Yalnız Mesajı Göster

Çapanoğlu Kelimesi Nerden Gelir - Çapanoğlu İsyanı

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çapanoğlu Kelimesi Nerden Gelir - Çapanoğlu İsyanı




Çapanoğlu - Çapanoğlu İsyanı

‘Her taşın altından bir Çapanoğlu çıkar’ sözünü biliriz de Çapanoğlu kimdir pek tanımayız Bir isyanla adını tarihe yazdıran beyliğin hikâyesi…

Tarihe isimlerini bir isyanla yazdıran Çapanoğullarının torunları, seksen altı yıl sonra iade-i itibar istiyor İsyanın gerçekleştiği döneme özgü şartların göz ardı edilmesine ve resmî tarihte, devlet düşmanı gibi gösterilmelerine içerleyenler sadece onlar değil Adı kimi kaynaklarda isyanla anılan Yozgat da halk muhayyilesinde Millî Mücadele karşıtı bir şehir olarak yer etmekten rahatsız İsyanın hemen ardından İstiklâl Mahkemesi’nde asılan Halit Çapanoğlu’nun aynı adı taşıyan torunu, “Asılan dedemdi; ama sıkıntılar bize kadar sirayet etti” diyor Ona göre, Millî Mücadele dönemindeki kaos ortamı, Anadolu’nun içine düştüğü sefalet, hatta kişisel kavgalar ve çıkar hesapları terazinin gözünde ince ayarla tartılmadan bir hükme varılmamalı

Bu noktadan bakınca, detayları silip süpüren ve kişisel tarihi hiçe sayan ‘resmî tarih’ insaflı bir kalemle yeniden yazılmalı Aslında uzunca bir zaman söylenememiş bazı gerçekler artık daha rahat konuşuluyor Geçen mayıs ayında Yozgat’ta yapılan ‘Bozok Sempozyumu’nun en hararetli tartışma konusu ‘Çapanoğlu İsyanı’ olmuş İsyanın daha en başından talihsiz bir girişim olduğu kabul edilmekle beraber, ülkeye uzun yıllar hizmet vermiş, bir köyü şehre dönüştürmüş ve Halep’e kadar uzanan bir coğrafyanın asayişini sağlamış beyliğin bir kalemde ‘vatan haini’ ilân edilmesinin hakkaniyete sığmadığı dile getiriliyor artık

Çapanoğulları kimdir?
Bir dönem bu kadar güçlü ve etkiliyken nasıl oldu da talihsiz bir isyanın kahramanı oldular? Sorularımızı, dedeleri adına Halit Çapanoğlu cevapladı İstiklâl Mahkemesi’nde asılan, uzak değil, ‘babasının babası’ idi Yaşadığı şehir, atalarının kurduğu şehirdi Padişah 2 Mahmud’un aileye gönderdiği bir beratla geldi Halit Bey Yanında, Yozgat’ın köklü ailelerinden birine mensup Burhanettin Kapusuzoğlu ve yeğeni Mehmet Aslan Çapanoğlu da vardı Önce bir şecere çıkarıldı, ardından Çapanoğlu beyleri tanıtıldı ve nihayet aile tarihinin kördüğüm olduğu 1920 senesinde olup bitenler masaya yatırıldı Yakın tarihimize ait bu küçük kesit, bir beyliğin ya da bir şehrin tarihi gibi dursa da Millî Mücadele döneminde yurdun içinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi anlamamızı kolaylaştırıyor

