Prof. Dr. Sinsi
|
Sanat Akımları Uluslararası Bir Akım
1851 tarihli Londra’daki Kristal Sarayı ile ondan otuz yıl sonra yapılan Paris’teki Eiffel Kulesi, cam ve demirin mimarlıkta kazanmış olduğu işleve işaret eder Almanya’da Art Nouveau’nun adı, genç sanat anlamına gelen Jugendstil’dir Başlıca merkezler de Münih ve Darmstadt’dır Bu stil, adını, 1896’da Otto Eckmann tarafından Münih’te yayımlanan ve bir tipografi olanağı da yaratmış olan “Jugend” gazetesinden alır Bu anlayış 1920’ye doğru Weimar’da Gropius tarafından Bauhaus akımınrn kurulmasıyla, yerini daha standart ve rasyonel bir gelişmeye bırakmıştır “Deutscher Werkbund deneyine de bu geliş bir aşaması gözüyle bakılabilir Alman Adolf Loos’a göre, süsleme bir “suç”tu Mimar Peter Behrens, Jugendstil’den etkilenmekle beraber, yüzyılın başlarında daha rijit ve yalın çizgiler Almanya’da kendini göstermeye başlamıştı
İtalya’da Stile Nuovo, pek geniş bir, etki yaratmadı 1899’da Rusya’da yayımlanan “Mir İskousstva” Avrupa’da yaygınlık gösteren yeni sanatın sözcülüğünü yaptı www frmsinsi net/ Mimarlıkta İspanyol Gaudi’nin egzotik nitelikli yapıları, bir bakıma Art Nouveau’nun bu alandaki son gelişme evresi oldu 1900’deki uluslararası sergi, yayılmanın doruk noktasına ulaşmış olan yeni sanat için de bir zafer işareti sayıldı
Akımın en tipik ressamı
Kimi uzmanlar ve sanat tarihçileri, resim sanatını Art Nouveau’nun dışında tutsalar bile, bu yeni eğilimin ressamları etkilememiş olması elbet düşünülemezdi Java doğumlu Hollandalı ressam Jan Toorop’u, belki de en tipik Art’ Nouveau ressamı saymak mümkün Dinsel kökenli olan resimlerinde, simgeci sanatın derin izleri görülebilir İngiliz Aubrey Beardsley, Çekoslovak Alfons Mucha, İsviçreli Carlos Schwabe, Avusturyalı Koloman Moser’in isimleri bu arada sayılabilir Art Nouveau ressamlarında, genellikle süslemeci öğeler büyük yer tutar Resimler daha çok, dekoratif bir öğe, yapının bir parçası, tamamlayıcısı olarak ele alınırlar Simgecilik, özellikle portrelerde ve posterlerde, reklam amacıyla içice kullanılır Posterler, bu dönemde grafik sanatlarını önemli bir kullanım alanı olarak kendini göstermiştir
Büyük bir çevreye seslenebilen bu tür yapıtlar, toplumun ekonomik ve kültürel yaşam standartlarını yansıtmaları bakımından da önemlidir Onlarda, sanatçının süslemeye yönelik tutkularını açık biçimde görmekteyiz Resimlerde çiçek motifleri ve dalgın bakışlı, ince yapılı genç kadın figürleri, yer simetrik oluşumlar içinde ele alınmıştır
Heykelde ise, barok özentiler oldukça belirgindir Hatta barokizme bir tür dönüş olarak alınabilecek olan bu alandaki yapıtlar, birer anıt karakteri gösterir Zaten çoğu bu amaçla yapılmışlardır Avusturyalı heykel sanatçısı Edmund Hellmer’in Viyana’daki Ştrauss anıtı, Fransız Alphonse Moncel’in, ‘Paris’te Grand Palais bahçesinde ki Alfred de Musset anıtı, Raoul Larche’ın aynı yerdeki mitolojik heykeli, başlıca örnekler arasında sayılabilir Bu arada desenleri bu akımın ünlü sanatçıları tarafından çizilen ve değerli madenlere uygulanan süs ve takı eşyasını, dekor araç ve gereçlerini, çeşitli objeleri de ArtNouveau’nun belki de en başta gelen ürünleri olarak tanımlamak mümkün Sonuçta, Art Nouveau’nun kaynağında, toplumsal ve pratik bir sanatın somut amacı vardı Ondan, daha çok mimar ve süsleme sanatçıları olumlu sonuçlar aldılar Orada birbirinden farklı etkiler, İngiliz, Fransız ve Belçika simgeciliğinden Alman ve İskandinav anlatımcılığına uzanan bir çizgi üzerinde birleşebilmiştir Resmi nitelikli akademizm karşısında ortak bir tepkinin ürünüdür Art Nouveau Böylece Modern Stil, incelikli bir anlatım içinde yeni çağın malzemesiyle bütünleşebilmiştir
