Yalnız Mesajı Göster

İnsanın Evrimi

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsanın Evrimi




Bütün bunlar soyu tükenmiş bir maymun cinsi olan Australopithecus ile günümüz insanın ve onun farklı ırksal varyasyonlarını içine alan Homo sapiens türünden başka homonidlerin olmadığı anlamına gelir Diğer ifade ile insanın evrimsel bir kökeni bulunmamaktadır Tersinim teorisinin bu konuda ki varsayımı göz önüne alınırsa bu varsayımın bilimsel bulgularla birebir örtüştüğü görülür
Yapılan son araştırmalar Australopithecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dünya'nın farklı bölgelerinde aynı dönemlerde yaşadıklarını göstermektedir
Dahası Homo erectus sınıflamasına ait insanların bir bölümü yakın zamanlara kadar yaşamış, homo sapiens neandertalensis (yarı evrimleşmiş kabul edilen bir insan ırkı) ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile aynı ortamda yan yana bulunmuşlardır
Harvard Üniversitesi paleontologlarından Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmasına karşın evrim teorisinin içine girdiği bu çıkmazı şöyle açıklar:
-Eğer birbiri ile paralel bir biçimde aynı anda yaşayan üç farklı hominid (insanımsı) çizgi varsa, o halde bizim soy ağacımıza ne oldu?
Açıktır ki bunların biri diğerinden gelmiş olamaz Dahası, biri diğeriyle karşılaştırıldığında evrimsel bir gelişme trendi göstermemektedirler
Evrim teorisinin 20 yüzyıldaki en önemli savunucularından biri olan Ernst Mayr insanın evrimi konusunda Homo sapiense uzanan zincir gerçekte kayıptır diyerek bu gerçeği kabul eder
Australopithecus fosilleri üzerinde 15 yıl araştırma yapan İngiltere'nin en ünlü ve saygın bilim adamlarından Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmasına rağmen, ortada maymunsu canlılardan insana uzanan gerçek bir soy ağacı olmadığı sonucuna varmıştır
Zuckerman bilimsellik açısından yaptığı hayli ilginç skalada duyum ötesi algılama kavramları üzerine kurulu telepati ve altıncı hisle beraber insanın evrimini en son sıraya koymuştur
Zuckerman bilimsellik yelpazenin bu son ucunu şöyle açıklar:
-Objektif gerçekliğin alanından çıkıp da, biyolojik bilim olarak varsayılan bu alanlara (yani duyum ötesi algılamaya ve insanın fosil tarihinin yorumlanmasına) girdiğimizde, evrim teorisine inanan bir kimse için her şeyin mümkün olduğunu görürüz
Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kimselerin çelişkili bazı yargıları aynı anda kabul etmeleri bile mümkündür
Görüldüğü gibi Zuckerman evrim teorisi taraftarlarının o amansız hastalığını tam isabetle teşhis etmiştir
Evrim teorisi taraftarlarının görülen ve bilinen bir özelliği teorilerine ters gelen, teoriyle uyuşmayan bilimsel gerçekleri bilmezlikten, görmezlikten gelmeleri ya da bu gerçekleri eğip bükerek teori mantığına uydurmalarıdır
Teori savunucularının bir başka taktiği de çözülemeyen sorunları çözülmüş, yanıtlanmamış soruları yanıtlanmış kabul ederek (daha sonra halletmek üzere) buzdolabına koymalarıdır Fakat buzdolabındaki sorunlar öylesine çoktur ki artık çürümeye, kokuşmaya, içinden çıkılmaz bir hale dönüşmeye başlamıştır Yapılanları temelleri oluşturulmadan gökdelen inşa etme çabalarına benzetilebilir

