Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Tasvir Sanatları
Mevlevîlikte uygulanan başka bir inanç, Mevlana'nın sarığının bir ucunu suya sarkıtmaktır Bu suya, destar suyu denir Bu konuda da ilginç tasvirlere rastlıyoruz Kapağında horoz, çevresinde hayvan, insan kabartmaları, yarım ay tutan bağdaş kurmuş bir adam, at üzerinde elinde bir av kuşu bulunan bir adam kabartması olan bu tas da, tasvir sanatını yansıtması açısından oldukça ilginçtir
Bektaşî inançlarına göre horoz, önemli ve kutsal bir hayvandır Tokat Müzesi'nde, üzerinde çift başlı bir horoz bulunan bir mezar vardır Aslan, güvercin, kaz, leylek, şahin, vb hayvan tasvirlerine de Bektaşîlerin çeşitli yapıtları arasında, kabartma ve süslemelerde sık rastlıyoruz
Bu arada çeşitli kuşların, masalsı yaratıkların, kimi evcil hayvanların uğurlu olduklarına, kimi kez de peygamberler, evliyalar, ermişler gibi ulu kişilere yardımcı olduklarına inanıldığından, bunlar da o kişilerle özdeşleşmiş, bir çeşit simgesel bir anlam kazanmışlardır Kimi harflerin ve sayıların da simgeselliği bulunmaktadır Bunlar tasvirlerle birleştirilmiştir Özellikle tekke sanatında sayılar arasında en önemlileri üç, beş, on iki, on dört ve on yedi, ayrıca dört, altı, yedi, sekiz, dokuz ve otuz iki ile kırk sayıları da vardır Tarikat ve tekke sanatında bunlara çokça rastlanmaktadır Bunlar genellikle yazı sanatıyla birleştiriliyor ya da yazıyla bu tasvirler yapılıyordu Karagöz'de de bir ölçüde simgesellik vardır Buraya bunu örneklemek için Leylâ ile Mecnun oyunundan bir örnek verelim Metin And koleksiyonunda bu iki örnekten biri karaçalı, öteki ise gül dalıdır Leylâ ile Mecnun, aralarında gül dalı olduğu zamanlarda iletişim kurabilmekte, birbirlerine sevgilerini dile getirebilmektedirler Ama kötücül güçler bu iki sevgiliyi ayırmak istediklerinde, onların arasına yılanlı bir karaçalı koyarlar
Çarşı ressamları
(…) Çarşı resmi nedir? Çarşı ressamı kimdir? 17 yüzyılda ortaya çıkmış, daha çok İstanbul'da gelişmiş bir halk resim çığırıdır Adını bu satırların yazarının koyduğu bu çığırın adından da anlaşıldığı gibi bunlar, çarşıda dükkânı olan esnaftan sanatçılardır Çarşı ressamları, dükkânlarına gelen müşterilerin ısmarladıkları albümleri hazırlarlardı Müşterilerinin çoğunluğu yabancılardı Onlar, Türkiye'den bir anı olmak üzere, Türkiye'deki insanlar, görenek ve geleneklerle ilgili bir albüm ısmarlıyorlardı Sonra resimlerin altına kendi dillerinde (genellikle Fransızca ve İtalyanca) resmin ne olduğunu yazıyorlardı Bu albümler değişik ülkelerin müze ve kitaplıklarına dağılmıştı Bu kitap için yirmi beş kadar albüm incelenmiş, bunlardan çok sayıda renkli örnek kitaba dahil edilmiştir
Saray nakkaşlarının ürünü minyatürle, çarşı resmi arasında ortak noktalar olduğu gibi çok önemli farklar da vardı, ikinci ciltte uzun uzun incelenecek olan bu konu için şimdilik özetle şunu söyleyebiliriz: Her iki resim geleneği de Osmanlı kültüründen kaynaklandığı için, her iki çığırın sanatçıları temelde aynı ortak şemadan hareket ederler Ancak bundan sonraki süreçte yaklaşımları farklıdır Saray nakkaşlarının artırmalı, çarşı ressamlarının ise eksiltmeli bir yöntem uyguladıklarını söyleyebiliriz Bunu daha açarsak, saray nakkaşları temel şemaya ayrıntı, süs bakımından çok şey eklemektedirler Daha çok renk ve yaldız kullanmakta, giyim kuşamda, mimari süslemelerde ayrıntılara gitmekte, her şeyi artırıp zenginleştirmektedirler Buna karşın çarşı ressamları temel şemadan gereksiz her şeyi atmakta, renkleri azaltmakta, kimi çizimlerde karikatüre yaklaşmaktadırlar Ama daha da önemli bir fark, konuları bakımındandır Saray nakkaşları günlük yaşamı, sıradan insanları konu olarak hiç işlemezler ya da çok az işlerler; buna karşın bunlar çarşı ressamlarının başlıca konularıdır
Duvar ve tavan resimleri
