Yalnız Mesajı Göster

Urartu Sanatı Hakkında Bilgi

Eski 10-21-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Urartu Sanatı Hakkında Bilgi




Keramik

Krallığın emrindeki Urartu zanaatçıları, -diğer sanat dallarında olduğu gibi- keramik yapımında da çeşitlilik yaratamamışlardır Bugüne değin ele geçirüen Urartu keramiği, kalite, ölçü ve biçim yönünden hemen hemen benzer özellikler göstermektedir Örneğin tipik Urartu keramiği, çok iyi kaliteli, parlak astarlı ve kırmızı renklidir Karmir-Blur kalesindeki kilerin birinde, biçim olarak birbirine benzeyen, aynı belirsiz oval gövdeye ve ince kulpa sahip bini aşkın kırmızı cüah şarap testisi bulunmuştur Başka bir kilerde ise, daha yuvarlak bir gövdeye ve daha kavisli bir kulpa sahip testiler ele geçirilmiştir Kuşkusuz bunlar bir başka atölye yapımı değilseler, herhalde ayrı birsanatkarın elinden çıkmışlardır Her iki durumda da biçimlerde gözle görülür bir yetkinlik vardır; bu yetkinlik sanatçının değişik biçimlerde çömlek yapmamasından, fakat kendisini tek bir biçime ayırmasından ileri gelmektedir Devletin egemenliği altındaki çömlekçi atölyelerinin hemen hepsinde, çoğunlukla kalite, form, ölçü ve renk yönünden tek biçim keramik üretilmiştir Nitekim Kafkasötesi'nde Karmir-Blur, Armavir ve Arin-Berd'de, Kuzeybatı İran'da Bastam'-da, Van Bölgesi'nde Toprakkale, Van Kalesi, Çavuştepe, Adilcevaz, Patnos, Kayalıdere ve Altmtepe'de ele geçirilen keramikler, kalite, renk ve biçim yönünden büyük bir benzerlik gösterirler

Eski Doğu uygarlıklarının sanatında olduğu gibi, Urartu Krallığının saray sanatı da, önceden saptanan yolu izler, ama yine de sanatçıya kendi yeteneğini gösterme olanağı bırakılır Sanatçıların, krallığın kuruluşundan beri süregelen sanata ellerinden geldiğince tam bir bağlılıkla sarıldıkları, bu sanatın özenle kutsanmış kurallarına uyarak onu aşmaya çalıştıkları ve bir tür yetkinliğe ulaşmak için büyük çaba harcadıkları anlaşdmaktadır Urartu sanatçılarının verilen katı örnekleri oldukları gibi resmetmedeki sabır Ve yeteneklerinin övülmesi gerekir Sanatçılar en küçük ayrıntıyı bile büyük bir özenle yapmak için çaba harcamışlardır Teişeba kabartması*nın bu iki özelliği dahi, bunu büyük bir sanat yapıtına dönüştürmeye yeterlidir Kabartma ustası, modeli olduğun*dan daha canlı, öze daha yakın ve en küçük ayrıntıyı bile büyük bir özenle işlemesini bilmiştir Özellikle sanatçı, tanrı giysisini bezeyen akıl almayacak zenginlikteki dantel gibi örülmüş bezeme öğelerini, en küçük bir karışıklığa dahi yer vermeksizin çok sert olan bazalt taşı üzerine işlemiştir Sanatçının bitmek tükenmek bilmeyen bir çabayla işini başarıyla sona erdirmek için ne denli sabırlı ve kararlı olduğunu düşünmek bile güç bir iştir Eğer gerekliyse Adilcevaz kaya kabartmasını, Urartu sanat ustalarının beceri ve teknikten yoksun olmadığını kanıtlayan yetkin bir eser olarak gösterebiliriz

