Prof. Dr. Sinsi
|
Kayıp Şehir Atlantis Nerede Hakkında Bilgi
Alman yazar Otto Muck , "Atlantis'in Sırrı" isimli kitapta Atlantis'i bulma çabasına girişmiştir Kıtaların sürüklenme hareketinin bir zamanlar Atlantis diye bir kıta olması olasılığını ortadan kaldırdığını kabul etmeyerek, yeni bir incelemede bulundu Güney Amerika ve Afrika Kıtaları'nın ana hatlarının birbirine mükemmel şekilde uyduğu fakat Kuzey Atlantik kıyısındaki kıtaların uymadıkları farkediliyordu Ayrıca Avrupa'dan çıkan paleontolojik bir kanıta göre, son Buzul Çağı'nda bir buz kütlesinin 52 Paralel'e kadar (Londra) Güney'e ulaşabilmesinin sebebi , onu durdurabilecek bir Gulf Stream akıntısının olmayışıdır Eğer Gulf Stream bugün yaptığı gibi o zaman da Kuzey Avrupa kıyılarına ılık su getirseydi, buz o kadar Güney'e gidemezdi Gulf Stream akıntısının olmayışını, bu akıntının M Ö 10,000 civarına kadar Atlantik Okyanusu'nun ortasındaki bir kara parçasının engellemesine bağlamak mümkündür Bu akıntı, ancak Atlantis battığında Kuzey Atlantik kıyısında ki kara parçalarına ulaşabilmişti
Günümüzde , Kuzey Atlantik'te bir boşluk vardır Ve bir parça daha eklemeden Kuzey Atlantik'teki kıtaları birbirine uyumlu hale getiremeyiz Dolayısıyla başlangıçtaki tek kıta olan Pangea'yı oluşturamayız Bu mantıktan yola çıkarak günümüzün küba, bahama, bermuda adaları bu büyük kara parçasının geride kalan kısımları veya aynı bölgeyi kaplayan yaşıtı adalardır Her iki durumda da Atlantislilerin buralarda da yaşadıklarını varsayabiliriz Peki geriye hiçbir kalıntı veya iz kalmamışmıdır?
1877 yılı Mart'ında doğmuş olan Edgar Cayce'in anlatılarını saymazsak, 1968'e kadar hiç bir iz kalmadığı sanılıyordu Edgar Cayce, 23 yaşındayken birden sesi kısılıvermişti Doktorlar aylarca süren çalışmalarına rağmen hiçbir çare bulamadılar Hiç iyileşmeyecek gibi görünüyordu Son çare olarak tavsiyeleride göze alarak "oto-ipnozu" denemeye karar verdi Ve herkesi şaşırtan bir sonuca, ipnoz altında konuşabiliyor olmaya ulaştı Kendisinin ipnoz altındayken verdiği öneriler doğrultusunda yapılan tedavi kısa sürede sonuç verdi ve sesi iyileşme sürecine girdi İpnoz altındayken "Şuuraltı Gücünden Yararlanma Tekniği" ni geliştirdi ve bunu başkalarının hastalıklarını iyileştirmekte kullandı
Bugünkü yaşantımızda da varolan sahte medyumlar, falcılar gibi görünsede ileriki zamanlarda durumun böyle olmadığı anlaşıldı 40 yıl boyunca günde iki kere bu tekniği kullanarak, insanlara geçmişleri, gelecekleri ve pekçok konuda bilgiler sunmaya devam etti Uyandığı zaman, ipnoz altında söylenenleri kesinlikle hatırlamıyordu Şüphecileri susturan şey ise, bu adamın gerçekleri söylediğinin defalarca kanıtlanmasıydı Önerdiği bitkiler, bezen bilinmeyen ilaçlar gibi daha önce bilinmeyen konulara değiniyordu
Cayce'nin yaptığı anlatımlar dikkatlice muhafaza edilmiştir 2500 civarı kayıt tutulmuştur Ve anlatılarında Atlantis'e de değiniyordu Onun tarif ettiği Atlantis son derece gelişmiş bir uygarlıktı Ancak zaman içinde ellerindeki kozmik bilgileri bazı Atlantisliler negatif yönde kullanmaya başlamışlardı ve böylelikle Atlantis iki ayrı gruba ayrılarak büyük bir savaşa sahne olmuştu Şaşırtıcı olan anlatılarında bugüne uyarlanabilir kelimeler kullanıyor olmasıdır Teknoloji olarak gelişmiş (uçaklara, lazerlerle ve diğer cihazlarla) bir uygarlığın kozmik gerçeklere sırt çevirişinin ve kendi materyalizminin zevklerine dalışını anlatmıştır Atlantisliler'in doğal güçleri yanlış kullanımından doğan bir dizi felaket, adalarının yok olmasına sevep olduğunu ve aynen Platon'un anlattığı gibi ve sanki yaşamışçasına net bir biçimde anlatmıştır Büyük felaketten kurtulan insanların daha sonra diğer kıtalara göçlerini anlatmaktadır Felaket sırasında Atlantis'lilerin tümü ölmemiştir Bir çoğu gemilerle kaçmış, diğerleri de çok önceden denizaşırı ülkelere göç etmişlerdi Yani Kuzey Afrika'ya, İspanya'ya, Batı Avrupaya gittiler
