Yalnız Mesajı Göster

Türk Edebiyat Tarihi Nedir

Eski 10-21-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Edebiyat Tarihi Nedir




türk Halk edebiyatının başlıca özellikleri

türk Halk edebiyatı 12 yydan başlayarak anadolu’da dinî ve din dışı olmak üzere iki koldan gelişmeye başlamıştır

Halk edebiyatında daha çok şiir türünde ürünler verilmiştir

17 yyda Halk hikâyesi ve Halk tiyatrosu türlerinde de ürünler verilmiştir

Şiirde

nazım birimi dörtlüktür

Ölçü, millî ölçümüz olan hece ölçüsüdür Hecenin en çok 7’li, 8’li ve 11’li kalıpları kullanılmıştır Fakat şehirde yaşamış, medrese eğitimi almış bazı ozanlar aruzu da kullanmışlardır

Genellikle yarım kafiye kullanılır Daha çok redifle ahenk sağlanır Kafiyenin yanı sıra “ayak” da söz konusudur

Şiirler (önceleri kopuz, şimdilerde) bağlama eşliğinde okunur

Dil Halkın kullandığı türkçedir

Konu, şekil ve dil bakımından dış tesirlerden uzaktır

nazım şekil ve türleri arasında türkü, koşma, mani, ninni, semai, varsağı, destan, ilâhî, nefes sayılabilir

Şiirlerin konuya göre özel başlıkları olmaz Türe ve şekle göre genel adları vardır: koşma, destan vb

Konular, Halkın sürekli iç içe olduğu, aşk, tabiat, ayrılık, hasret, ölüm, yiğitlik, din, şikâyet gibi konulardır Daha çok somut konular işlenir

Halk edebiyatının da kendine özgü mazmunları, mecazları vardır Sevgilinin kaşı, gözü, yanağı, boyu her şiirde aynıdır

Nesirde

nesir Halk edebiyatında nazma göre çok çok önemsiz kalmıştır Çünkü duygu ve düşüncelerin kalıcılığı şiirle daha kolay sağlanmaktadır

nesir örnekleri arasında Halk masalları, Halk hikâyeleri, efsaneler, ata sözleri, deyimler, Halk tiyatrosu, bilmeceler, fıkralar sayılabilir

Bunlardan en yaygınları -tür olarak- masallar, hikâyeler ve efsanelerdir

Ata sözü, bilmece ve deyimler zaten -Halkın ürünü olmakla beraber- her alanda herkes tarafından kullanılmaktadır

anonim Halk edebiyatı

Hece ölçüsünü esas alan ürünlerle, atasözü, destan, Masal, hikâye, efsane, fıkra, ninni, türkü, bilmece, mani, ağıt gibi söyleyenini genellikle belirleyemediğimiz sözlü ürünler "anonim Halk edebiyatı" adı altında toplanmaktadır

Tamamen sözlü bir edebiyattır Ürünler sözlü yolla oluşur; yine ağızdan ağıza aktarılarak yayılır

Âşık Tarzı türk edebiyatı

Şiirini, aşk, doğa, kahramanlık gibi konularda, sazıyla birlikte söyleyen şairlere İslâm’dan önce “ozan”, “baksı”, “kam” denilirken, İslâm’ın kabulünden sonra “âşık” ya da “saz şairi” denmiştir Âşık, bir yönüyle eski destan (epope) geleneği sürdüren, ama başka bir yönüyle, adının da belirttiği gibi “sevda şiirleri” (lirik türden şiirler) söylemekle görevlenmiş bir sanatçıdır

Bu âşıkların oluşturduğu edebiyata da “âşık tarzı türk edebiyatı” denir

Âşık tarzı türk edebiyatı (şiiri), anadolu’da XVI yydan sonra -daha önce de var olmasına rağmen- anonim Halk şiirinin etkisinde gelişen ve saz şairlerinin meydana getirdiği bir edebiyattır

Önceleri anonim Halk şiirinin etkisinde ve dili sade iken zamanla klâsik şiirin etkisine girmeye başlamış ve dili de buna paralel olarak kısmen sadeliğini kaybetmiştir

Âşık edebiyatı şiirden ibarettir Bu şiir din dışı bir şiirdir; âşık da denilen şairlerin kopuz, bağlama, cura, tambura eşliğinde söyledikleri sözlü-besteli edebiyat türüdür

