Yalnız Mesajı Göster

Yeniden Hayata Dönüş

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yeniden Hayata Dönüş




Reenkarnasyon

Kurtuluş'la sona eren reenkarnasyonu, gelişim aşamalarıyla tasvir eden bir sanat eseriReenkarnasyon veya ruh göçü ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından farklı olmakla birlikte, günümüzde ruh göçüne inanan insanların sayısı bir milyarı aşmaktadır

Ruh göçü kavramına inanmış topluluklar [değiştir]

Bilinen Batı tarihinde ilk kez Pisagor ve Platon gibi bazı eski Yunan bilgin ve filozofları tarafından dile getirilmiş olan ruh göçü kavramı, aslında çok eski çağlardan beri, eski Mısır, Kelt, Maya ve İnka uygarlıkları gibi birçok uygarlıkta bilinen ve kabul görmüş olan bir kavramdır İskandinav mitolojisinde de ruh göçüne ilişkin öğeler bulunmaktadır Platon ruh göçü fikrine özellikle "le Phedon", "le Banquet" ve "Er’in Öyküsü" eserlerinde değinmiştir Antik çağın Yunanistan’ından sonra Gnostiklerce de kabul edilmiş ve Roma Uygarlığı’nda özellikle Mitraizm misterlerinde benimsenmiş bu kavrama Kabbala’da (gilgulim) ve belirgin ifadelerde bulunan sufilerin ( Ferideddin Attar, Bahram Elahi) sayısı az olmakla birlikte Tasavvufta da rastlanır Günümüzde de ruh göçü kavramını kabul eden birçok inanç sistemi, tarikat ve felsefi akım bulunmaktadır Ruh göçü fikrini kabul etmiş eski ve yeni inanç sistemlerinin mensupları arasında, Hindular (Yoga, Vaishnavism, Shaivism), Budistler, Katharlar (Cathares), Eseniler(Esseniens),Caynacılar (Jainistler) ,Sihistler, Umbanda'cılar (Makumba, Brezilya),Yezidiler, Nusayriler, Dürziler, Anadolu Kızılbaşları ve birçok mezheb sayılabilir Bu kavram Asya’nın Şamanist toplumlarının birçoğunda ve birçok Kızılderili kabilesinde de mevcuttur Hint'te "samsara" adıyla bilinen bu kavram, budist Türkler'de "sansar" adını almıştır

Nors mitolojisinde ruh göçü [değiştir]

Üç enkarnasyonundan ilkinde Sváfa ve HelgiReenkarnasyon kavramına İskandinavya veya Viking mitolojisi de denilebilecek Nors (Norveç, Danimarka, İzlanda, İsveç) mitolojisinde, manzum olarak yazılmış Edda destanında rastlanır Edda destanını kaleme alan, Helgi Hjörvarðsson ve üstadı valkür Sváfa’nın aşk hikâyelerinin Helgakviða Hjörvarðssonar’da anlatıldığını söyler Onlar Helgi Hundingsbane ve valkür Sigrún olarak yeniden doğmuşlardı Helgi and Sigrún’un aşk hikâyesi Völsunga destanının bir kısmına ve kahraman I ve II Helgakviða Hundingsbana’nın maceralarına konu teşkil eder Onlar ikinci kez Helgi Haddingjaskati ve valkür Kára olarak doğmuşlardı Fakat ne yazık ki, hikâyeleri olan Káruljóð, yalnızca Hrómundar saga Gripssonar (Hromund Gripsson) destanında ve muhtemelen değiştirilmiş bir biçimde bulunmaktadır Vikingler’de ruh göçü inanışının olağan (sıradan) bir inanış olması gerekir Nitekim Edda Destanı’nın yorumcusu insanların ruh göçüne inanmaya alışkın olduklarını yazar[2]

Şamanizmde ruh göçü [değiştir]

Farklı kültürlerden şamanlarAsya şamanizminde, bazı Kuzey Amerika ve Güney Amerika kızılderililerinde ve kimi Afrika kabilelerinde ölüm olayı ile bedenini terk edenlerin yaşadığı öte-aleme gölgeler diyarı adı verilir Kuzey Asya halkları, insanın birden fazla, üç ya da yedi “can”ı olduğuna inanırlar Örneğin Yakut Türkleri, Çukçiler ve Yukagirler, insanın üç “can”ı olduğuna inanırlar Ölüm olayında biri mezarda kalır, biri “gölgeler diyarı”na iner, üçüncüsü “Göğe” çıkar İnsanın “gölge can”ı öte-âlemin eşiğini bekleyen eşik bekçisine rastlar; sonra kayıkla öte yakaya geçer Gölgeler diyarı’nda ölü, yeryüzünde sürdüğü yaşamı sürer Ölüler, bir süre sonra, yeryüzünde tekrar doğabilirler Uygurlar, inandıkları sürekli olarak tekrar doğma olgusuna “sansar” adını verirler

Kişinin ölüm olayı ile bedenini terk etmesinden sonra içine düşeceği teşevvüş Asya şamanizminin kimi tradisyonlarında günahkarların ölüm sonrasında ifritlerle karşılaşma veya “köprü”den geçme dönemi olarak belirtilir Şamanların görevlerinden biri de ölen kimseye bu ifritlerden kurtulmada yardım etmektir Şamanist geleneğe göre insanlar günahkar olduklarından ilâhî yasalar gereği öldükten sonra bu ifritlerle karşılaşmak zorunda kalırlar; fakat Tanrı insana acıdığından şamanların insanlara bu konuda yardım etmesi için yeryüzünde şamanlık kurumunu kurmuştur