Art Nouveau, yaşadığımız yüzyılın başında “1900 stili” olarak adlandırılan ve “Belle Epoque”un beğenisini simgeleştiren “mondain” bir anlayışa bağlandı Artık Paris’in günlük yaşamı, örneğin Breval Fréderique Vallet gibi ikinci sınıf sanatçıların küçük boyutlu tabloların da işleniyordu Kimi tanınmış sanatçıların afiş ve taşbaskı resimlerinde, söz gelişi Bonnard, Toulouse-Lautrec, Félix Vallotton, Van Rysselberghe’ nin yapıtlarında ise, Art Nouveau’nun başlatmış olduğu özgür bir estetiğin uzantıları egemendir
Milliyet Sanat Dergisi- Temmuz 1982
Tartışılan bir üslup
Ar nuvo, ortaya çıkar çıkmaz, yeni klasikçilikle donup kalmış bir sanatsal ortamda tartışmalara yol açtı Ar nuvonun yaratıcıları, «eski üslupların çevirisini yapmayı bir yana bırakın» diye haykırdılar Söylenenler sanata ilişkin olduğu kadar, topluma da ilişkindi Çağdaşlarının ar nuvoya şiddetle saldırmalarının nedenini burada aramak gerekir Nitekim Samuel Bing’in 1895’te düzenlediği bir sergi için Alexandre Ars le Figaro’da şöyle yazıyordu: «bütün bunlar sapık İngiliz, morfinman Yahudi, üçkağıtçı Belçikalı kokuyor veya üç zehrin lezzetli bir salatasından başka şey değil» Ar nuvonun uluslararası özelliği, tedirginlik doğuruyor ve sosyalizmle olan ilişkisi korku salıyordu Bu «uluslararasılık», ar nuvo akımının kazandığı başarının yaygınlığını ve aniliğini açıklar Ama aynı özellik, akımın zayıf noktalarından birini de oluşturmuştur
Ar nuvo içinde taşıdığı çelişkiler yüzünden yok oldu Bu akım, sanatı bütün evlerin içine kadar sokmak istiyordu, ama onun ürünleri somut olarak ancak burjuvazinin elde edebileceği ürünlerdi Oysa burjuvazi, ar nuvonun yenileyici eğilimlerinden nefret ediyordu Hem makineyle barışık olmak, hem de Ortaçağ zanaatçısının saf yaratısına geri dönmek isteyen sanatçılar, sanayi karşısında hem korkan, hem de büyülenen bir toplumun çelişkilerini dile getiriyorlardı Yaratıcılar www frmsinsi net/ arasındaki zayıf birlik çok geçmeden bozuldu Bu sanatçılardan birçoğu, kısa süre önce hayranlık duydukları şeyleri hiçe saymaya başladılar Doğanın gözlemlenmesine dayandığı zaman yeniliğin kaynağı olan süsleme, aşırı ölçüde kullanıldığında zararlı bir öğe haline geldi Hareketsiz ve katı olana canlılık veren çizgi ve hacimler, çok geçmeden yapıyı kötü bir biçemde saklamak ve gözden kaybettirmekle suçlandı Böylece gerektiği gibi kavranamayan ar nuvo, «şişirme» bir üslup haline geldi, eğri çizgi ve hacimler yavanlaştı, ayrıntılar gereksiz bir biçimde çoğaldı ve yaratılan nesne, saflığını kaybetti Süsleme düşkünlüğü yüzünden bu akım ortadan kalkmaya yüz tuttu zaman da, ar nuvo gerçek ruhuna ve öz anlayışına ihanet edilmiş oldu
Ar nuvonun çok kısa sürmesi ve uzun süre küçümsenmesi (bu akımın ortaya koyduğu eserlerin çoğu, özellikle 1960’a doğru tahrip edilmiştir), XX ,yy’ın sanatsal devrimine zemin hazırlayan bu sanat olgusunun gerektiği gibi değerlendirilmesini ve yargılanmasını engellemiştir Akademicilikle ilişkilerini kesen, sanatlar arasındaki sınırları yıkan ve onları büyük kitlelere açmaya yönelen, genel yaşamda ancak sanatçının güzelliği egemen kılabileceğini ileri süren bu akımın yaratıcıları, yüzyılımızın estetik sorunlarının merkezinde yer alan tartışmayı başlatmışlardı Malzeme ve madde sanat nesnesinin çevresi ve sanatçının modern toplumda oynaması gereken rol üzerinde düşünme, bunun örnekleridir Bu akımın mimarları ve daha sonra «designers» (tasarımcılar) diye adlandırılan sanatçıları, barok dönemin yapıya büyük önem kazandıran dinamik çizgi zevkini benimseyerek doğanın sırlarını büyük bir tutkuyla araştırmışlardı ALINTI
|