Yalnız Mesajı Göster

Yaşam Tarinin En Büyük Gerçeği

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yaşam Tarinin En Büyük Gerçeği




Köpek balığı: Yaklaşık dört yüz milyon yıllık olduğu halde yapısal hiçbir değişim izi ortaya koymayan köpek balığı hâlâ ilk var edildiği gibi hiç bir değişime uğramadan günümüzde de bütün haşmeti ve güzelliğiyle yaşamaktadır

Evrim teorisi taraftarlarının soyu tükenmiş bir ara-geçiş canlısı olarak tanımladıkları ama günümüzde de yaşadığı anlaşılan Cœlacanth gibi canlılar evrim teorisini yalanlayan en çarpıcı örneklerdir

Cœlacanth: 1938 yılı kışında bir balıkçı teknesi, Hint Okyanusunda Chalumna nehrine yakın bir yerlerde 70 milyon yıl önce soyunun tükenmiş olduğu düşünülen bir balık yakaladı Bu balık, dinozorlarla aynı zamanda yetişip büyümüş olan Cœlacanth idi
Fosil kayıtlarına göre 410 milyon yıl öncesine Devonian Dönemine gelip dayanan Cœlacanth, evrim teorisi taraftarlarınca, balıklar ile amfibiyenler arasında yer alan çok güçlü bir ara form delili sayılıyordu
70 milyon yıl önceki Kretase döneminde fosil kayıtlarına göre gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş, soyunun tükendiğine inanılmıştı

Evrim teorisi taraftarı biyologlar, bu canlının fosillerinden yola çıkarak vücudunda tam gelişip evrimleşmemiş ilkel bir akciğerin bulunduğunu ileri sürdüler
Bu konuda bilimsel kanıtlara henüz ulaşılmamış olmasına rağmen evrim teorisi taraftarlarınca bir gerçek olarak kabul edildi Zaman içinde Cœlacanth fosili en önemli evrim delili sayıldı
Fakat bu canlının 410 milyon yıl önce yaşamış atalarının tıpatıp benzeri günümüzde canlı olarak bulununca evrim teorisi bir kez daha alt üst oldu Ayrıca Cœlacanth halen dünyanın çeşitli yerlerinde de yaşıyordu
Güney Afrika'da, Madagaskar'ın Kuzeybatısındaki Comores adalarında ve Endonezya Sulawesi'de olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde 200'den fazla Cœlacanth ele geçirildi
Yapılan araştırmalarda Evrimcilerin bu canlıda ilkel akciğer olduğunu öne sürdükleri yapı, balığın vücudunda bulunan bir yağ kesesinden başka bir şey olmadığı anlaşıldı
Ayrıca evrim teorisi taraftarları bu canlıyı hep sığ sularda yaşayan ve sudan çıkmaya hazırlanan bir sürüngen adayı olarak tanıtmışlardı Oysa Cœlacanth okyanusun derin sularında yaşayan ve 180m derinliğin üzerine hemen hiç çıkmayan bir dip balığıydı
Cœlacanth'lar1987 yılında gözlemlenip fotoğrafları çekildi Bu canlıların; öne, arkaya, hatta baş aşağı yüzdükleri fakat evrimcilerin iddia ettikleri şekilde deniz dibinde yüzgeçleriyle yürümeyi andıracak bir hareket şeklinde bulunmamaktaydılar Diğer ifade ile Cœlacanth balıklardan sürüngenlere diğer ifade ile sudan karaya geçişin ara format canlısı değildi
Cœlacanth gibi türü tükenmiş zannedilen, ancak bıraktığı fosillerle yaşadığı anlaşılabilen bir canlının milyonlarca yıl bilim dünyasının gözlerinden uzak durduktan sonra hiç bir değişim göstermeden yaşıyor olarak bulunması evrim teorisini temelinden sarsmıştır Daha sonraki yaşayan fosil bulguları bu depremi daha da şiddetlendirdi

Neopilina ve Limulus: Bir kabuklu türü olan Neopilina 500 milyon yıldan, akrep 430 milyon yıldan, zırhlı ve kılıçkuyruklu bir hayvan olan deniz canlısı Limulus 225 milyon yıldan, yalnızca Yeni Zelanda'da yaşayan bir tür sürüngen olan Tuatara da, yaklaşık 230 milyon yıldan beri değişmeden yaşamını sürdürmektedir

Eklembacaklıların birçok takımı, timsahlar, deniz kaplumbağaları ve birçok bitki türü de uzayıp giden bu listenin diğer parçalarıdır
Canlıların milyonlarca sene hiç bir değişime uğramadan kalması evrim teorisini temelinden sarstığı gibi ilginç tespitlere de neden olmuştur
Örneğin hamam böcekleri çok hızlı üremektedir, ömürleri de kısadır ama yaklaşık 250 milyon yıldan beri hiç bir değişime uğramadan yaşamaktadırlar
Hamamböceklerinin çok kısa olan ortalama ömürlerine göre milyarlarca nesil boyunca yaşamış olmalıdırlar Diğer ifade işle eğer evrim gerçek olsaydı en çok etkilenen canlılardan birisi şüphesiz ki hamamböcekleri olurdu
Diğer çarpıcı bir örnek ise archaebakterilerdir Bu tek hücreli canlılar 35 milyar yıl önce, dünya henüz çok sıcakken ortaya çıktılar, hiç bir değişime uğramadılar ve günümüzde de Yellowstone Milli Parkı'ndaki kaynar sularda yaşamaya devam etmektedirler
Yaşayan fosiller gerçeği bilimsel olarak irdelendiğinde, çevrenin canlılar üzerindeki etkisinin evrim değil, evrimsizlik daha doğru bir ifade ile durağanlık olduğunu göstermektedirler
Türler teorinin öngördüğünün tersine günümüzdeki beden yapılarına rastlantısal değişim süreçlerinden geçerek ulaşmamışlardır Nasıl var edilmişlerse o şekildedirler

