Prof. Dr. Sinsi
|
Pontus Sorunu Nedir
Pontus Sorunu nedir
Yunanistan, 1916-1923 yılları arasında, Anadolu'nun Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan Rum Ortodoks nüfusun, Türk makamlarının sistematik imha politikasının kurbanı olduğunu ve bundan kurtulanların, ancak Yunanistan’a sığınmakla canlarını kurtardıklarını iddia etmektedir
24 Şubat 1994 tarihinde, Yunan parlamentosu "19 Mayısı", "Pontus Yunanlılarının Türklerce Katlini Anımsama Günü" olarak kabul etmiştir Ama tarih ve olgular, Yunan iddialarıyla çatışmakta ve çok farklı bir yönü işaret etmektedir
Yunanlı politikacıların konuşmalarında sık sık; "Türkiye'nin kan kaybından ölmesi için, yaralarını kaşıyacağız  " yönündeki söylem ve politikalarının bir ürünü olan PONTUS konusu, Atina'yı bağlayan bir mesele değildir
1922'den önce Doğu Karadeniz sahillerinde yaşayanlar, azınlıklardan biri olan, Bizans kökenli Rumlardı Bunlar, Osmanlı İmparatorluğunun sınırları içinde 450 yıl huzur içinde yaşamış, imparatorluğun zenginliklerinden fazlasıyla payını almış olan Hristiyanlardı Yunanistan’la uzak yakın hiçbir kan bağları yoktu
Yunan Yayılmacılığı, Anadolu Rumları'nın felaketi olmuştur Venizelos'la başlayan "Megali İdea" politikası,Türkiye'deki Rumları ayaklandırarak toprak talepleriyle devlete isyan ettirmiştir Tıpkı 1820'lerde Rus, İngiliz ve Fransızların kışkırtmalarıyla Osmanlı İmparatorluğunun sınırları içinde bulunan değişik kökenli (Sırp, Arnavut, Makedonyalı, Bulgar, Anadolulu vs) insanların uydurma bir Yunan Devleti kurmak için Türklere karşı ayaklandırıldıkları gibi Bu hareketin asıl amacı bir Yunan Devleti kurmak değil, yabancı büyük devletlerin Osmanlı İmparatorluğunu parçalayarak petrol zenginliklerini yağmalamak olduğunu Yunanlı tarihçiler yazıyor
1918'lerde yaratılan "Pontus" ve "Ermeni" meselelerinin Osmanlı İmparatorluğunun aleyhine malzeme olarak kullanılması da nedeni Anadolu'yu parçalamayı amaçlıyordu
Ve göz ardı edilemeyecek bir gerçek te aradan 80 yıl geçtiği halde, Türkiye Cumhuriyeti’ni; "Pontus Rum Devleti", "Ermenistan Devleti", "Kürt Devleti" şeklinde parçalama çabası içinde bulunanların hala daha var olduğu gözleniyor
Yunanistan’ı yöneten Sosyalist iktidar; Rusya ve eski Komünist doğu bloku ülkelerinde yaşayan yaklaşık 90 bin kadar sözde Pontusluyu bin bir vaatle kandırarak Yunanistan’a göç ettirdi Oysa bunların en az yüzde ellisi Karadeniz’den Rusya'ya göç etmiş Rumların soyundan gelenler değil; Yunanistan'da 1946-1949
Yılları arasında Kralcılarla, Komünist çeteler arasında patlak veren iç savaşta, mağlup olduktan sonra öldürülmemek için Yunanistan'dan kaçarak eski Komünist blok ülkelerine sığınan ailelerin çocuklarıdır Bunlar Pontuslu olduklarını iddia ederek daha iyi bir hayat için Yunanistan'a ve Güney Kıbrıs'a yerleşiyorlar Oysa Yunan yönetimleri yıllarca bu insanları tehlikeli oldukları gerekçesiyle kabul etmek istememişti Yunanistan'ı yönetenler şimdi işlerine geldiği için bu eski komünist ailelerin çocuklarını Pontuslu olarak tanıtarak malzeme olarak kullanıyorlar
Önceleri, basit bir folklorik öğe olan "Pontus" terimine, 1974 Kıbrıs olaylarından sonra, Türkiye aleyhine hasmane duyguları körüklemek amacıyla ideolojik bir içerik yüklendi Yunanlı siyasiler, "Pontus" fikrinin sömürülmesinin, Türk devletinin temelini oluşturan politik ve kültürel ilkeleri berhava etme çabalarına hizmet edeceğini ve Batı Trakya’daki Türk azınlığı mensuplarını kovmak için bir gerekçe teşkil edeceğini düşündüler
Yunan tarafının öncelikli hedefi, muhtemelen mikro milliyetçi duyguları kışkırtmak suretiyle, Türkiye’nin çok kültürlü etnik yapısında istikrarsızlık yaratmaktır Amaç, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü bozmaktır Dolayısıyla, bu bağlamda, Yunanistan’ın aşağıda sıralanan hedeflere ulaşma çabasında olduğu söylenebilir:
Yunanistan’ın Türkiye’yi işgaline engel olan Mustafa Kemal’in görüntüsünü karalamak;
Dünya kamuoyunu, Türkiye tarihinin soykırımlarla dolu olduğu yolunda kandırmak;
PKK terörizmini, "bir özgürlük savaşı" olarak takdim etmek ve "Pontus Yunanlıları" ile "Kürtler" arasında bir bağ kurmak suretiyle, PKK ile Türkiye karşıtı bir cephe oluşturmak;

Onlara hayali bir "Pontus kimliği" atfederek, sözde Pontus Yunanlıları arasında Türk aleyhtarı duyguları teşvik etmek;
