Prof. Dr. Sinsi
|
Enver Paşa - Kimdir Kısaca Hayatı
Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa isimli eserinde, onun unutulmaz şahadet anını şöyle anlatır:
"Şimdi 4 Ağustos 1922 tarihindeyiz Kurban Bayramı’nın birinci günüdür  Enver Paşa, maiyetinde kalanların, evin önünde toplanmasını ve onların bayramını kutlayacağını söyler Toplanılır Kalan askerlerine dualarını, tebriklerini bildirecek ve kendilerine bir miktar para verecektir Asker başlarına ise, kendilerinin de bildikleri gibi, onlara sunacak bir şeyi olmadığını söyleyecek ve bu müşterek mücadelelerin hatırası olarak kendilerine, kendi mühür ve imzasıyla birer belge, hatta rütbeler verecektir
Balcevan Beyi Devletment Bey de Enver Paşa’ya , altın ve gümüş işlemeli bir çapan, yahut ipekli cübbe ile bir sarık hediye etmiştir Hulasa herkes bu hüzünlü Kurban Bayramının havası içindedir Çünkü bilinir ki bu günler, artık son beraberlik günleridir Arkadan ve çevreden ise düşman ilerler Doğudaki Pamirler yol vermez karlı dağlardır Kesilen kurbanların toprağa akan kanları, hala tazedir
İşte tam bu tören sırasındadır ki doğuda, vadinin dere-i Hakiyan kısmı ile Çeğan tepesi istikametinden silah sesleri gelir Bu bir baskındır ve tören yerindeki kalabalık, baskıncıların makineli tüfek ateşleri altında eriyebilir
İşte o anda Enver Paşa, hemen atına atlar Dört beşi Osmanlı Türklerinden olmak üzere 25 kadar atlı, hemen onu takip ederler Doğru Çeğan Tepesi’ne yönelinir Çegan, Abıderya suyunun kuzey sırtlarına düşer Altta, Dere-i Hakiyan vadisi uzanır Çeğan, Balcevan’a (yahut Belh-i Cevan) 15 kilometre kadar doğudadır Tepede mevzilenmiş ve makineli tüfekleri bulunan bir düşman müfrezesine karşı aşağıdan, vadiden ve ancak atlar üstünde çekilmiş kılıçlarla, azlık bir nevi fedai süvari grubunun saldırıya geçişinin sonu bellidir Ama Enver Paşa en öndedir Atını yıldırım gibi sürer Kılıcıyla havayı yararak koşar Yanındakiler de ondan geri kalmazlar
Bir Kumandanın, bir Başkumandanın, bir baskın müfrezesine karşı en önde ve atla, kılıçla karşı çıkışı, askeri savaş usullerine sığmaz Ama burada artık askerlik değil, yolun sonu, son hamle ve beklenen sonu arayış konuşacaktır Bu son ise, ölüm ve şahadettir  
Şimdi bütün yollar kapalıdır ve 1908’de Makedonya dağlarında başlayan serüven artık Himalaya dağlarının kuzey silsilelerini teşkil eden Pamir eteklerinde, yiğitçe sona erecektir
Öyle de olur Ceğan tepesinde ve Kulikov kumandasında ateş saçan mitralyözlerin üzerine, yalın kılıçlarla hücum eden bu 25 kadar süvarinin akıl almaz saldırısı, karşı tarafta, hatta şaşkınlık da yaratır Bu kılıçların altında yaralananlar, teslim olanlar bile olur Öndeki mitralyöz susturulmuştur bile, ama ateş kesilmez ki Daha arkadaki ikinci mitralyöz, ateşini, huzmesini, en önde ilerleyenlerin üzerinde yoğunlaştırır Bunların en önünde de, Enver Paşa vardır Böylece, çağdaş Mitralyöz, ortaçağın ünlü silahı olan kılıcı yener Enver Paşa vurulur Atından düşer Onunla beraber diğerleri de yerlere serilirler Paşanın kır atı Derviş, bütün bu tür sahnelerde olduğu gibi, efendisinin baş ucundadır Ama mitralyözün şeritleri ateşlerini kusmaya devam ederler Derviş de önce ön iki ayağı üzerine çöker Sonra yana devrilir O da son nefesini vermiştir
Çeğan tepesine arkadan kalabalık yardımcılar gelemez Abıderya panik içindedir Ama Doğu Buhara Beylerinin en vasıflısı, en sadık olanı ve en yiğidi olan Balcevan Beyi Devletment, köye biraz geç yetişmiştir Paşasının Çeğan’a saldırdığını öğrenince, hemen atına atlar Son sahneye yetişir Ve Devletment Beyin de cesedi, bu tepede Paşasının biraz berisinde toprağa serilir " (2)
