Yalnız Mesajı Göster

Eğitim Öyküleri

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eğitim Öyküleri




Mayısın serin sıcak günlerinden bir gündü Otobüsün kalkmasına yarım saat vardı Hızlı adımlarla adımlamalıydı yolu Öyle de yaptı Son anda yakaladı otobüsü “Çok şükür” diye içinden geçirirken açık kapıdan içeri atladı

İçerisi oldukça kalabalıktı Gözüyle sağı solu taradı ama oturmak niyetinde değildi Her hafta ayakta giderdi zaten Öğrenci olduğu için Halil Usta para almazdı O da yer bulup da otursa bile bir müşteri gelince ayağa kalkarak yerini ona verirdi

Yolcular arasında Sadık öğretmeni gördü Yanı boştu Gidip bir selam vermek geldi içinden Fakat yapmadı Hem utandı Hem de bir müşteri gelir düşüncesiyle vazgeçti Ortaokulda çok emek vermişti Sadık öğretmen kendisine

- Ömer diye, sesin geldiği tarafa dönünce anladı kurtuluş yok

El işaretiyle gel diyordu Yanına oturttuktan sonra anlatmasını istedi Okul nasıldı, dersler nasıldı İlgiyle dinledi Otobüs kurumaya yüz tutmuş otların arasından geçerken Ömer ile öğretmeni her şeyden habersiz konuşuyorlardı Bir otobüs vardı ama içinde insan sayısı kadar dünya vardı Herkesin âlemi başkaydı Bir otobüs bu kadar dünyayı nasıl taşıyordu?

- Sıra seni imtihan etmeye geldi Ömercik, dedi Sadık Öğretmen

Ömer, mecburen,

- Tamam, dedi

Çok sevdiği öğretmeni karşısında mahcup olmamak gerekliydi Ön koltukta oturan bir yolcuyu gösterdi Elinde bir av tüfeği vardı Ömer’in gözlerinin içine baktı bir süre Gülen bir yüz ifadesiyle Seven ve sevdiğini hissettiren… Karadenizli olmasından mıydı neydi, yeşili çok seven Sadık öğretmen, hep gülümserdi

Evet, Ömercik dedi

- Efendim, dedi Ömer de…

- Senin silahın nerde?

Şaşırdı Ömer Silah almayı hiç düşünmemişti ki Hem öğrencinin silahla ne işi olurdu Saniyeden daha kısa bir zaman içinde bunlar Ömer’in kafasından ışıktan daha hızlı gelip geçti Diyecek bir şey bulamadı Sadık Öğretmenin ciddi ciddi cevap beklediğini görünce,

- Hocam benim silahım yok, dedi

- Silahsız öğrenci olur mu Ömerciğim?

Söze devam edecekti Bir süre bekledi Ömer’e düşünme süresi verdi belki de Cebinden çıkardığı bir kalemi gösterdi “Senin silahın kalem olmalıdır sevgili öğrencim” deyiverdi

Silahla kalem nasıl birbirine benzerdi ki? Ömer, Sadık öğretmenin ders vermek istediğini anlamıştı Ama dersi anlayamamıştı henüz

- Hocam kalem silah olmaz ki!

Soru üzerine Sadık öğretmen daha bir keyiflendi Bu yoksa bir öğretmen taktiği miydi?

- Artık zamanın en büyük silahı kalemdir Ömercik… Kalem, yani ilim, bilgi, eğitim…

Silah insanı korumak içinse insan en iyi ilimle kendini korur Vatanını korumak istiyorsan yine kalemi kullanacaksın Çağın efendisi bilgiye hâkim olandır Diyeceksin “Silaha gerek yok mu?” Elbette var Bizim de kahraman bir ordumuz var Ancak dikkat et Artık savaşları kazananlar da bilgiyi teknik ve teknolojiyi elinde bulunduranlar… Yani en iyi silahlar kimde bulunuyor?

- Elbette kalemin hakkını verenlerde…

Silahı düşmana karşı kullanırız değil mi? “Elbette” Ama kalemle düşman olacak insanları dost haline getirebiliriz Bir şeyler anladığını sanan Ömer’in kafası tekrar karıştı

- Silahı bize çevirmiş bir düşmana karşı kalem tutacak halimiz yok ya!

Gülümsedi Sadık Öğretmen

- Çok güzel, dedi Sonra devam etti Bak dinle; dünyada insanlar en çok neden savaşır bilir misin?

- …

- Birbirlerini tanımadıkları için O halde sana düşman olabileceklere dost olduğunu anlatabilirsen savaşı önleyebilirsin Boşuna dememişler “İnsan tanımadığının düşmanıdır” diye

Ömer,

- O zaman kendimizi anlatırsak, düşman değil; dost kazanmış olacağız, değil mi?

- Tam olarak dediğin gibi O halde yapılacak iş kafanda belirginleşti mi?

Bir yandan kalemi bir anahtar gibi kullanacak, onunla varlık hazinesinin cevherlerine sahip olacaksın; öte yandan yine onunla bütün bir insanlığa önderlik yapacaksın Kâinat bir kitap ve gördüğün her manzara bir sayfa gibi mesaj bırakıyorsa insanlara, o kitabın mesajını marifete susamış çöl toprağı gibi gönüllere sunacak ve bir ab-ı hayat olacaksın

Vakit ilerlemişti Celal Usta’nın sürdüğü otobüs köye varmak üzereydi Sadık Öğretmen tane tane birkaç cümle daha söyledi Bunlar bütün konuşulanları özetler nitelikteydi:

- Unutma Ömercik, kılıç kınında paslanmış, barut kovanında ıslanmıştır Geleceği avlayan ses mancınığının güllesidir kalem

Kalemi Ömer’e uzatarak, bu da benim sana hediyemdir, dedi

Ömer otobüsten indiğinde parmaklarının arasındaki kalemi sımsıkı tutmuştu Önden giden silahlı bekçiye gözü takıldığında içinden şunları geçirdi: “Benim sendekinden çok daha güçlü bir silahım var aslında


Alıntı Yaparak Cevapla