Yalnız Mesajı Göster

Geç Taş Çağı Canlıcılık Ve Geometrizm

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Geç Taş Çağı Canlıcılık Ve Geometrizm




Hömes, ‘gerek biçemin kendisini, gerekse ilkel köylü sınıfının ekonomik yapısına özgü olan’ dirençli tutuculuğu vurgular; Gordon Childe ise bu tutumu belirlemek için, şaşırtıcı bir olaya, bir Cilalı Taş Çağı köyündeki bütün toprak kapların birbirinin eşi olmasına dikkati çeker Köylü sınıfının, kentlerin dalgalı ekonomik yaşamının uzağında gelişen kırsal kültürü katı biçimde düzenlenmiş ve kuşaktan kuşağa gelenekler aracılığıyla aktarılan yaşam bi çimine bağlı kalır ve yakın zamanların köylü sanatında bile, belirli, tarih öncesi geometrik biçemle arasında yakınlık bulunan biçimsel çizgiler sergiler

Yontma Taş Çağı doğalcılığından Cilalı Taş Çağı geometrizmine geçişteki biçem değişikliği, aracılık eden geçişlerden tümüyle yoksun değildir Daha doğalcı biçemin doruk noktasında, Güney Fransa’daki ve izlenimciliğe yönelen Kuzey İspanya’daki akımların yanı sıra, izlenimci olmaktan çok dışavurumcu bir özyapı taşıyan betimlemelere rastlamaktayız Bu yapıtların yaratıcıları, görünüşe bakılırsa, tüm dikkatlerini bedensel devinimlere ve bu devinimlerin dinamizmine yöneltmişlerdir; Sözü edilen sanatçılar bu devinimleri daha yoğun ve etkili dile getirebilmek için kol ve bacakların orantısını bilinçli olarak çarpıtırlar, karikatürü anımsatan uzun bacaklar, olağanüstü incelikte gövdeler, uyumsuz kollar ve yerinden çıkmış eklemler çizerler

Buna karşın, gerek bu dışavurumculuk, gerekse daha sonraki buna eş akımlar doğalcılığa ilke olarak karşıt bir sanat istencini simgelemez Abartılmış vurgular ve bu abartmayla yalınlaştırılmış çizgiler yalnızca biçemleştirmeye ve şemalaştırmalara, wwwfrmsinsinet/ tümüyle kurallara uygun orantıların ve biçimlerin verebileceğinden çok daha rahat çıkış noktalan sağlar Cilalı Taş Çağı geometrizmine asıl geçişi sağlayan olgu, çevre çizgilerinin adım adım yalınlaştırılması ve basmakalıplaştırılmasıdır; Henri Breuil, bu olguyu Yontma Taş Çağı gelişmesinin son evresinde saptar ve doğalcı biçimlerin “gelenekleştirilmesi” olarak nitelendirir Breuil, süreci tanımlar ve doğalcı resmin nasıl giderek daha dikkatsiz, soyut, katı çizildiğini, biçemleştirmeye sapıldığını anlatır; geometrik biçimlerin doğalcılıktan gelişmesine ilişkin öğretisinin gerekçesini de bu gözlemde bulur Bu, kendi içerisinde ne denli uyumlu olursa olsun, dış koşullardan bağımsız kalması düşünülemeyecek bir oluşumdur Burada şemalaştırma iki yönde gerçekleşir: Bu yönlerden biri açık ve kolay kavranır anlaşma biçimlerinin bulunmasını amaçlar, ötekinin ereğiyse yalın ve etkili süsleme biçimleri yaratmaktır Böylece Yontma Taş Çağının sonunda re sim yoluyla betimlemenin her üç temel bi çimine rastlanmaktadır: Öykünmeci öğretici ve süsleyici biçimler, başka deyişle, doğalcı yansıtma, piktografik im ve soyut süs

Doğalcılık ile geometrizm arasındaki geçiş biçimlerini, yaşam gereksinimlerini, elkoymacılıkla sağlamadan, üretici biçim de sağlamaya götüren ara evreler karşılar Tarımın ve hayvancılığın başlangıçları, büyük bir olasılıkla daha avcı oymaklarında, yumru köklerin saklanmasından ve en sevilen hayvanların -sonradan belki de totem sayılan hayvanların- korunmasından gelişmiştir Bu durumda dönüşüm, gerek sanatta, gerekse ekonomide birdenbire patlak veren köklü bir değişim niteliğiyle ortaya çıkmamış, her iki alanda daha çok adım adım ilerleyen bir değişim süreci içersinde gerçekleşmiştir