Anıtsal Urartu saray sanatına bugün bile hayranlık duymamak olanaksızdır Ancak sanat yapıtları üzerindeki barbarca bir gösterişi yansıtan sahneler, -uzun geçen kış mevsimine, yaşam koşullarının zorluğuna, sert doğa koşullarına, düşmanlara karşı verüen sürekli savaşıma ve tek bir yöneticiye bağımlılığın sonucunda- katı ve acımasızlığın yanı sıra, günümüz düşüncesinde yadırganan ilkel boş inançları da yansıtmaktadır Fakat bu mutlaka, Urartular'ın güzellik duygusundan yoksun oldukları ya da kendilerine özgü sanat değerleri bulunmadığı anlamına gelmez Tersine mimarlıkta, duvar resimlemede, kaya kabartmalarında, maden döküm ve işleme ile ince maden işçiliğinde uzmanlaşmış yetkin zanaatçılar vardı Urartu toplumu bu eşsiz sanat eserleri üzerine işlenen dinsel, büyüsel, mitolojik ve kahramanlık konularını, av ve savaş sahnelerini içeren konuları seviyorlardı Dolayisiyle, sevilerek benimsenen konu ve efsanelerin betimlenerek canlandırılması eğilimi, tüm Eski Doğu toplumlarında olduğu gibi, Urartu toplumunda da yaygın bir gelenek halindeydi Ayrıca Urartular, tunçtan yapılmış yontuların yüzlerini, kilden yapılmış insan figürinlerini, keramik üzerindeki insan yüzlerini, saray-tapınak eklentilerinin duvarları ile çatıyı taşıyan ince uzun ağaç direkleri bile gerçeğe daha yakın renklerle boyayarak, figür ve motiflere canlılık, sıcaklık ifadesi kattıkları gibi, bu dönemdeki resim sanatının özniteliği hakkında da açıkça bilgi edinmemizi sağlamışlardır Hatta taş temeller üzerine kerpiçten örülen saray-tapınak duvarlarının dışını beyaz, içini ise çoğunlukla kırmızı ve mavi gibi kontraslı renklerden oluşan figür ve motiflerle bezeyerek, kerpicin ağır ve tek düzeyli görünümünü yok edip, insana rahatlık veren, iç açıcı bir uyum sağlamışlardır Yalnız bunlar bile, Urartu insan ruhunun güzellikten yoksun olmadığını kanıtlayan somut belgeleri oluştururlar

Halk Sanatı

Buraya kadar anlattığımız anıtsal saray sanatı, UrartuKrallığı'nın kudret, ihtişam ve zenginliğinin güçlü etkisini anlatan ve yansıtan örneklerini oluşturuyordu Taşra eyaletlerindeki kent sanatı da, saray sanatının bir uzantısı ve devamı durumunda idi Ancak halk sanatı olarak tanımlanan eserler, saray ve kent sanatından oldukça farklı özellikler göstermektedir Bugüne değin çok az olarak ele geçirilen halk sanatına ait eserler , özellikle merkeziyetçi Urartu Krallığı'*nın zayıflayıp gücünü kaybettiği dönemde daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır Ele geçirilen örneklerde, Urartu sanatında karşılaştığımız alışılagelmiş kural ve göreneklerin önemli ölçüde değiştiği görülmektedir Nitekim halk sanatına ait örnekleri yansıtan Giyimli (Hırkanis) definesinden ele geçirilen tunçtan yapılmış adak levhaları üzerindeki ilginç sahnelerde, Urartu Krallığı'nın erk ve güçlülüğünü simgele*yen üstün güç ve yeteneklere sahip aslan, yabanıl boğa, kartal ve birkaç hayvan organının birleşmesiyle oluşan korkunç karışık yaratıkların yavaş yavaş ortadan kalktığım gözlemleyebiliriz Sanatçılar, Urartu Krallığı'nın kuvvet ve kudretini zengin bir biçimde canlandırmak yerine, toplumun ortak gereksinmelerini, ekonomik ve beslenme sorununu -o dönemde topluma egemen dinsel ve büyüsel inançların yardımıyla da olsa- daha inandırıcı bir biçimde yansıtmaya çalışmışlardır Bu nedenle merkeziyetçi Urartu Krallığı'nın çöküş döneminde halk sanatı olarak tanımlanan sanat eserlerinin önemli olan özelliği, üslup ve bizim ölçülerimize göre güzel olup olmadığı değil, sanatçıların geniş halk yığınlarının gerçek sorun, istek ve düşüncelerini bir ölçüde de olsa yansıtıp yansıtmadığıdır

