Yalnız Mesajı Göster

Sosyolojik Olarak Melting Pot Nedir

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sosyolojik Olarak Melting Pot Nedir




Eğitimde çokkültürcülüğü savunanlara göre kadınların ve azınlıkların toplumsal yabancılaşma deneyimleri hakkında daha açık bir dille konuşan ya da bu duyguyu daha iyi ifade eden, yeni, kurumlaşmamış, daha az kabul gören, hatta daha az kalıcı kitaplara yer açmak Batı medeniyetinin köklerini yok etmeyecektir Batı’nın böyle bir korku taşıması gereksizdir, çünkü bu aynı zamanda Batı’yı sadece temel eserlere indirgemek olur

Bu tür çokkültürcülüğü savunanlar, demokratik eğitimin önüne farklı bir engel çıkarırlar Ortak eğitimimizi değerlendirmek için farklı kültürel geçmişleri olan bilim adamlarının ve öğrencilerinin kullanabileceği ortak entellektüel standartların çekiciliğini yadsırlar Çokkültürcüler ortak standartları baskın, egemen grupların siyasal güç isteğini gizleyen maskeler olarak görürler Entellektüel standartlar hakkındaki bu indirgemeci tartışma, çoğu zaman üniversitede temsil edilemeyen ve toplumda dezavantajlı olan gruplar adına yapılır Kendi iç mantığıyla bakıldığında, eğitimde çokkültürcülüğü savunanlar, entelektüel standartların siyasal çıkarları yansıttığı görüşündeler

Almanya gibi din dersinin düzenli olduğu bir ülkede çokkültürcülük doğrultusunda dinsel cemaatlerin kendi din derslerini almalarına imkân verilmektedir Daha önceki uygulamada din dersinden muaf tutulma söz konusuydu ve bu süre zarfında öğrencilerin dersi boş geçerdi Ama artık tedricen Almanya’daki dinin kamudaki yapılanışı örneği dikkate alınarak İslam dininin mensuplarına din dersi alma hakkı tanınmaktadır

Çokkültürcülük yaklaşımları, hâkim unsurların belirlediği ders kitaplarının dışında başka eserlerin de okutulabilmesi ve din derslerinin din mensuplarının kendi istek ve tercihleri doğrultusunda verilmesi gerektiği noktasının ötesinde başka ilgi alanlarını da kapsamaktadır Bu anlamda felsefede ve sosyal bilim metodolojisinde ortaya çıkan tartışmalar, tek bir üst kültürün ve asgarî müştereklerin geçerliliğinin sorgulanmasına kadar uzanmaktadır

Sonuç

Modern millet, yurttaşlık yoluyla tikel mensubiyetleri ve çeşitli mahallî kültürel farklılıkları aşarak inşa olur Dolayısıyla yurttaş, hiçbir tikel kimliği ve niteliği olmayan soyut bir birey şeklinde tanımlanmak8 zorundadır Milleti birleştiren tek bir kimliğin ve aidiyetin aşkınlığı olmazsa kültürel ve diğer yönlerden birbirinden farklılaşan cemaatleri birarada tutmanın mantığını bulmak kolay değildir İnsanların birlikteliğini anlamlandıracak bir değerler sistematiğinin olması gerekir, yoksa toplumsal düzenin ayakta kalması zorlaşmaktadır

Modern ulus-devlet, laik devlet prensibiyle dinî mensubiyetlerin çeşitliliğini aşmayı ve kamu alanında dinî açıdan tarafsız bir yaşama alanı kurmayı amaçlamıştır Üye oldukları dinî cemaatlere ve mezheplere bakılmaksızın bütün bireyler kamusal alanda eşit kabul edilmektedir Bunun da ötesinde kamu otoritesi, bireyleri temel haklar doğrultusunda sadece yurttaş olarak muhatap alır ve böylece etnisiteden, folklorik özelliklerden, inanç ve mezhep farklılıklarından, vs kaynaklanacak muhtemel imtiyazlar en başından reddedilir

Oysa çokkültürcülük, temel hakların yurttaş bireylere değil, kültürel kimlik etrafında bütünleşmiş kolektivitelere verilmesi gerektiğinden söz etmektedir Bu bakış açısına göre kültürel veya etnik farklılığa dayanan kolektiviteler, çokkültürlü toplumda aynen tanınmalı ve yurttaş birey kültürü tarafından herhangi bir şekilde baskıya maruz bırakılmamalıdır Çokkültürcülük, her kolektivitenin etnik kültürüne özel bir koruma sağlanması ve bunun yanında göreceli olarak kapalı cemaatlerin yanyana yaşayabilmesi gerektiğinde ısrar eder

Ne var ki çokkültürcülük, insanların üst (millî) kültür çerçevesinde kurduğu toplumsal bağın ortadan kalkmasına yol açarak, adeta bir anarşi ortamına davetiye çıkarır veya en azından insanların niçin birlikte hareket etmeleri ve içinde yaşadıkları topluma niçin sadakat duymaları gerektiği konusunu kuşkulu hâle getirir Çokkültürcülere göre bir toplumsal ve siyasal düzen içinde temel birim farklı kültürel kolektiviteler olduğundan, doğal olarak her birey mensup olduğu cemaatin çıkarlarını ön planda tutacaktır

Sonuç olarak, kimlik krizlerini aşmak için önerilen anayasal yurttaşlık modelinin, tarih boyunca insanları birarada tutan hiçbir ortak değer ve yaşanmışlığı içermemesi sebebiyle toplumsal ve siyasal düzenin istikrarlı ve sağlıklı bir biçimde varlığını devam ettirebilmesine yönelik bir çözüm olarak sunulamayacağı gerçeği unutulmaktadır

Dipnotlar :

1) Richard Münch; Globale Dynamik, lokale Lebenswelten, Frankfurt am Main,1998, s231

2) Ahmet Çiğdem; Bir İmkân Olarak Modernite, İstanbul, 1997, s54-64

3) Heiner Geissler; “Bürger, Nation, Republik- Europa und die multikulturelle Gesellschaft”, Die Multikulturelle Herausforderung, (der) Klaus J Bade, München, 1996, s130

4) Füsun Üstel; “Eritme Potası’dan Çokkültürcülüğe: ABD’de Etnik Topluluklar”, Toplum ve Bilim, Sayı: 62, Yaz-Güz 1993, s112-125

5) Hans Jürgen Puble; “Vom Bürgerrecht zum Gruppenrecht? Multikulturelle Politik in den USA”, Die Multikulturelle Herausforderung, (der) Klaus J Bade, München, 1996, s 147-149

6) Seyla Benhabib; “Demokratik Moment ve Farklılık Sorunu”, Demokrasi ve Farklılık, (der) Seyla Benhabib, çev Zeynep Gürata-Cem Gürsel, İstanbul, 1999, s11-33

7) Charles Taylor; “Tanınma Politikası”, Çokkültürcülük, İstanbul, 1996, s42-84

8) Dominique Schnapper; Yurttaşlar Cemaati, İstanbul, 1995, s55-56






Alıntı Yaparak Cevapla