Fosiller Evrime Ne Diyor?

Neo-Darwinizm'in kurucularından, 20 yüzyılın en önemli evrimci biyoloğu Ernst Mayr:
-Paleontologlar uzun süredir Darwin'in küçük aşamalarla değişim şartının paleontolojinin bulguları ile çeliştiğinin farkında Filumlara ait çizgiler izlendiğinde, çok küçük aşamalı değişiklikler görülüyor, ancak bu değişiklikler bir türü farklı bir cinse (genus) dönüştürecek türden değil ve yeni bir türün kökenine dair bir açıklama getirmiyor Gerçekte (fosil kayıtlarında) yeni olan her tür, her zaman aniden beliriyor
Rethinking Anthropology isimli kitabın yazarı E R Leach, Nature dergisindeki bir yazısında:
-Fosil kayıtlarındaki eksik halkalar Darwin'i endişelendiriyordu Bunların gelecekte bulunacağından emindi, ancak bu kayıp halkalar hala eksik ve eksik olarak kalmaya devam edecekler gibi görünüyor
Şüphesiz ki evrim teorisi lehinde ya da aleyhinde en doğru bilgiyi fosil kayıtları verecektir Evrim teorisi taraftarları da aynı fikirdedirler
Canlılık tarihinin inkâr edilemeyen delilleri olan fosiller eğer evrim doğru ise uzun zaman dilimlerinde canlıların değişimlerini göstermesi gerekir Uzun zaman dilimlerinde canlılar değişim gösteriyorsa evrim doğrudur aksi halde yanlıştır

1984 yılında, Çin'in Yunnan bölgesinin güney bölümündeki Cheng jiang'da, büyük miktarlarda kompleks omurgasız keşfedildi Bunların arasında bulunan ve şu an soylarının tükendiği bilinen trilobitler en azından bugünkü var olan omurgasızlar kadar kompleks yapılıydılar
İsveçli evrimci paleontolojist Stefan Bengtson, bu durumu şöyle açıklıyor:
-Eğer canlılık tarihinde herhangi bir olay, insanın yaratılışı mitine benzetilecekse, o da çok hücreli organizmaların ekolojide ve evrimde baş aktör haline geldikleri okyanus yaşamındaki ani farklılaşma dönemidir Darwin'i şaşırtan—ve utandıran—bu olay bizi de hala şaşırtmaktadır
Kambriyen dönemi fosil kayıtlarının en belirgin özelliklerinden biri, canlıların bu kayıtlarda gözlemlendikleri jeolojik dönemler boyunca değişime uğramamalarıdır
Diğer bir deyişle, bir canlı türü, fosil kayıtlarında ilk olarak nasıl belirdiyse, bu tür yok olana kadar veya günümüze gelene kadar on milyonlarca, hatta yüz milyonlarca yıl boyunca hiçbir değişim göstermemekte, aynı yapıyı korumaktadır
Tersinim teorisi var oluşu canlılık ve cansızlık diye ayırmaz, kompleks sistemlerin bütünlüğü olarak görür Termodinamiğin ikinci kanunu ise zaman içinde düzenlerin düzensizliğe dönüşeceğini belirtir Canlılar dünyası ise cansızlar dünyasından çok daha fazla kompleks sistemler içerir Bu nedenle canlılar dünyası zamanla oluşan rastlantısal etkilerden cansızlara göre çok daha fazla etkilenirler Bu etki çok daha derin ve güçlüdür
Yapmanın zor bozmanın kolay olduğu ilkesi zaman içinde rastlantısal etkilerle kompleks sistemlerdeki değişimlerin bozum yönünde olacağını belirtir Bu değişimlerin gelişim (evrim) yönünde olması mümkün değildir
Fosiller beklenenin tersine evrim teorisini ret eden tam bir karmaşa içindedirler Bir varsayımı ret eden belgeler karşıtı teorinin kanıtları olacağından rahatlıkla fosiller tersinim teorisini doğruluyor diyebiliriz
Fosiller konusunda bir genelleme yapar, tersinim teorisi öngörüleriyle kıyaslarsak şunları yazabiliriz
a)-Dünyada görülen ilk canlılar takriben bir milyar üç yüz milyon yıl önce ortaya çıkmış olan bakteri türü mikroorganizmalardır Bu organizmalar üç çeşit olup yapısal olarak çok ve derin farklılıklar gösterirler Aynı dönemlerde ortaya çıkarlar Önceliklerine ait ilkel canlı örnekleri yoktur
b)-Kambriyen dönemine kadar (takriben 750 milyon yıl) dünyada mikro organizmalar dışında herhangi bir canlının izine rastlanamaz Kambriyen döneminde ise aniden ve mükemmel yapılarıyla ortaya çıkarlar Prekambriyen denilen kısa sürede (beş milyon yıl) canlıların sıçramalı evrim yoluyla böylesine büyük değişiklikler geçirmesi mümkün değildir
c)-Evrim teorisi zaman içinde canlıların evrimleştiklerini savunur Bu nedenle canlılardaki gelişim grafikleri gitgide yükselen düz bir çizgi halinde olmalıdır Fakat gerçek bu değildir Fosil kayıtlarına göre ilkel canlılarla gelişkin canlılar aynı dönemlerde ve dünyanın çeşitli yerlerinde birlikte yaşadıkları gibi gelişkin canlılar, ilkel zannedilenlerden daha önce de vardırlar
Gelişkin ya da ilkel zannedilen canlılar tam bir karışım halindedirler Evrim teorisinin öngördüğü gitgide yükselen düz çizgi halinde olma kuralını uymazlar Bu konuda fosil kayıtlarında sayısız örnekler bulunmaktadır
d)-Tersinim teorisine göre canlılar mükemmelliğin zirvesinde oldukları halde yaratılmışlardır Fakat mutasyonlar gibi dış şartlar canlıları yıpratıp eskitebilir; bunun sonucunda canlılar bazı özelliklerini zayıflatabilir ve hatta kaybedebilirler Bu zayıflama canlı gen bilgilerine etkiliyor diğer nesillere aktarılıyorsa tersinim oluşur
e)-Tersinimin etkisi canlının yaşam şartlarına ve bulunduğu ortama bağlıdır Az ya da çok olabilir Bu nedenle aynı türün mükemmeliyle bir kısım yaşam avantajını kaybetmiş bu nedenle zayıflamış olanını aynı yer ve aynı zaman dilimlerinde görebiliriz
f)-Tersinim nedeniyle kimi canlılar ilkelleşirler ve hatta yaşam avantajlarını geniş ölçüde kaybedip elemine olabilirler Diğer ifade ile yaşam avantajlarını en çok koruyanlar yaşayacak diğerleri elemine olacaklardır, gerçek doğal seleksiyon budur
g)-Fosil bulguları tersinim teorisini tamamen onaylar Her hangi bir çelişki söz konusu değildir