Prof. Dr. Sinsi
|
Yüreğini Yokla Ey Dost
Dur dostum, dur ve bak etrafına 
Ne görüyorsun
Orada, karlar üzerinde yırtık pabuçlarıyla okula giden çocuklar var Önlüksüz, deftersiz, kitapsız 
Orada dağ yollarında doğuran anneler var 
Orada annesinin memesinden süt yerine kan emen bebeler var 
Orada, gözleri hep bir iş umudunda sönen, evine her akşam ekmeksiz dönen, yüreği utanç mengenesine sıkışmış babalar var 
Orada çocuklarını avutmak için tenceresinde aş yerine taş kaynatan anneler var
Orada kapısını soğuk rüzgarlardan başka kimsenin çalmadığı, açmadığı garipler var 
Yaşlılar, dullar, yetimler, yatalak hastalar var
Doktorsuz, ilaçsız, mezar sessizliğindeki evlerinde kuşatılmış bir nice insan var orada 
Çöplüklerde ekmek arayanlar var 
Dur ve bak etrafına 
Isınamayanlar, aylarca et görmeyenler, bir lokma ekmek için çamurlara bulananlar var orada 
Gör onları 
Önce gör!
Görmezsen mes ulsün çünkü 
Bir beldede açlıktan ölse bir kişi, tüm şehrin insanları sorumlu tutulur onun ölümünden  diyor Allah ın Rasulü 
Gör, çünkü komşusu açken tok sabahlayan bizden değildir diyor
Gör ve ağla, Ömer bin Abdülaziz gibi:
Ümmet içindeki açların, fakirlerin, hasta olup ilaç bulamayanların, sırtına giyecek elbisesi olmayanların derdine düşen, Ömer bin Abdülaziz
Boynu bükük yetimlerin, yalnızlığa terkedilmiş dul kadınların, hakkını arayamayan mazlumların, küfür ve gurbet diyarlarındki Müslüman esirlerin acısını yüreğinde duyan,
Kendisini, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmaya takati olmayan muhtaç yaşlılardan, aile efradı kalabalık olan fakir aile reislerinden sorumlu hisseden 
Ömer bin Abdülaziz gibi ağla ve sor:
Ya yarın hesap gününde Rabbim bunlar için beni sorguya çekerse, Rasululllah bunlar için bana serzenişte bulunursa ben nasıl cevap vereceğim
Çünkü sorulacaksın!
Gör ve ulaş Fatih gibi kuytu sokaklarına şehrin 
Yıkılmış hanümanları bul, mahcub gönüllere var, vakıf vakıf tutuştur sönmüş ocakları 
Bezmi Alem, Gülnuş Sultan ol, kanat ger, fukara hastacıklara, sebil ol, susuzluktan dudağı çatlamışlara 
Gör onları, çünkü Beni kalbi kırıkların yanında ara diyor Rabbin!
Rabbine bir yakınlık bulmak için gör!
Gör ve paylaş!
Paylaşacak neyin varsa 
Mal, mülk toplayıp, üstüne oturanları kınıyor Yaratan 
Yazıklar olsun diyor toplayıp toplayıp sayanlara 
Karunlaşanlara yazıklar olsun!
Malını mülkünü putlaştıranlara!
Karunlaşanlar yerin dibine geçiyor Kur anımıza göre 
Elini sıkıp yalayanlara yazıklar olsun!
Yetimi itip kakanlara 
Muhtaçlara hor bakanlara 
Yazıklar olsun!
Unutma:
Bir melek iner her gün göklerden
Dua eder paylaşanlar için  İhsan et Rabbim, yenisini ihsan et diye 
Ve bir melek yönelir Rezzak-ı Aleme, telef et nesi varsa cimrilik edenin, telef et! diye seslenir
Kefenin cebi yok unutma 
Paylaş!
Hiç olmazsa tebessümünü paylaş!
Bir tebessüm bırak geride Yüreklerde 
Cömertliğinden iz kalsın!
Sevinç taşı insanların yüreğine, ümid taşı!
Ekmeğini paylaş 
Sofranı paylaş!
Rızkı veren pay ayırmış sofrandan
Mahrum için, yetim için, esir için, yolda kalanlar için, borçlu olanlar için, can pazarına çıkanlar için 
Hepiniz fakirsiniz diyor Yaratan 
Her şey bir varmış, bir yokmuş O nun nazarında 
Yunus gibi bakarsan şayet
Mal da yalan mülk de yalan
Gel biraz da sen oyalan 
Sadece fakirler değil 
Herkes fakir  Sen, ben, o
Yaratan ı unutmazsan!
