10-21-2012
|
#5
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aşk Şiirleri [ Devv Arşiv ]
kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer
Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse 
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı
CEREN GÖZLÜM
Unuttun mu diye sorma
Unutamam ceren gözlüm
Sitem edip gönül kırma
Dayanamam ceren gözlüm
Sen ufkuma doğan güneş
Sen gönlüme düşen ateş
Burcum bile burcuna eş
Ayrılamam ceren gözlüm
Bahtımdaki uğurumsun
Gönlümdeki gururumsun
Yarınımsın umudumsun
Unutamam ceren gözlüm
Seni yazdım hayatıma
Gönlümün her sayfasına
İnan senden başkasına
Sarılamam ceren gözlüm
Sen gözümde tüten duman
Sen vardığım en son liman
Sen Tanrı'mdan bir armağan
Unutamam ceren gözlüm
Islanırsa eğer gözün
Yüreğime çöker hüzün
Ne olursun gülsün yüzün
Dayanamam ceren gözlüm
Sen Yoktun
Hüzün vardı yine
Sessizlik vardı
İçimde eriyen bir duygu  
Ama çığlıklar yoktu  
Dualarım vardı,
Hep adının geçtiği  
Ağlayan gözlerim vardı
Ama gücüm yoktu  
Yeni yüzler vardı
Yeni sesler, soluklar  
Eskiye karşı özlem vardı
Ama eski gülüşüm yoktu  
Dertlerimi anlattığım sigaram vardı,
Yaşamama destek veren
Arkadaşları vardı, sevdiklerim,
Ama sen, en sevdiğim yoktu  
Ölüm Bile
Ölüm bile geç kaldıktan sonra
Bütün ilkleri sona bırakmanın belki de tam zamanı
Ben her şey bir ırmaktır sanırdım
Bunun için günlükler tutmaya kalktım
Ve tarihleri karıştırdım nasıl da
Aldım şapkamı gidiyorum şimdi
İniyorum kentin çekirdeğine
kendime yeni dalgınlıklar buldum son günlerde
Dev yapılar ufuk çizgisinin önünde birer parmaklık gibi
Kırmaya kalksam çocuklar uyanacak
Ben odama döneyim en iyisi
Öyleyse nice yağmur
Niye bir kız saçı gibi sokaklarda
Aynaya baksam kalbim görünür
Aklımda gitgide büyüyen yara
Bir ağacın en uzak dalı gibi sessizce çürür
Ölüm, evet ölüm bile geç kaldıktan sonra
|
|
|
|