Halk sanatına ait örneklerde tüm canlılığı ile karşılaştığımız en büyük olgulardan biri de, "Halk kültleri" dir Gerçek sorunların acımasızlığına karşı bir avunma ve başkaldırma aracı haline gelen dinsel içerikli gizemli halk külteri, toplumun bağrında kendiliğinden filizlenen idealist akımlar*dır Urartu Krallığı'nın emrinde ve denetiminde olan resmi kültlerin aksine, doğaüstü erk ve yetiye sahip kuvvetlerin karşısında güçsüz, despotik güçler karşısında çaresiz toplumun umududur Bugüne değin malzemenin yetersizliği nedeniyle çok az bilinen halk kültleri, ancak merkeziyetçi Urartu Krallığı'nın zayıflayıp gücünü kaybetmesiyle Giyimli adak levhaları üzerindeki halk sanatına daha belirgin olarak yansıyabilmiştir

Van ilinin 68 km güneydoğusunda bulunan Giyimli definesinden ele geçirilen halk sanatına ait tunç levhalar üzerine işlenen insan figürleri, kaba ve çirkin olmasına karşın, abartılmadan daha sade ve canlı bir biçimde çizilmeye çalışılmıştır Sanatçılar, sanki insan biçimi hakkında sahip olduğu bilgiden bir figür ortaya çıkarmak istemiştir Bunları yaparken de, Urartu sanatının kökleşmiş katı kurallarını göz önünde bulundurmak bile istememişler*dir Örneğin, -tüm Eski Doğu sanatında olduğu gibi, Urartularda da değişmeyen ve kesin bir kural halinde uygulanan insan figürlerinin yandan gösterilmesi yönteminin tersine- halk sanatında insan figürleri karşıdan betimlenmiş-tir Bu ise nerdeyse sanatçının, figürleri gördüğü açıdan dikkate aldığı anlamına geliyordu Ama yine de sanatçı ayakları karşıdan değil, yandan göstermek zorunda kalmıştır Dolayısıyla bu tür resimler de, "basık" ve "çarpık" olmaktan kurtulamamıştır

Giyimli yöresindeki yerel atölyelerde işlenen halk sanatına ait adak levhaları üzerindeki resimlerin büyük bir çoğunluğunu da, karşıdan işlenen insan yüzleri oluşturur Madeni levhalar üzerine kazınarak ya da vurgu tekniği ile noktalarla oluşturulan insan yüzleri, çirkin ve basit olmasına karşın, daha gerçekçi ve en küçük ayrıntısına varıncaya değin büyükbir özenle betimlenmiştir Belki de halk sanatçıları insan figürlerini ve özellikle insan yüzlerini tüm insansal zaafları ile çizmeyi yeğlemişlerdir İşte özellikle bu tür figürler, yasaklayıcı ve katı kurallı Urartu sanatının tutuculuğunu büyük bir şaşkınlığa uğratacak niteliktedir Kapalı bir meslek haline gelen Urartu saray sanatı, her şeyden önce yönetim aygıtını elinde bulunduran yönetici tabakanın güç ve egemenliğinin koruyucu ve kuvvetlendirici niteliklerini sembolik de olsa yansıtmayı amaç edinmiştir Bu nedenle Urartu Krallığı'nın saray sanatı, yönetim aygıtım elinde bulunduran yönetici tabakanın siyasal durumunu sağlamlaştırmasında, geniş halk topluluklarını bir tek merkezi yönetim altında birleştirebilmesinde, bunlar üzerin*de otorite ve egemenliğin sürdürebilmesinde çok yaygın ve etkin bir propoganda aracı haline geldiğinden, yaşayan toplum üzerinde yabancılaşmıştır Barbarca bir gösterişi yansıtan Urartu saray sanatına ait eşyalar üzerindeki dinsel, büyüsel, mitolojik ve kahramanlık konularım yansıtan sahneler, kuşkusuz geniş halk toplulukları tarafından da büyük bir hayranlıkla izlenmiştir Yalnız çözümlenmesi gereken asıl sorun, acaba toplum bu dönemdeki sanat eserlerinin içsel değerlerini de aynı ilgiyle izleyip benimseyebilmişmidir Ancak geniş halk yığınlarının kapalı bir meslek haline gelen Urartu saray sanatına ait eserlerin içsel değerleriyle ilgilenip benimsediğini gösteren en küçük bir belgenin yokluğuna karşın, bu sanat eserlerinin içsel değerlerini benimsemediğine, bunlara yabancı kaldığına dair elimizde canlı deliller bulunmaktadır






Alıntı Yaparak Cevapla