Son yıllarda sanat tarihçilerimiz tasvir sanatının yeni bir boyutunu ortaya koydular: Duvar ve tavan resimleri Çeşitli incelemeciler saraylardan camilere, konaklardan köy evlerine varana dek çok sayıda örnekle karşılaştılar Gerçi bu resimler son dönem resimleri olmakla birlikte, bunların daha önce de yapılmış olduklarına, ancak yangınlarla ve benzeri nedenlerle yok olduklarına inanılabilir Çini panolarla duvar resimleri ve daha çok Selçuklu sanatında görülen taş kabartmaları ayrı bir kategori olarak düşündük Çeşitli incelemecilerin verdikleri örneklerin yanı sıra Profesör Rüçhan Arık ile Profesör Günsel Renda'nın bu konuda yazdıkları iki kitap temel danışma niteliğindedir Özellikle tasvir sanatının camilere de girmiş olması çok önemlidir
Halı ve kilim
Bu arada yine geleneksel bir sanatımız olan halıcılıkta da ağaçlar, çeşitli hayvanlar ve hatta kadın figürü çoğu kez stilize edilerek uygulanmıştır Kökeni hiç kuşkusuz kavimsel ideogramlara dayanan bu şematik çizgi ve desenler belirli bir ayrıma gidilebilecek biçimde kullanılır Halı motiflerini üç gruba ayırabiliriz:
1 Kavimlerin simgelerini ya da belirgin işaretlerini içerenler;
2 Dinsel inançlarla ya da büyüsel geleneklerle ilgili olanlar;
3 Kıskançlık, nazar, bakirelik, evlilik gibi çeşitli duygu ve konuları simgeleyenler
Türk halıcılığında hayvanları canlandıran motifler, en yaygın olarak 14 yüzyılda kullanılmıştır Halıcılıkta o dönemde konu çoğunlukla rastlanan ejderha, kartal, horoz, karşılıklı iki kuş, ejderha ile "anka" kuşunun savaşı gibi konularda, manzara resmi dokunmuş halılar konusunda, Prof Rüçhan Arık'ın yaptığı araştırmalardan bilgi edinebiliyoruz Kimi örneklerde derinlik, ışık ve gölge gibi öğeler çok güzel bir biçimde uygulanmış; Hereke, Kula, Gördes, Kırşehir yörelerinde dokunan bu halılarda düş ürünü manzaralar, camiler, evler, köprüler, ağaçlar, çiçekler, hayvanlar özenle dokunmuştur
Kumaşlar-işlemeler-peşkirler
Osmanlı kumaşları, kadifeleri denebilir ki, Osmanlı sanatının en seçkin örneklerini vermiştir Topkapı Sarayı Müzesi, bunların en güzel örneklerini bulundurduğu gibi, ayrıca bitki, çiçek, yaprak, yelpaze, kandil, giysi, kaftan, entari, şalvar, yastık, eyer örtüsü, bayrak, tabut örtüsü, çadır vb çok değişik kullanışları bulunmaktadır, 13 yüzyıla kadar yaratık tasvirleri, daha sonraki yüzyıllarda giderek kaybolmaktadır Ancak hiç yok da değildir Buna örnek olabilecek, Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan bir bohça, 1 50 x 1 80 boyutundadır ve 120 parçadan oluşmuş bîr mozaiktir Bunlar sökülmüş ve ortaya otuz üç değişik türden kumaş örneği çıkmıştır Örnekler arasında geyik, kuş ve papağan tasvirleri görülür Buradaki bir parçada, sol üstte kırmızı zemin üzerine içi yeşil benekli, altın iplikle dokunmuş bir papağan ile iki tane geyik vardır, Gene bu bohçadan ikinci parçada, sorguçlu iki tavus kuşu, sol ve sağ üstte bakışımlı olarak yine iki tavus kuşunun aşağı yarısı görülmektedir
İşlemelerde tasvirler daha çok görülür Topkapı Sarayı Müzesi'nde bir havludaki işlemelerde çadırlar, çıkrıklı kuyular, kovalar, ağaçlar, çiçekler yapılmıştır Müzede bu türden başka işlemeler de bulunmaktadır Örneğin bir elişi örtüde yelkenli gemiler, ağaçlar, saraylar, köşkler yapılmıştır
Osmanlı sanatında insan ve hayvan figürü, havlu ve peşkirlerdeki işlemelerde de görülür İslâm dini günde beş kez aptes almayı zorunlu kıldığı için, önceleri yalnızca kurulanmak gibi temel bir işlevi yerine getirmek amacına yö*nelik havlular, giderek çeyizler, gelin hamamları, hamam eğlenceleri için işlemelerle bezenmeye başlamıştır Havlu işlemelerinde; 1 Çiçek, yaprak; 2 Çeşitli nesneler; 3 Yazılar; 4 Bunların karışımı gibi motifler yer almaktadır Çiçek ve yapraklarda en çok kullanılanı gül dalıdır Bunu asmayaprakları, üzüm salkımı, söğüt dalı, köknar gibi başka bitkiler izler Havlu işlemelerine konu olan nesnelerden, tabanca, mezar taşı, gemi gibi nesneleri de sayabiliriz
|