Asya şamanizminde ölümden sonraki yolculukta ölünün geçemediği takdirde azap çekmesinin sözkonusu olduğu bir köprüyle karşılaşılır Şaman bu köprüyü kolayca geçebildiği gibi, ölenlere de bu köprüyü geçmelerinde yardım edebilir Orta Sibirya şamanizmine göre, şaman, birkaç ‘ırmağı’ ve bir “köprü”yü geçtikten sonra “gölgeler diyarı”nın uzandığı “büyük su”ya gelir Altay Türkleri tradisyonunda şamanın gölgeler diyarını ziyaret edişinde bir dağa çıkış olgusu da bulunur Bu diyarda ölüler aynen dünyadaki yaşamlarını sürmektedirler Onlar orada yeryüzünde tekrar doğmaya hazırlanırlar[3][4] Ruh göçü kavramına Amerika’nın birçok Kızılderili kabilesinde rastlanır Inuit’lerde ruh göçü kutsal kabul edilen bir kavramdır Kuzey Amerika kızılderililerinin birçok kabilesine göre, ölüm olayından sonra ruh ve gölge bedenden ayrılır Ruh, “kurt”un hükmettiği âleme gider; yeryüzündekilerin ilişki kurabilecekleri onun “gölge”sidir Ruh, “gölge”yle birleşince yeni bir varlık oluşturur ve yeryüzünde tekrar doğar Güney Amerika kızılderililerinin çoğunun dillerinde, ruh, gölge ve imaj kavramları aynı sözcükle karşılanır

Taoizm’de ruh göçü [değiştir]

Efsanelere göre “Asya su buffalo”su üzerinde Lao ZiRuh göçünden bahseden en erken Taoist belgeler Han Sülalesi dönemine dayanır Bu belgelerde “Lao Zi’nin Üç Hükümdar ve Beş İmparator Dönemi”nden itibaren farklı dönemlerde farklı kişiler olarak yaşadığı anlatılır [5] Taoizm’in kutsal kitaplarından Chuang Tzu’da (MÖ4yy) şöyle denir: “Doğum başlangıç değildir, ölüm de son değildir Varoluş sınırsız, sonsuzdur; bir başlangıç noktası olmayan süreklilik sözkonusudur Sınırı olmayan varoluş (varlık) uzaydır Başlangıç noktası olmayan süreklilik zamandır Doğum da vardır, ölüm de; biri dışarı doğru olan sonuçtur, diğeri içeriye doğru olan sonuçtur Böylece, biçimini görmeksizin, 'İlâhî Olanın Kapısı'ndan bir içeri bir dışarı geçilir” (Zhuang Zi, 23)

Grek kültüründe ruh göçü [değiştir]

PisagorRuh göçü inanışının Batı tarihindeki kökenleri bir yandan Kelt rahipleri Drüidler’e ve diğer pagan gruplara bir yandan Grek kültürüne dayanır Grek uygarlığında ruh göçü inanışının adı « ruhların göçü » anlamına gelen «metempsycose» (Latince’de metempsychosis) idi Tarihçi Herodot’a göre Grek uygarlığındaki bu inanışın kökeni eski Mısır’dı Hermes Trismegistus'a dayandırılan Hermetika’da reenkarnasyon doktrini merkezî konumdadır Bu inanışın Grek uygarlığında MÖ8 yy ile MÖ6 yy arasında yeşerdiği sanılmaktadır Kökeni tam olarak bilinmemekteyse de birçok araştırmacı Orfe ve Pisagor’la başladığı düşüncesindedir Sokrat ve Platon da ruh göçüne inanmışlar ve Pisagor ile Platon reenkarnasyon doktrinini çevrelerine inisiyatik eğitimle açıklamışlardır Birçok eski kaynak Pisagor’un önceki yaşamlarını hatırlayabildiğini doğrulamaktadır[6]

Orfecilik (Orfizm) ve Pisagorculuk ruh göçü doktrininin antik çağdaki temel taşlarını oluştururlar Bu öğretinin daha sonra Pindar gibi şairleri ve Platon gibi filozofları etkilediği görülmektedir Platon benimsediği reenkarnasyon ilkesinden Phédon, Ménon, « Şölen » (Le Banquet ) adlı eserlerinde ve özellikle « Er’in Öyküsü »nde doğrudan veya dolaylı olarak söz etmiştir Romanlaştırdığı Phédon adlı diyaloglarının son kısmında Platon, Sokrat’ın şu sözlerine yer verir:“Yeniden yaşamak… Eminim ki gerçekten böyle bir şey var; bu, ölüden çıkan bir yaşam

Buna karşılık Sokrat’ın yaşamı hakkında bilgi veren diğer kaynak olan Xenophon Sokrat’tan ruh göçüne inanan biri olarak söz etmezPlaton çalışmalarında reenkarnasyon hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunmuştur

Orfe’den ve Pisagor’dan esinlenen akımlar Roma uygarlığında her zaman mevcut olmuşlardır Roma uygarlığında ruh göçü kavramına inanlar özellikle maddi durumu iyi sınıflar, filozoflar ve sanatçılardan oluşuyordu Virgilius ünlü “Aeneide” eserinde ruh göçüne birçok yerde göndermelerde bulunur (örneğin VI, 713)

Yahudiler’de ruh göçü [değiştir]

Ruh göçü doktrini kıyamet inanışına sahip geleneksel Musevilikte bulunmamakla birlikte, popüler Musevi inanışlarında ruh göçü kavramına ilişkin bazı unsurların yer aldığı görülmektedir Örneğin birçok Yahudi; Adem’in önce Nuh, sonra İbrahim, sonra Musa olduğuna inanır


Alıntı Yaparak Cevapla