10-21-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İnsansı Fosiller
İnsansı fosillere göre
Maymun-insan İç kulak yapılarındaki farklılıklar
Bilindiği gibi iç kulak yapıları dik durma (dengede durma) da çok önemlidir Bir bakıma iç kulak yapılarının incelenmesi o canlını dik durup duramadığını kesin bir şekilde gösterebilir
Evrim taraftarlarınca öne sürülen yukarıdaki iddia (Australopithecus cinsi kimi canlı türlerinin dik yürüyebildikleri iddiası) bir grup bilim adamı tarafından ciddiye alınmış, çeşitli araştırmalar yapılmıştır
1994 yılında Fred Spoor, Bernard Wood ve Frans Zonneveld adlı üç anatomi uzmanı, insan ve maymunların iç kulaklarında yer alan ve denge sağlamaya yarayan yarı-çembersel kanalları karşılaştırmalı olarak analiz ettiler
Dik yürüyen insanların iç kulak kanalları ile eğik yürüyen maymunların iç kulak kanalları birbirlerinden bazı somut farklılıklarla ayrılıyorlardı
Spoor, Wood ve Zonneveld'in, inceledikleri tüm Australopithecus ve dahası Homo habilis örneklerinin iç kulak kanalları günümüz maymunlarınınkiyle aynıydı
Teoriye göre maymundan insana evriminin üçüncü aşamasındaki ara format olan Homo Erectus'un iç kulak kanalları ise, aynı günümüz insanlarındaki gibiydi Bu da şu gerçeği göstermektedir
Bulunan fosillere göre Australopithecus ile Homo Habilis iki ayağı üzerinde insan gibi dik yürüyemezler Yani maymundurlar Fakat Honmo Erectus yürüyebilir Yani insandır
Bu nedenle Australopithecus ile Homo Habilis gerçek bir maymun, Homo Erectus ise gerçek bir insandır Homo Habilis ile Homo Erectus arasında ise yarı maymun, yarı insan bir ara format canlısı yoktur
Evrim aşamasında bu sınıflamaların ardına konulan Homo erectus (ya da Homo ergaster) ise tartışmasız dik yürüyen, iskeletleri günümüz insanından farksız gerçek insan ırklarıdır
Yine 1994 yılında Amerikalı antropolog Holly Smith'in Australopithecus dişleri üzerinde yaptığı detaylı analizler de, bu canlıların insanlarla benzerlik taşımayan bir maymun türü olduğunu göstermiştir
Maymun olan Australopithecus ile insan olan Homo Erectusun yanı zaman diliminde yaşamış olması evrim teorisinin bu konuda bir başka sorunudur
Nitekim ara format iddia edilen fosilleri bulan jeolog André W Keyser'in de, bu çelişkiyi şöyle ifade ettiği belirtilmiştir:
-Bu sorulara rağmen, ne kadar çok şey bulursak o kadar çok şey öğreniyoruz Öğrendiklerimiz yeni soruları da gündeme getiriyor
Australopithecus robustus nasıl yaşamış, Homo ile beraber nasıl aynı anda var olmuşlar?
Kazıldıkça ve incelendikçe Drimolen'den daha çok yanıt ve soru çıkacak
Görüldüğü gibi, evrim taraftarlarının uzak ata ve torunu olarak nitelendirdikleri türlerin aynı dönemde yaşadıklarının ortaya çıkması evrim teorisi taraftarlarını hiç bir zaman yanıtlayamayacakları soruların burgacına sokmaktadır
Yapılan araştırmalar sonucunda şu bilimsel gerçeklere ulaşılmıştır
1)-Australopithecuslar'ın fiziksel yapıları göz önüne alındığında günümüz maymunlarıyla aynı özellikler taşımaktadır
2)-Tümünün beyin hacimleri, günümüz şempanzelerininkiyle aynıdır veya daha küçüktür
3)-Ellerinde günümüz maymunlarındaki gibi ağaçlara tırmanmaya yarayan çıkıntılar vardır
4)-Ayaklar dallara tutunmak için kavrayıcı özelliklere sahiptir
5)-Boylarının en fazla 130 cm kadardır Bu uzunluğu geçmemektedir Diğer ifade ile boyları kısadır
6)-Günümüz maymunlarındaki gibi erkek Australopithecuslar dişilerinden çok daha iridir
7)-Bunlarla birlikte birbirine yakın gözler, sivri azı dişleri, çene yapısı, uzun kollar, kısa bacaklar gibi birçok özelliklerle ve kafataslarındaki onlarca benzer ayrıntılar, bu canlıların günümüz maymunlarından farklı olmadıklarını gösteren yadsınması mümkün olmayan delillerdir
Bu nedenlerle Australopithecus türlerinin tümü, günümüz maymunlarına benzeyen fakat soyu tükenmiş maymunlardır
Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu gerçekler evrim teorisi taraftarlarınca insanın ataları olarak lanse edilmek istenen maymun türü canlıların insanın ataları olduğu iddiasının bilimsel hiçbir dayanağının olmadığıdır Evrim teorisi taraftarları kabul etseler de, etmeseler de gerçek budur Bir bakıma fosiller evrim teorisine meydan okumaktadır
|
|
|