Büyük bir olasılıkla asalak avcılıkla, doğalcılık ve üretici köylülükle geometrizm arasındaki bağımlılık ilişkisi, her iki alanın içerdiği geçiş görüngüleri arasında da vardı Ayrıca, elimizde daha yakın çağlardaki ilkel halkların ekonomik ve toplumsal tarihlerinden alınma bir benzeşim de bulunmaktadır; bu benzeşim, sözü edilen bağlamın tipik bir bağlam olduğunu göstermektedir wwwfrmsinsinet/ Yontma Taş Çağı insanları gibi avcı ve göçebe olan, “bireysel yiyecek arayıcı” gelişim düzeyinde bulunan, toplumsal işbirliğini tanımayan, ruhlara ve cinlere inanmayan, geliştirilmemiş sihire ve büyüye kendilerini adamış olan Buşmanlar, Yontma Taş Çağı resim sanatına şaşılacak denli benzeyen bir doğalcı sanat yaratırlar; buna karşılık, Afrika’nın batı kıyısında yaşayan, üretici tarımla uğraşan, köy toplum düzenindeki, canlıcılığa inanan zenciler katı biçimcidirler; tıpkı Cilalı Taş Çağı insanları gibi soyut, geometrik biçemin kurallarına bağlı bir sanatları vardır

Bu biçemlerin ekonomik ve toplumsal koşulları üzerine somut olarak söylenebilecek tek şey, doğalcılığın, bireyci-anarşist yaşam biçimleriyle, belli bir gelenekten yoksunlukla, yerleşmiş geleneklerin bulunmamasıyla ve dünya görüşünün bu dünyaya dönüklüğüyle belirlendiğidir; buna karşılık geometrizm, birlik gösteren örgütlenmeye olan eğilimi, kalıcı kurumların ve genel çizgileriyle, öbür dünyaya yönelik bir dünya görüşü sergiler Bu bağlamların saptanmasının ötesindeki çabalar, çoğunlukla ikircilliklere dayanır Bu tür ikircil kullanılan kavramlar, Wilhelm Hausenstein’ın, geometrik biçem ile eski “tarım demokrasilerinin komünist ekonomisi arasında kurmaya çalıştığı bağlılaşımın da temelini oluşturur Hausenstein her iki görüngüde yetkeci, eşitlikçi ve planlayıcı bir eğilim saptar, ancak bu kavramların sanat ve toplum alanında aynı anlamı taşımadığını ve -kavramlar bu denli alınırsa- bir yandan aynı biçemin çok değişik toplum biçimleriyle, öte yandan da aynı toplumsal dizgenin türlü sanat biçemleriyle bağdaştırılabileceğini gözden kaçırır Politik anlamda “yetkeci”den anlaşılan, saltçı, sosyalist, derebeylik temeline dayanan düzenleri ve komünist toplum düzenini kapsamına alabilir; geometrik biçemin sınırlarıysa çok daha dardır ve sosyalist sanat bir yana, saltçı kültürlerin sanatını bile kapsamaz Eşitlik kavramı da yine toplumsal alanda, sanat alanındakinden daha dar sınırlar içersindedir Bu kavram politik - toplumsal açıdan her türlü saltçı ilkeyle çelişir; sanat alanında, başka deyişle, ancak kişisel olanın, üstü ve bireysel karşıtı anlamını taşıyabileceği alanda, birbirinden çok değişik toplum düzenleriyle bağdaştırılabilir- demokrasinin, sosyalizmin ruhuna ise hemen hiç uymaz Ayrıca, toplumsal ve sanatsal ‘planlama” arasında doğrudan hiçbir bağıntı yoktur Ekonomi ve toplum alanında başıboş, denetimsiz yarışmanın ortadan kaldırılmasını amaçlayan planlama ile, kesinlikle uyulması gereken en küçük ayrıntısına varana değin işlenmiş, sanatsal bir tasarıya bağlı kalmayı amaçlayan planlama arasında, olsa olsa eğretileme niteliğinde bir bağlam kurulabilir Aslında her iki planlama birbirinden tümüyle ayrı iki ilkeyi dile getirir, planlı bir ekonomide ve toplumda biçimsel açıdan özgür, bireyci ve doğaçlamacı biçimlerin içersinde ala bildiğine devinen bir sanatın ağırlık kazanması rahatlıkla düşünülebilir Tinsel oluşumun toplumbilimsel yorumlanması için bu tür ikircilliklerden daha büyük bir tehlike düşünülemez: ayrıca, bundan daha çok karşılaşılan bir tehlike (le yoktur Çeşitli sanat biçemleriyle her biçemin kendi dönemindeki toplumsal varlık biçimleri arasın da, son çözümlemede, bir eğretilemeye dayanan çarpıcı bağlamlar kurmaktan da ha kolay bir şey yoktur, hiçbir şey de bu tür gözüpek benzeşimlerle övünmekten daha baştan çıkarıcı değildir Bunlar, Bacon’ın saydığı yanıltmacalar gibi, gerçek için ağır sonuçlar doğurabilecek tuzaklar niteliğinde ve idola aequivocationis wwwfrmsinsinet/ niteliğiyle, Bacon’ın uyarı listesine alınacak önemdedir

(1) Gottfried Semper: Alman mimar ve sanat kuramcısı 1803-1879 Schinkel’den sonra 19 yüz yılın en büyük Alman mimarı Yazılarında sanatın yasalarını tarihsel kaynaklardan geliştirir

(2) Piktografi: Lat pictus: “boyanmış” ve Yun gramma: “yazı imi” sözcüklerinden oluşan herkesin aynı biçimde yorumlayacağı resim ya da imler Örnek: Zehir simgesi olarak kurukafa






Alıntı Yaparak Cevapla