Sonuncusu ve en önemlisi de, Pontus öğesini, Batı Trakya’nın Türklerden arındırılması sürecinde kullanmak
Gerçekten de, Yunan Hükümeti, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Batı Trakya’nın demografik yapısını değiştirme çabası içerisinde, eski Sovyetler Birliği topraklarından göç eden 120 bin "Pontuslu Yunan’ı" Batı Trakya’ya yerleştirmiştir Yunanca’yı bile bilmeyen bu göçmenlere, Yunanlıların Türkleri bölgeden uzaklaştırma planı doğrultusunda, Batı Trakya’ya yerleştirilmelerini kabullensinler diye, zoraki bir "Pontus bilinci" enjekte edilip pompalanmaktadır
Bu göçün beslenmesinin arkasında yatan gerçeklerden biri; Yunanistan’a getirilen Pontuslu Rumları Batı Trakya bölgesine yerleştirerek bölgede toplu halde yaşayan Türkleri etkisizleştirmek, diğeri de beyinleri "Megali İdea" ile yıkanmış Yunanlı politikacıların Türkiye’ye sorun yaratmak amacıyla Kuzey Anadolu’nun Karadeniz
sahillerinde bir "Rum Cumhuriyeti" kurma çabalarıdır
Ancak, Yunanlı politikacıların bütün parlak vaatlerine rağmen Yunanistan’a göç eden Pontuslu Rumların; bu ülkede "ikinci sınıf insan" muamelesi gördükleri, horlandıkları ve Yunan insanıyla uyum sağlayamadıkları gözleniyor Pontuslu Rumlar, Yunanistan’da bir yaşam savaşı veriyorlar Kimse onlara ev kiralamak istemediği
için, aileleriyle çadırlarda, mezarlıklarda geceledikleri, çocuklarını doyurmak için kadınların fahişelik ettikleri şeklinde haber ve resimler Yunan basınında sıkça yer alıyor
Yunanlı işadamlarının Pontusluları çok düşük yevmiyelerle çok saat çalıştırmaları da Yunanlı işçilerin tepkilerine yol açıyor Sendikalar Pontuslulara karşı acımasızca davranıyorlar Resmi istatistiklere göre Pontusluların %80’ı işsizdir Göçmen olarak yaşamın asıl sıkıntısını çeken kadınlardır Geldikleri ülkede profesör, ekonomist, doktor öğretmen iken, Yunanistan’da hizmetçi, işçi ve işportacı gibi işlerde çalışıyorlar Bunlar Yunanistan’a geldikten sonra, bütün emeklilik ve sosyal haklarının yanı sıra insan sayılma haklarını da kaybetmişlerdir
Bu arada Yunan polisi de, Pontuslulara karşı çok acımasızca davranıyor Polisin, çeşitli bahanelerle yakaladığı Pontuslulara işkence ettiğine dair haberler sık sık Yunan basınında yer alıyor
PONTUS NEDİR?
"Pontus" kelimesi, eski Yunan dilinde, "Pont-Euxin" yani "Karadeniz" sözcüğünü ifade etmektedir Yunan propagandası Pontus’tan bahsederken Trabzon ve civarının 4000 yıldan beri Yunan toprakları olduğunu iddia eder ve sahiplenir Yunanlı Tarihçi Yorgos Kordatos ise, "Büyük Yunan Tarihi" adlı kitabının birinci cildinde,
"Atinalı tüccarların gemileriyle Trabzon yaşayan insanlardan çaldıkları inekleri Atina'ya ve Mısır'a götürüp sattıklarını" yazar
Oysa İngiliz yazar Nil Asserson, "Black Sea_Karadeniz" adlı kitabında, "Bu topraklarda, 4000 yıldan beri Tatar, Kırım Türkü, Çerkez, Bizanslı Rum, Laz, Abaza gibi çeşitli soylardan ve dinden insanların problemsiz olarak bir arada yaşadıklarını" belirtiyor
Asserson, kitabının bir bölümünde şöyle diyor;
"Yunan Megali İdea'sı ile Elenizm Milliyetçiliği bu topraklara ayak bastığı an vahşeti de beraberinde getirdi"
Gerçekten Atinalılar bu bölgeye ilk ayak bastıkları andan itibaren hayvan hırsızlığı yapmakla yetinmemiş, orada yaşayan insanları, gemilerine yükleyerek esir pazarlarında sattıklarını gene Yunanlı tarihçi Kordatos'un kitabından okuyup öğreniyoruz
Bazı Tarihçiler Pontusluların Yunan kökenli olduklarını iddia ederler Oysa Karadeniz’in bu bölgesinde yaşayan topluluklar yukarıda da belirttiğimiz gibi farklı kökenden gelen insanlardır ve bunların arasında yaşayanlar, Yunanlı değil Romeoslar yani Bizanslı Rumlardır
Karadeniz bölgesinde Elen etkisinin kökleri, Sinop ve Trabzon’da, MÖ VI YY ’da şehir-devletler kuran, İyonyalılara kadar dayanmaktadır Makedon Kralı Philippe ile oğlu Büyük İskender, Persleri Güneydoğu Karadeniz kıyılarından sürüp, bölgede kendi nüfusunu pekiştirdi
Haçlılar İstanbul’u ele geçirmek için saldırılara başlayınca İstanbul’da yaşayan Bizanslıların bir bölümü Doğu Karadeniz bölgesine göç ederek Pontus Krallığını kurdular Pontus Krallığı, 250 yıl ayakta kalmayı başardı ve daha sonraları; yani, İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinden sonra, Osmanlı
İmparatorluğu’nun egemenliği altına girdi
GÜLÜNÇ SOYKIRIM YALANLARI
|