Yalnız Mesajı Göster

Hava Küre Hakkında Bilgiler

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hava Küre Hakkında Bilgiler




Hava Küre Hakkında Bilgiler

Dünyamız etrafını halkın kullandığı dilde hava, teknik ifadede ise Atmosfer adını verdiğimiz bir gaz tabakası çevirmiş bulunmaktadır Atmosfer; yeryüzünden uzaklaştıkça azalan bir yoğunluk sırasına göre dizilmiş, yükseldikçe seyrekleşen ve nihayet feza boşluğuna intikal eden iç içe kürelerden ve k atlardan meydana gelir Fakat bu kürelerin farklılığı, isimleri ve yükseklik sınırları değişiktir

Deniz dibinde yaşayan canlıların üzerine suyun yaptığı basınç gibi, atmosfer denizinin derinliklerinde yaşayan biz insanlara da havanın yaptığı basınç bir hayli tesirlidir Tahminen 1cm2 ilk alana 1 kglık basınç yapan hava, bütün insan vücuduna 10 tonluk bir tesir yapmaktadır denizde ki gibi Atmosferde de yukarılara çıkıldıkça basınç azalmakta, arzın çekimine bağlı olarak aşağılarda yoğunluk ve basınç artmaktadır



Toplam havanın yarı kütlesi yerden 5 kmlik bir yükseklik içine sıkışmış halde % 99′u da 40 kmlik bir kuşak içinde bulunmaktadır Bütün havanın yerden 1000 km yükseklik içinde bulunduğu kabul edilirse, 960 kmlik bir mesafede tüm havanın % 1′i kadar bir kısmının bulunacağı söylenir ki yoğunluğun ve basıncın 40-50kmyi aştıktan ,sonra ne kadar çok azalacağı tahmin edilmektedir

insanlar ve hayvanlar için lüzumlu olan Oksijen, bitkiler için karbondioksit ve Azot gazlarının oranlarının değişmesi Canlı varlıkların yaşama güçlerine büyük ölçüde tesir eder CO2 gazının azalıp veya çoğalması, Bitkilerin gelişmesi üzerinde büyük tesirleri olduğu gibi, bu gazın % 55–60 oranında azalması dünya üzerindeki sıcaklığın 4–5 ,azalmasına, aynı oranda artması ise sıcaklığın 5 – 6 artmasına sebep olabilmektedir

Atmosferin ihtiva ettiği gazların üç grubu doğrudan doğruya gaz, dördüncü de tozlardır Azot, O2, Argon, H2, Neon, Helyum, Kripton, Ksenon, Metan gazlarından, 30 km yükseklikte O2, argon, neon, kripton, ksenon, metan gazları azalmakta ,buna karşılık H2 ve Helyum gazları artmaktadır

Bundan başka atmosferde her zaman bulunan fakat nispetleri değişen gazlardan su buharı (Nem) ve CO2 i saymak mümkündür CO2 gazı, karalar üzerinde denizlere göre daha fazla bulunması sebebi ile su buharı gibi Güneşten gelen sıcaklık ışınlarını absorbe eder Bu suretle toprağın soğumasını önler Bitkiler üzerinde tesiri olduğu gibi, kireç taşının (kalkerin), istiridye kabuklarının ve mermerin meydana gelmesinde büyük ölçüde yardımcı, olur Diğer taraftan güneşten gelen ışınların yeryüzüne geçmesine mani olmadığı halde, yeryüzünden tekrar atmosfere yansıyan ışınları geçirmez ve bünyesinde tutar Bu itibarla üzerimizde yorgan vazifesi görüp ve dünyamızın sıcaklığının kaybolmasını önlemiş olur

Bunlardan başka atmosferde, amonyak, Radyon, Sülfür dioksit, karbon monoksit, sülfür trioksit ve Ozon gazları gibi ara sıra bulunan gazlarda vardır ki; en önemlisi ozon olup güneşten gelen ve büyük ölçüde öldürücü güce sahip bulunan ültraviyole ,ışınlarını absorbe eder Zararlı mikropları öldürür Havanın soğumasını önler

Atmosferde bulunan tozlar da; C02 ve nemin yaptığı işlerin yanında, yağmurun meydana gelmesi için lüzumlu yoğunlaşma çekirdeği görevini de yaparlar Atmosfer, yüksekliği yer sathından 80km olan Mezosfer (iç atmosfer) ile, 80 kmden 800 – 1000 km yükseklikte dış atmosfer (iyonosfer) katlarından oluşur Mezosfer içinde yüksekliği ,12 km (ortalama) olan ve içinde meteostolojik olayların olduğu troposfer tabakası yer alır ki insan hayvan ve bitki hayatının içinde geçtiği 2 kmlik kısmına biyosfer adı verilir