Kendi topraklarından kaçarken yeni toprakları işgale giriştikleri belirgindir Ve buda Atina'lıların karıştığı savaşa neden olmuştur Tevrat'ta "Nuh'un Gemisi" nin Ağrı Dağı'nda karaya oturduğu ve Nuh'un Sami, Hami ve Japheth adında üç ırkın atası olan üç oğlu olduğu anlatılır Eğer Nuh'u , Mısır'daki Osiris dinindeki Osiris'le bir tutarsak, Nuh'un oğullarını da Mısır'ın üç kurucu ırkı olarak yorumlayabiliriz Kırmızı derili Atlantisliler, Beyaz Ariler(Ağrı Dağı'ndan ve doğudan gelen beyaz derili ırk) ve siyah Mısırlılar Osiris'in birleşik ve çok farklı bir krallığı yönettiğini söyleyen varsayım , Cayce'nin varsayımıylada bağdaşır
Fakat Cayce sadece bunları anlatmakla kalmamıştır Anlatılarının çoğunda Atlantis'ten kurtulanların kendi tarihlerine ilişkin kayıtlarıda getirdiklerinden bahseder Bu kayıtlar, Giza Piramitleri'nin önünde, nöbet tutar gibi duran Büyük Sfenks'in yakınlarındaki bir odada, ikinci kopyaları, kurtulan diğer insanlarca Meksika'nın Yukatan bölgesinde bir yere gömülü durumdadır Iltar adındaki bir rahibin, Atlantis Kraliyet soyundan bir grupla birlikte, Poseidia'yı (Ana adaları) erkettiğini ve Yukatan'a gittiğini iddia eder Iltar ve beraberindekiler burada Atlantis'e benzer bir medeniyet kurmaya başladı Iltar'ı , Mayalar'ın daha sonraları öğretmenleri Zamna olarak saygı duydukları kahinle aynı kabul edebiliriz  
Cayce'in konumuzu da ilgilendiren en ilginç varsayımı ise bugün Florida açıklarında bulunan ve Bimini Adaları olarak bilinen bölgede Atlantis'e ait kalıntılar olduğu yönündeydi Ve gerçektende 1968 yılında bu bölgede deniz altında yapılan keşif sonucu Scott taşları denilen yıkıntılar ve Bimini yolu denilen ve tüm adaları dolaştığı düşünülen taştan yapı keşfedilmiştir
Bimini adası ve Piri Reis'in haritası !
Şimdi düşünüyor olmalısınız Piri Reis'in haritasının burada ne işi var diye Malesef pek çoğumuz, ki bu pek çoğun içinde türk "bilim" adamlarıız önemli bir grubu oluşturmakta , Piri Reis'in bir harita yaptığından başka birşey bilmiyoruz Öncelikle harita hakkında kısaca bilgi vermemiz gerekli
1513 yılında yapılan bu harita 1929 yılında Topkapı Sarayı bir müzeye dönüştürülürken ortaya çıkarılmıştır Bütün bir dünya haritası olan haritanın sadece 2 parçası ele geçirilebilmiştir Peki ne var bunda? Sadece bir harita diyenleriniz olacaktır Evet, Piri Reis'in haritası gerçekten bir harita Ama içeriği gerçekten tartışmaya değer özellikler taşıyor Amerika'nın 1492 yılında keşfedildiğini göz önüne alacak olursak, bu haritanın Tüm Kuzey ve Güney Amerika'nın Atlantik Okyanusu'ndaki kıyılarını, Karayip adalarını, Avrupa'nın ve Afrika'nın yine Atlantik'teki kıyılarının bir kısmını içermekte Ve dünya da merak uyandıran özelliği ise keşfedilişinden yüzlerce yıl önce Antartika'nın da bu harita da var olmasıdır Üstelik modern haritalarda bildiğimiz şekliyle değil, Antartika'nın binlerce yıl önceki, üzerinde buz olmayan halinin tam bir kesinlikle çizili olmasıdır Bu da bilim dünyası için tam bir muammadır
Bilim dünyasındaki yaygın kanı ise, bu haritayı Piri Reis'İn kendisinin çizmediği ; bir veya birden fazla "orjinalinden" kopya edildiği şeklinde Bu orjinal haritanın ne kadar eski olabileceğini tahmin edebiliriz Ama biz asıl konumuza dönelim Piri Reis'in haritasının Atlantis'in yerini de gösteriyor olabileceği ihtimaline
Ve işin ilginç yanı bu adayı belirtmek için (eski haritalarda bir bölgeyi tanımlamak için oraya özel olan şeyler resmedilirdi Avusturalya'yı kanguru ile işaretlemek gibi)dörtgen ve ard arda sıralanan taşların kullanılmış olması Aynen Bimini'de su altında bulunan insan boyutlarına göre gerçekten büyük taş yol/yapı gibi
Deniz yüzeyinde 18 feet aşağıda olan bu yapı ancak açık bir havada bir gemiyle tam üzerine gelindiğinde fark edilebiliyor Bahamalarda yaşayan Taiano kabilesinin kullandığı Taino dilinde Bimini kelimesi "Eski duvar adası" manasına gelmekte Yani daha önceleri su yüzeyinde olduğu manasını vermekte Kristof Colomb ve İspanyol denizciler buralara geldiklerinde bu dili bilmediklerinden bu bilgiyi onlar edinemeyeceklerine göre ve bu eski dil 1645'te Raymond Breton tercüme edene dek bilinmediğine göre Piri Reis 1513'te yaptığı bu haritaya bu bilgiyi nasıl ve nereden eklemiş olabilir?
|