Bu büyük kahraman asker, 42 yaşında, Türklük ideali uğrunda şehit düştüğü Türkistan topraklarında, diğer şehitlerle birlikte, Abıderya Suyu kenarında ve vadisindeki Abıderya köyünde, bir pınarın başındaki ceviz ağacının altına gömülür ve Türkistan, yeniden özgürlüğüne kavuşuncaya dek burada inatla bekler İdeallerinin gerçekleştiğini görünce de, ebedi istirahatgâhına çekilmek üzere, İstanbul’a getirilir Tören sırasında onu yeniden toprağa vermek üzere mezarına inen Ayvaz Gökdemir; bu büyük kahramana ait naaşın 70 yıldır hiç bozulmadan kaldığını görür Şehitlerle ilgili olarak söylenen bir mucize daha gerçekleşmiş, Şehid Enver Paşa’nın naaşı da bozulmadan doğduğu yere dönmüştür  
(1),(2) Makedonya’dan orta Asya’ya ENVER PAŞA, Şevket Süreyya Aydemir, 3 cilt, 1972 İstanbul
6 İstiklal Harbimizde
İttihat Terakki ve Enver Paşa
2 Cilt Takım
Kazım Karabekir
Emre Yayınları / Cumhuriyet Tarihi Dizisi
Hazırlayan: Orhan Hülagü
İstanbul Haziran 2001
Enver Paşa, Harb-i Umumi'den mağlup çıkılması üzerine Berlin'e kaçmak zorunda kalmıştı Buradan Rusya'ya
geçen Paşa Moskova'da İngiliz emperyalizmine karşı birlikte mücadele etmek için Sovyet devlet adamları
ile görüşerek onlardan anadolu hareketine silah yardımı yapmalarını istedi Ve Rusya'nın desteğiyle kurulan İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı adlı cemiyetin başına geçerek Anadolu'da şubeler açmak istedi ve 1920 Eylül'ünde gerçekleşen Doğu Halkları
Kongresi'ne katıldı
Bir ara Berlin'e döndüyse de fazla kalmayarak yine Moskova'ya geldi Ve Ankara hükümetinin temsilcisi ile görüşmeler yaptı Mustafa Kemal Paşa'ya bir mektup yazarak hakkındaki söylentileri ve anadolu hareketinin başına geçeceği iddialarını yalanladı; fakat Yunan saldırısının başlaması ile Anadolu'ya geçme fikriyle Batum'a geldi
Bütün bu gelişmeler olurken beride Anadolu'da gözle görülecek bazı faaliyetler belirdi: Trabzon'da Enver Paşa'ya taraftarlığı ile bilinen Yahya Kahya, mahkum ve kaçaklardan oluşan bir tabur meydana getirerek başına buyruk bazı işler yapmaya ve Enver'in yakında döneceğini açıkça telaffuz etmeye başladı Diğer taraftan, gelişmeler Büyük Millet Meclisi'nde bulunan
kırk civarındaki İttihatçı mebuslarda da yankısını buldu Bu gelişmelerden rahatsızlık duyan Mustafa Kemal Paşa, Rus hükümetiyle anlaşarak, Enver Paşa'yı devre dışı bıraktı
Rusların desteklerini kaybettiğini ve Anadolu'da da birşey yapamayacağını anlayan Enver Paşa bu kez, Türkistan'a yönelerek, buradaki Türkleri Ruslara karşı istiklal mücadelesi vermek üzere örgütlemek istedi ve bu yolda da can verdi
İlk baskısını 1967'de yapan bu eser; o sırada Şark'ta bulunan Kazım Karabekir'in kendi gözlem, hatıra ve bilgileriyle birlikte, bu maceranın kahramanlarının 1920-23 arasındaki resmi-özel yazışma ve mektuplarının suretlerinden oluşan birinci elden bir kaynak
niteliğindedir Ayrıca, aynı hadiselerle bağlantılı olan Yahya Kahya ile Mustafa Subhi'nin öldürülmesi olayları ve bunlarla ilgili belgeler de, eserde ele alınan konulardandır
Enver Paşa ve İttihat ve Terakki erkanının Milli Mücadeledeki faaliyetlerine dair ilk elden bilgi, belge ve anılar veren eser, İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı nizamnamesi, Halk Şuralar Fırkası Programı ve Meclis tarafından Kahya Yahya olayını incelemek üzere
Bursa mebusu Mustafa Fehmi Efendi başkanlığında oluşturulan tahkik heyetinin raporu gibi çok önemli belgeri de içermektedir
(Arka Kapak)
7 Enver Paşa
Abdullah Recep Baysun
Erol Cihangir
TURAN KÜLTÜR VAKFI
"İdeallerinizi gerçekleştiremiyorsanız, gerçeklerinizi idealleştirin" diyerek "Turan Barışı" için yola çıkan Enver Paşa Hazretleri -Paşam başaramazsanız ne olur? Serzenişine karşılık O'nun, "-başaramazsam öleceğimi biliyorum hiç olmazsa ölümümle Batı Türklüğü ile Doğu Türklüğü arasında manevi bir bağ olurum" dediği üzere gerçekten Enver Paşa Turan yolunda şehit olarak Batı ile Türkistan (Asya) Türklüğü arasında muhkem ama bir o kadar da narin ve nezih bir bağ olmuştur
Yayın Yılı: 2001; 208 sayfa; 3 HAMUR; 14x21 cm; KARTON KAPAK; ISBN:9757893323; Dili:TÜRKÇE
|