Dünyamızı kaplayan hava kürenin şekli, hemen hemen Dünyanın şekline benzer Bu tabakanın ekvator kısmı şişkin kutuplar kısmı ise basıktır

Atmosferin yüksekliği, atmosferi teşkil eden gazların yok olduğunu kabul ettiğimiz yüksekliktir Bu noktada atmosferin basıncı sıfırdır Dünyamızda mevcut bulunan yerçekimi kuvveti gibi, atmosferde de bu kuvvetin tesiri ile hava zerrecikleri hareket haline dönüşürler Yine dünyamızda mevcut olan merkezkaç kuvveti, üzerinde bulunan cisimleri atmosfere atmak ister ise de, yere verilmiş olan çekme kuvveti daha fazla olduğundan bu mümkün olmaz Yer sathından atmosfere Doğru yükseldikçe yerçekimi azalır Buna karşılık merkezkaç ,kuvveti yükselir Yükseldikçe öyle bir nokt Aya gelir ki, yerçekimi ile merkezkaç kuvveti eşit olur Bu nokt ayı geçtiğimiz anda merkezkaç kuvveti yerçekimine üstün gelir Bu durumda hava zerreciklerinin hava ile alakası kalmaz Fizikerler tarafından yapılan hesaplara göre ekvatorda yerçekimi kuvveti merkezkaç kuvvetinden 289 defa büyüktür

Atmosferin yüksekliğini hesap etmek gayesi ile birçok usullere başvurulmuştu Eski arap astronomları Güneş battıktan sonra alaca karanlığın (ufuk altında) kaç dereceye kadar indiğini hesap etmişlerdir Umumiyetle bu 18° olarak bilinmektedir

Bilhassa 3540 bin fit (3fit=1 m) yüksekte uçabilen uçaklar bulununca atmosferde mevcut bütün su buharının kalınlığı 8–12 km olan troposter dediğimiz tabakada bulunduğu ve bütün meteorolojik hadiselerin bu katta oluştuğu öğrenilmiş oldu

Şu anda 250 bin fit’de uçabilen süpersonik ,jet uçaklarının, daha yükseklerde seyredebilen meteoroloji roketlerinin yardımıyla, tabakalar arasındaki fiziki ve kimyevi farklılıkları ve değişmeleri daha da iyi anlamış oluyoruz

Şayet yeri çevreleyen atmosfer tabakası daha ince olsaydı, saniyede 11–72 km- hızla hareket eden ve her gün dünyamızdan uzakta yanıp tutuşan milyonlarca meteor (akan yıldız) yerin her tarafına çarpar ve her tarafını ateşleyip yakardı Eğer, meteorların her biri birer mermi hızında hareket etselerdi her biri fezada yanmadan dünyamıza çarpar ve bu da dünya ve dünyalılar için çok korkunç olurdu Mermi süratinden 90 kat daha hızla hareket eden küçük bir meteorun, insana çarpması değil de, insanın yakınından dahi geçmesi anındaki sıcaklık, insanı paramparça etmeye kafi gelirdi

Atmosfer biyocoğrafya içinde lüzumlu olan kimyevi ışınların geçmesine müsait kalınlıktadır Bu ışınlar aynı zamanda mikropları öldürür, vitaminlerin ,oluşmasını sağlarlar insana ise, çok fazla altında kalmamak şartı ile zarar da vermezler

Yüzyıllardır yeryüzünden ekserisi zehirli olarak çıkan gazlara mukabil, atmosfer kirlenmeden kalmış, sırlı bir elle daima temizlenmiş, insanların korktuğu kirli havada boğulmaları henüz başlarına gelmemiş insanın yaşaması için elverişli şartlarda hiç bir değişiklik olmamıştır

Bazılarının dediği gibi Atmosferdeki hareketler düzensiz, sırasız ve intizamsız değildir ilim adamı, bir prensip ve Kanun içine alamadıklarının da belli bir hesap içinde olduğunu ve bunda çeşitli maslahat ve gayeler bulunduğunu kabul etmelidir ,0 kanunlardaki aksaklıkları da, kanun koyucunun varlık alemine her an müdahale ettiğinin işaretini ve şuurlu işlerin şuur sahibi bir el tarafından idare edildiğini görmelidir

Evet, bu büyük düzen, intizam ve Denge içinde, insan nerede ve nasıl durduğunu düşünmeli, dönen dünyayı, etrafında atmosferi tutan Zat’a ve O’nun isteklerine b Oyun eğmeyi bilmelidir Takriben 150 milyon km ötelerden ona faydalı ısı ve ışığı ona ,gönderen, mikro Alemin ve makro alemin zararlı mahlûkatından onu koruyup, hayatını devam ettiren Kudret’e karşı yerlere kapanıp teşekkür etmekten artık kaçınmamalıdır



Alıntı Yaparak Cevapla