Gelişme alanları arasında kahvehaneler, asker ocakları, kervansaraylar, bozahaneler, tekkeler, konaklar vardır

Halk âşığı sözünün yerine "Halk ozanı" ifadesi de kullanılır Halk âşıkları hemen her konuda sayısız eserler bırakmışlardır Bu ürünlerin önemli bir bölümü okuma yazma bilmeyen âşıklarca irticalen söylendiği için unutulmuş bir bölümü de cönklerle, yazılı olarak korunmuştur

Âşık, türk Halk edebiyatında XVI yy’ın başından itibaren görülen şair tipidir

Âşığın şairlik gücünü rüyasında pirin sunduğu “aşk badesini” içmekle ve “sevgilisinin hayalini” görmekle kazandığına inanılır Rüyada genellikle âşık adayının karşısına bir sevgili veya saz çıkmaktadır Rüyaların süsü ak sakallı bir derviş ve bazen bir bazen üç Dolu bardaktır Bardağın rüyada tas hâlinde görülmesine de sık sık rastlanır Ozanlara rüyada sunulan tasların içindeki mayilere “aşk dolusu” denir fars edebiyatı’nın etkisiyle bâde adını da almaktadır Bunlar; erlik, pirlik ve aşk badesi diye adlandırılırlar

Âşıklar, saz şairliğini usta âşıkların yanında öğrenir, sonra onlardan mahlâs alarak diyar diyar gezmeye, ellerinde saz şiirler söylemeye başlarlar

Âşıklarımız genellikle bir usta âşığın yanında yetişirler Ondan hem usta deyişlerini hem de sanatın icrasına ilişkin yol ve yöntemleri öğrenirler Âşık meclislerinde, kahvelerde bu ustaların sanatlarını icra ediş biçimlerini yeterince kavradıktan sonra, ustalaşan ozanlarda kendilerine çırak alırlar ve gelenek bu şekilde devam eder

Âşık, bilgi, duygu ve becerisini yaptığı atışmalarda gösterir Atışmalardaki amaç; yarışmak ve kazanmaktır Atışmalarda en az iki âşık karşı karşıya gelir Mecliste bulunan saygın bir kişinin ya da usta bir ozanın ayak söylemesiyle atışma başlar Ayağa uygun dörtlük söyleyemeyen âşığın yenilgisiyle atışma sona erer

Âşık edebiyatının başlıca unsurlarından birisini hikâye anlatma oluşturur Saz şairleri içerisinde geleneğe bağlı olanların çoğu âşık meclislerinde hikâye anlatırlar Bir kısım usta saz şairleri ise, bir yandan usta malı Halk hikâyeleri anlatırken bir yandan da kendi düzdükleri hikâyeleri anlatırlar Çıldırlı Âşık Şenlik, Ercişli Emrah, Sabit Müdami geleneğe bu yanıyla katkıda bulunmuş saz şairleridir

Tunguzların, “şaman”; Moğolların ve Boryatların “bo” veya “bugue”; Yakutların “oyun” (ouioun); Altay Türklerinin “kam”; Samoyetlerin “tadibei”; Finovaların “tietoejoe” (bakıcı); Kırgızların “baksı/bakşı”, Oğuzların “ozan” dedikleri ve Halk arasında büyük bir yer ve ehemmiyetleri olan bu temsilciler, toplumun yaşam biçimlerini düşünce ve duygularını, olaylara bakış açılarını şiirleriyle dile getirmişlerdir

Aşıklık geleneği anadolu coğrafyasında bugün de canlı olarak yaşatılmaktadır

Âşık tarzı türk şirinin nazım şekil ve türleri şunlardır:

Şekiller: koşma, semai, varsağı, destan

Türler: güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt

Âşık edebiyatının önemli temsilcileri:

13 yy: Yunus Emre

16 yy: Karacaoğlan, Pir Sultan abdal,

17 yy: Köroğlu, Âşık Ömer, Gevherî, Kayıkçı Kul Mustafa, Ercişli Emrah

19 yy: Dadaloğlu, Dertli, Erzurumlu Emrah, Batburtlu Zihni, Seyrani, Ruhsati

20 yy: Âşık Veysel, Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Sefil Selimi






Alıntı Yaparak Cevapla