10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Affet Babacığım Masalı
Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle
sürekli tartışıyordu Eşi babasını istemiyor ve onun evde
bir fazlalık olduğunu düşünüyordu
Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu
Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve
"Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak"
diyerek rest çekti  Eşini kaybetmeyi göze alamazdı
Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası,
sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı
Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında
Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla
karşılaşmıştı Hâlâ onu ölürcesine seviyordu
Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve
kendince bir çözüm yolu buldu Yıllar önce
avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı
kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını
Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak,
böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı
Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan
sonra yatalak babasını yatağından kaldırdı ve
kucakladığı gibi arabaya attı Oğlu Can,
"Baba bende seninle gelmek istiyorum" diye ısrar edince
onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular
Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı
Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı
Minik Can, sürekli babasına "Baba nereye gidiyoruz ?"
diye soruyor ama cevap alamıyordu
Öte yandan; nereye götürüldüğünü anlayan
yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve
torununa belli etmemeye çalışıyordu
Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine
ulaştılar Epeydir buraya gelmemişti Baraka tipindeki
dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu
Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve
arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi
Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da
babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi
Tipi, adeta barakanın içinde hissediliyordu
Barakanın içinde fırtına vardı adeta
Çaresizlik içinde babasını izledi Daha şimdiden
üşümeye başlamıştı Yarın yine gelir bir yorgan ve
birkaç battaniye getiririm diye düşündü
Öyle üzgündü ki, dünya başına göçüyor gibiydi
O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak
saplanmış gibiydi Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından
bir barakaya terk ediliyordu Gururu incinmişti,
içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu
Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu
Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın
vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu
Artık gitme zamanıydı Babasının yatağına eğildi,
yanaklarını ve ellerini defalarca öptü
Beni affet der gibi sarıldı, kokladı Artık ikisi de
kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu
Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve
Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti
Arabaya bindiler
Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı,
neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye
Verecek hiçbir cevap bulamıyordu,
annen böyle istiyor diyemiyordu
Can: "Baba, sen yaşlandığında ben de seni
buraya mı getireceğim?" diye sorunca dünyası
başına yıkıldı O sorunun yöneltilmesiyle birlikte
deliler gibi geri çevirdi arabayı
Barakaya ulaştığında "Beni affet baba " diyerek
babasının boynuna sarıldı Baba oğul sıkı sıkı sarılmış
çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı
Oğlu: "Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım
için beni affet!" diye hatasını belli ediyordu  
Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu  
"Geri geleceğini biliyordum yavrum Ben babamı
dağ başına atmadım ki, sen beni atasın 
Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum "
|
|
|