sadece sende var
“Yani benim beyaz başlı tavuğumu mu istiyorsun?”
İskender, “Bedava istemiyorum, alacaksın paranı, vere-ceksin beyaz başlı tavuğumu” demiş
“Bende satılık tavuk yok”, diye direnmiş Keloğlan “Çok büyük para vereceğim Keloğlan Ananla yıllarca bolluk içinde yaşayacağınız kadar büyük pa-ra Hadi, yeter artık, daha da naz etme, kelini öpe-yim, gözünü seveyim, beyaz başlı tavuğu göreyim” diye diretmiş İskender
Fakat, Keloğlan’ın hoşuna gitmiş, çok para lafı Bayağı meraklanmış, hem de sormuş, “Para, çok para dediğin ne kadar İskender Emmi? Uzatmayalım, pazarlık yapmışlar, bir tavuk fiyatı-nın 400 katı para karşılığı, Keloğlan, beyaz başlı ta-vuğu anasından gizli olarak adama vermiş Birkaç gündür beyaz başlı tavuğu göremeyen Ke-loğlan’ın anası, feryadı basmış Oraya bakmış bula-mamış, buraya bakmış görememiş, siniri tepesine çık-mış
“Ah Keloğlan, vah Keloğlan, kara günler kapıda oğlan, beyaz başlı tavuk nerede? Acaba tilki mi kapıp götürdü? Keloğlan gerçeği söylemiş “Oldu bir kere ana”, demiş Sattım bir kere Hem de 400 tavuk parası aldım Belini tuta tuta bir sopa kapmış yaşlı kadın, Keloğlan’ın peşine düşmüş Ahıra girmiş Keloğlan, ardın-dan anası Dört dönmüşler Kadının feri kesilmiş, so-payı bırakmış Olduğu yere devrilmiş Keloğlan, anasına çok acımış, İskender Emmisine gıcık kapmış, o hırsla evden kaçmış, gide gide köy dışına çıkmış içli içli ağlamış… Derken, Nur Dede, karşısına çıkmış
“Ah toy evladım, ne var yine? Nedendir böyle iç-li içli dertlenişin? Dök derdini bana, bir çözüm bula-yım sana”
Dökmüş içini Nur Dede’ye, “Şansım bir türlü yüzüme gülmüyor Nur Dede Anam ağlıyor evde, bakamaz oldum yüzüne Kendi-me değil, yaşlı anama acıyorum, yaptım bir kere ha-ta, binip gideceğim buralardan yağız bir ata” Çok acımış Keloğlan’a Nur Dede “Anan için bir yol daha göstereceğim sana Sizin evin aşağısında, bir su gözesi var Çok şifaIı bir sudur, haberin ola İnce (verem) ve taun (veba) hastalığına çok iyi ge-lir Su satarak anana bakarsın Yalnız, bu kere akıllı ol, kimseye bahsetme ”
Böyle demiş adam ve bir anda kaybolmuş Keloğlan, koşa koşa eve gelmiş “Ana, kurban ana, bir müjdem var sana Oralı olmamış anası
“Yine canımı sıkma be Keloğlan Senin müjden-den ne olur? Bu saflık sende olduktan sonra, ne desen boş …
Keloğlan, “Öyle deme ana, bu sefer kimseye söylemeyece-ğim” demiş Anası, “Neymiş? Hadi gevezelik etme de söyle şu müj-de dediğin şeyi”
Başlamış anlatmaya oğlu “Bizim şu aşağıda bir su gözesi var ya ana, işte o su çok şifalıymış, ince hastalık ve tauna iyi gelirmiş Kova kova satacağım, evimizi istediğin yiyeceklerle do/duracağım
|