Yalnız Mesajı Göster

Tecahül-İ Arif

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tecahül-İ Arif




Tecahül-i Arif

Bilinen bir şeyi, bilmez görünerek anlatmadırBu, çoğu kez soru ya da abartma yoluyla yapılır

Diğer bir tanımla:

Nükte yapmak için veya bir anlam inceliği yaratmak, şairin gayet iyi bildiği bir şeyi bilmiyor görünerek söz söylemesine tecahül-i arif denir

Şair, bu sanatı yaparken çoğu kez mübalağa (abartma) ve istifham (soru sorma) sanatlarından faydalanır Aşağıdaki örneklere göz atalım:

Sen güneş misin ha?

Kaya mısın yoksa su mu?

Giderken

Bunca can

Susmuşsun da

Sanki var mısın?

Yukarıdaki örnekte ozan onun güneş, kaya, su ya da var olup olmadığını bilmemesi olanaksız olduğu halde bilmez görünüyor

* Çördükler, cevizler, iğdelerin Gidin bakın gölgeleri orda mı?

(Cahit Külebi)

* Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

(Cahit Sıtkı Tarancı)

*Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer?

(Ahmet Haşim)

* Su insanı boğar, ateş yakarmış

Her doğan günün bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış

(Cahit Sıtkı Tarancı)

* Altında mı üstünde midir cennet-i âlâ

Elhâk bu ne halet, bu ne hoş âb ü hevâdır

(Nedim)

Şair İstanbul’u övmek için yazdığı bu dizelerde “Altında mı üstünde midir güzel cennet/Doğrusu bu ne hoş durum, bu ne hoş su ve havadır” diyor İstanbul’un güzelliğini böylece hem cennete benzeterek mübalağa ediyor hem de bildiği bir gerçeği (cennetin İstanbul’un altında ya da üstünde olamayacağını) bilmez görünüyor

Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım

Kurbanın olam var mı bunda benim günâhım

(Nedim)

*Haberin var mı taş duvar, Demir kapı, kör pencere Yastığım, ranzam, zincirim Haberin var mı?

Görüşmecim yeşil soğan göndermiş Karanfil kokuyor cıgaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…

(Ahmet Arif)



Alıntı Yaparak Cevapla