Yaratan a bak, kendine bak!
Bir kader tablosundan başka nedir yaşadığın?
Hayat imtihanında iki insan;
Ya sen muhtaç olsaydın, ve muhtaç sen olsaydı!
Paylaş ki yüreğin büyüsün
Fakirliğe düşeceğim diye korkmadan paylaş
Paylaş ki Rabbin sevilenler kervanına katılasın!
Ver!
Ver çünkü,
Ver diye sesleniyor Yaratan 
Ver diye sesleniyor Kur'an 
Ver çünkü, Ver dedi sana her şeyi veren  Nefes alıp vermeyi, görmeyi, tutmayı, tebessüm etmeyi  Canını, malını  şu nur yüzle bebeleri  şu bağ bahçeleri  şu saray yavrusu evleri, apartmanları, gökleri, yeri 
Kapat gözlerini, ne kadar fakirsin, gör!
Bir göz alabilir misin zenginliğinle, ya bir kalb, ya bir akıl, ya bir hafıza 
Nasıl bulursun eşinin ismini, nasıl tanırsın çocuğunun yüzünü, hafızan silinirse?
Ver çünkü Allah bu dünyaya zayıfların duası sebebi ile yardım eder diyor Rahmet Peygamberi 
Ver ve güzel ver!
Çünkü
Sadakaları Allah alır diyor Kelam-ı Kadim!
Sadakaları Allah alıyor, sakın unutma!
Yaratan a vermek nasıl olursa öyle ver 
Edeble ver Şükranla ver Gözlerinin içi gülerek ver Yüreklere sevinç taşıyarak ver
Hakk ın rahmet nazarına ma kes olarak ver
Sağ elin verdiğini sol elin duymayacak kadar 
Sadaka taşlarının o eşsiz nezaketi içinde 
Yağmur gibi ver, güneş gibi ver, toprak gibi ver 
Kibirsiz ol verirken
Başa kakmadan ver!
Mihnet yüklemeden!
Aşağılamadan, hor görmeden ver!
Kendini onun yerine koyarak ver  Duygularını paylaşarak ver!
Allah ın lütfunu paylaşan iki kul gibi ver
Malının içinde saklanmış hakkı iade eder gibi 
Arınma duygusuyla ver!
Paran arınsın, buğdayın arınsın, malın mülkün arınsın, yüreğin arınsın!
Bir Müslümanın yufka yüreği ile kuşatırcasına ver!
Şefkatle, sevgiyle, çağlayanlar gibi ver!
Bir mü'minin edebi içinde ver!
Rabbin buyruğuna bütün kalbinle katılırcasına ver
Yarım hurma ile olsun ateşten korunurcasına ver
Sevdiklerinden ver
Severek ver!
İyiliklerle, güzelliklerle, Rabbin rahmeti ile buluşma niyetiyle, yüz aydınlığı için ver, gönlünde sevinç pırıltıları ile buluşmak için ver 
Kazalara belalara zırh olsun diye ver
Kurtlanmış fasulyeyi verme, çürümüş domatesi, kokmuş eti, atılacak elbiseyi verme 
Seni iğrendirecek olanı verme 
Yarın senin sofrana konulacak olanı, üzerine giyeceğin şeyleri ver 
Verdiklerin ahiret azığın olsun 
Cennet sofrana konsun
Erteleme ver!
Erteleyenler helak oldu diyor Kutlu Önder'in 
Yarın verecek zamanın olmayabilir 
Bak nasıl da göçüp gidiyor ansızın kafileler 
Dağlar gibi malı mülkü bırakarak 
Kısa bir süre ver Rabbim diyeceğin anlar gelecek, sadaka verecek kadar, iyiler defterine geçecek kadar bir süre ver 
Oysa ecelde pazarlık yok
Dar zamana bırakma hesabı, kitabı 
Derle, toparla, denkleştir ve gönder göndereceklerini 
Bak etrafına bir 
Gör 
Görmemekten sorumlusun
Ver
Vermemekten sorumlusun 
Altına ve gümüşe kul olanlar helak oldu 
Unutma!
Alıntı   
|