Çapanoğulları, devlet tarafından Bozok bölgesinin asayişini sağlamak ve vergilerini toplamak için görevlendirilmiş bir ayan ailesi Ataları Koca Ömer Ağa; ancak Çapanoğullarının Bozok’a hâkim olması onun oğlu Ahmet Ağa ile mümkün oluyor Bölgeyi, o dönemin idarecisi Hüseyin Bey’den bir yıllığına kiralayan Ahmet Ağa, asayişi temin etmede ve vergileri toplamada başarı sağlayınca devlet, sorumluluğu tamamen ona bırakıyor Başarının ardında Ahmet Ağa’nın zulme mütemayil oluşunun yattığı da biliniyor Yozgat köyünün yavaş yavaş kasaba halini aldığı, dükkânların, camilerin yaptırıldığı bu dönemde tarih 1730’ları gösteriyor Ahmet Ağa’nın ikbal yılları… İstanbul’dan gelen paşalık unvanıyla Sivas’a vali tayin ediliyor İdaresi yine çok cebrî… Bu kez bir idam fermanı geliyor Sivas’a ve Ahmet Paşa’nın kellesini, içi bal dolu bir kâseyle İstanbul’a götürüyor Bozok tekrar karışıyor, asayiş bozuluyor ve devreye oğlu Mustafa Bey giriyor

YOZGAT’IN MUHTEŞEM SÜLEYMAN’I…

Yozgat’ın şehir hüviyetine bürünmesi de işte bu döneme rastlıyor Mustafa Bey’in 1779 yılında yaptırdığı Çapanoğlu Camii, bugün bile Anadolu’nun en güzel camileri arasında gösteriliyor Bir süre sonra akıbetinin babası gibi olacağı, öldürüleceği korkusuyla huzuru kaçıyor Mustafa Bey’in ve korktuğu başına geliyor Güvendiği kırk has adamına tüfek talimi yaptırırken onlar tarafından vuruluyor Onunla ilgili tarihe düşen kayıtta, halka zor kullanmakta babasından geri kalmadığı; ancak Osmanlı tarafından sürre emini olarak görevlendirilip hacca gittikten sonra içini kaplayan pişmanlıkla Çapanoğlu Camii’ni yaptırdığı yer alıyor

Bu kez bey koltuğuna kardeşi Süleyman oturuyor; çünkü oğlu çok küçük Çapanoğullarının ve Yozgat’ın altın döneminde Süleyman Bey imzası var Sene 1794, ağabeyinin yaptırdığı camiye bir ek yaptırıyor, ardından dönemin şartlarına göre görkemli sayılabilecek bir saray Günümüze sadece şöhreti ulaşan sarayda her gün 300 kişiye yemek veriliyor, hayır hasenat işlerinde artış oluyor Yozgat artık bir şehir; yollar Arnavut kaldırımı, büyük bahçeler, güzel konaklar var Kayseri’den getirtilen Ermeni ve Rumlar kuyumculuğun gelişmesinde ve mimarinin güzelleşmesinde rol oynuyor Süleyman Bey, ne ağabeyine benziyor ne babasına Halka karşı daha müşfik Alimlere ve sanat erbabına cömert Halveti tarikatına mensup ve aynı zamanda hattat Yozgat’ta yetişip sarayda görev alan isimler bir hayli fazla o dönemde; şairliğiyle ünlü Akif Paşa, Süleyman Bey’in kâtibiyken vezir oluyor Devlet-i Aliye’nin ilk hariciye nazırı ve son reis-ül küttabı aynı zamanda Posta teşkilatının geliştirilmesinde emeği olan gazeteci Yusuf Agâh Efendi de bir Çapanoğlu Daha sonraki dönemlere ait mühim bir isim; Çapanoğlu Müşir Ahmet Şakir Paşa Sultan 2 Abdülhamid’in yaveri ‘Her taşın altından bir Çapanoğlu çıkar’ sözü de Süleyman Bey’in sadece Anadolu’da değil, İstanbul’da da çok etkili olduğu bu dönemde söylenmiş Anadolu’yu yakından takip eden Osmanlı, sonunda ‘Tamam’ diyor, ‘Bu kadar güç fazla’ ve Çapanoğullarının ileri gelenlerini İstanbul’a, göz önüne getirtiyor Beyliğin Yozgat’taki ikbal dönemi de Süleyman Bey’in oğlu vezir Mehmet Celalettin Paşa’dan sonra kapanıyor; ama ailenin İstanbul’da yaşayan çocukları her zaman iyi görevlere getiriliyor


Alıntı Yaparak Cevapla