Biyolog ve matematikçi Marcel-Paul Schutzenberger, evrim teorisinin insanın kökenini açıklama konusundaki sorunlarından bazılarını şöyle özetler:
-Hem kademeli hem de sıçramalı evrimi savunanlar, insanları diğer primatlardan ayıran biyolojik sistemlerin aynı anda ortaya çıkışına inandırıcı bir açıklama getirmekten yoksunlar Bu biyolojik sistemler arasında; iki ayaklılık, bunun doğal sonucu olarak leğen kemiğinin değişmesi ve şüphesiz beyincik, daha yetenekli bir el, dokunma duyusunun daha fazla olduğu parmak uçları; ses için gerekli olan gırtlakta değişiklik; sinir sisteminde, özellikle de konuşmanın tanınmasını sağlayan şakak loblarında değişiklik sayılabilir
Embriyogenetik açısından, bu anatomik sistemler birbirlerinden tamamen farklıdırlar Her değişiklik bir yetenektir Bu yeteneklerin aynı anda ortaya çıkmış olma zorunluluğu çok şaşırtıcıdır
Bazı biyologlar bunun genomun bir yeteneği olduğunu öne sürüyorlar Herhangi biri bu yeteneğin gerçekten var olduğunu varsayarak onu tekrar bulabilir mi? İlk balıkta bu yetenek var mıydı? Gerçek şu ki biz kavramsal bir iflasla karşı karşıyayız
Nature dergisinin bilim yazarı Henry Gee, hiçbir kanıt olmamasına rağmen evrim iddialarının tamamen önyargılara dayalı olduğunu şöyle belirtir:
-Ata-torun ilişkilerine dayalı insan evrimi şeması, tamamen gerçeklerin sonrasında oluşturulmuş bir insan icadıdır ve insanların önyargılarına göre şekillenmiştir Bir grup fosili almak ve bunların bir akrabalık zincirini yansıttıklarını söylemek, test edilebilir bir bilimsel hipotez değil ama gece yarısı masallarıyla aynı değeri taşıyan bir iddiadır Eğlendirici ve hatta belki yönlendiricidir, ama bilimsel değildir
======

Bilindiği gibi insanlar iki maymunlar ise dört ayakları üzerinde yürürler Eğer evrim gerçek ise insanlar dört ayaklılıktan iki ayaklılığa aşama, aşama geçmiş olması gerekir
Evrimin temelini oluşturan bu model, evrimin bir aşamasında iki ayaklılıkla dört ayaklılık arasında karma bir yürüyüş olmasını zorunlu kılar Oysa insanın ağaçlarda yürümeye başladığı yönündeki iddialarda bulunan Robin Compton dahi, 1996 yılında bilgisayar yardımıyla yaptığı araştırmalarda bu çeşit bir karma (dört ve iki ayaklılık aynı anda) yürüyüşün imkânsız olduğunu göstermiştir Compton'un vardığı sonuç şudur:
-Bir canlı ya tam dik, ya da tam dört ayağı üzerinde yürüyebilir
Bu ikisinin arası bir yürüyüş biçimi enerji kullanımının aşırı derecede artması nedeniyle mümkün olmamaktadır Bu yüzden yarı-iki ayaklı bir canlı var olması mümkün değildir
İnsanla maymun arasındaki uçurum, sadece iki ayaklılıkla sınırlı değildir Beyin kapasitesi, konuşma yeteneği gibi diğer pek çok özellik de evrimciler tarafından asla açıklanamamaktadır
Evrimci paleoantropolog Elaine Morgan şu itirafta bulunur:
-İnsanlarla (insanın evrimiyle) ilgili en önemli dört sır şunlardır:
1) Neden iki ayak üzerinde yürüdüler?
2) Neden vücutlarındaki yoğun kılları kaybettiler?
3) Neden bu denli büyük beyinler geliştirdiler?
4) Neden konuşmayı öğrendiler?
Bu sorulara verilecek standart cevaplar şöyledir:
1) Henüz bilmiyoruz
2) Henüz bilmiyoruz
3) Henüz bilmiyoruz
4) Henüz bilmiyoruz Sorular çok daha artırılabilir, ama cevapların tekdüzeliği hiç değişmeyecektir
Paleontolog Meave Leakey de kendisine dik duruşun kökeni hakkında ellerinde bir delil olup olmadığı sorulduğunda, olmadığını belirtmiş, bunun bir sır olduğunu ve ilk başta canlıyı verimsiz kılacağını söylemiştir






Alıntı Yaparak Cevapla