10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelmelisin

Ellerim yokluğuna dokunmamalı artık…
Bir gün tıpkı gidişin gibi gelmelisin Ani, habersiz, sebepsiz Saçların güneşin altında tıpkı güneşin altındaki buğday başakları gibi parlamalı Montunun önü hafif açık bahar rüzgarı değmeli tenine "Nerede kaldın?" sorusunu sordurmadan, özür dilemeden, billur gözlerinle affettirmelisin kendini, ağzının kenarına kondurduğun gülümseyişinle
En sevdiğin şarkıları söylemeliyiz Duyduğumda "o bu şarkıyı çok severdi" diyememenin boğazımda sebep olduğu düğüme inat Yıldız tozları düşmeli üzerinden yerlere ve düşünmeliyim sahiden bir melek mi diye…
Ardında anlamlar aradığımız cümlelere nispet yaparcasına anlamsızca konuşmalısın Sesine hasretken ağladığım günler gibi
Kokun doldurmalı ciğerlerimi Ruhum nefesinle temizlenmeli ve ben bin kere şükretmeliyim inandığıma; varlığını paylaştı diye varlığımla
Ben bu acıdan ölmeden, umutsuzluk beni tüketmeden, ellerin uzandığında dokunamamana sebep olcak mesafeler üremeden…
Bir gün gelmelisin işte Öncekinden daha sızısız, daha ağrısız, daha güvende olmalı ama Daha biz ya da daha ben ya da daha sen olmalı
Her kapıdan girişinde kalbimi sekteye uğrattığın gibi
En önemlisi beynimi saran bir ur misali aşkın gibi
En en en önemlisi…
Acınla tıkanmamalı artık cümlelerim
Acıya deva olacak ilaç gibi, gibisi de fazla ilacın ta kendisi…
|
|
|