Atnalı yengeci: Konuyu daha da pekiştirmek için yaşayan fosillerden bir kaç örnek daha verelim

Yaşayan fosillerin en önemli örneklerinden bir diğeri ise atnalı yengecidir Bu canlıya ait bulunan ilk fosil kayıtları 425 milyon yıl öncesine dayanır Günümüz sahillerinde 425 milyon yıl önceki şekliyle hiç bir değişikliğe uğramadan varlığını sürdüren önemli bir yaşayan fosil örneğidir
Kumsalda rahat yürümesini sağlayan ve bir dümen gibi hareket eden kuyruğu, son derece kompleks birleşik yapıdaki gözleri ve diğer özel yapıları ile günümüzden 425 milyon yıl önce, bugünkü şekliyle varlığını sürdürmüştür

Hamam böceği: Yaşayan fosillerin bir diğer örneği ise hamam böceğidir Hamam böceği, bugüne kadar yaşamış olan en eski kanatlı böcektir Fosil formu bundan tam 350 milyon yıl önce Karbonifer Dönemi'nde ortaya çıkmıştır
Bu canlı, en küçük bir harekete, hatta bir hava akımına karşı bile oldukça hassas olan çeşitli uzantılarıyla, mükemmel kanatlarıyla, nükleer radyasyona bile karşı koyabilecek dayanıklı yapısıyla, 350 milyon yıl önceki halinden tamamıyla farksızdır

Okapi: Yaşayan fosil örneklerinin bir başkası okapidir
Bu canlının ilk bulunan fosilleri Miocene devrine aitti 1901 yılında ilk defa canlı olarak ele geçirilene kadar soyunun tükenmiş olduğu
sanılıyordu
Eğer bir canlının fosili olup da kendisi yaşamıyorsa bu evrim teorisi taraftarları için bulunmaz bir fırsattır Bulunan fosili önüne arkasına düşünmeden hiçbir bilimsel kanıta dayanmaya gerek görmeden hemen ara format olarak ilan ediverirler Bunun nedeni de her canlı zaman içinde değişim gösterip evrimleştiğinden her fosil ara format canlılara ait olması gerektiğidir Bu onlar için öylesine açık bir gerçektir ki bulunan fosilin ara format özelliklerine uyup uymadığı, bilimsel verilerin bu görüşü destekleyip desteklemediği pek önemli değildir Bu nedenle soyu tükenmiş bir canlıya ait olduğu sanılan Okapide birden at serilerinin atası olup çıkmıştır Fakat evrim taraftarları henüz bilmiyorlardı ama okapi hala dünyada yaşıyordu At serileriyle de en küçük bir ilgisi yoktu
At ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan, daha çok zebraya benzeyen bu canlı 2,3 - 53 milyon yıl önceki Miosen Dönemi'nde de şu anda sahip olduğu kompleks özelliklerle yaşamıştır Bir ara format canlısı değildir
Memelilerin kökeni konusunda atın evrimi evrimcilerin baş tacı ettikleri bir senaryo idi Bu senaryoda boy sırasına göre çeşitli canlılar arka arkaya dizilmekte, zaman içinde uyuşması mümkün olmayan anatomik farklılıklar dikkate alınmadan atın evrimsel aşamaları olarak öne sürülmekteydi Yıllar boyunca doğal tarih müzelerinde sergilenen bu seri, evrime bir delilmiş gibi ders kitaplarına bile girdi Fakat Okapinin hala yaşayan bir canlı olarak keşfi bütün bu senaryoların sonu oldu

Timsah: Timsah, 200 milyon yıldan beri var olan bir canlıdır ve fosil kayıtları bunu doğrular Günümüzde de 200 milyon yıl önceki özelliklerinden bir farklılık olmadan varlığını sürdürmektedir
Tuatara kertenkelesi:Tuatara kertenkelesi 200 milyon yıldan beri hiç bir değişime uğramadan iki yüz milyon yıl önce nasıl iseler öyle mükemmel sistemleri ve kompleks yapılarıyla günümüzde de yaşamlarını sürdürmektedirler
Sonuç olarak şunları yazmaktan kendimizi alamıyoruz
Elli milyon yıl sonraki evrimleşmiş canlı şekillerinin ne olacağı konusundaki Geleceğin Zoolojisi kitabının yazarı İskoçyalı paleontolog Dougal Dixon eğer yaşıyorsa kulakları çınlasın


Alıntı Yaparak Cevapla