10-21-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadının Özgürleşme Mücadelesi Hakkında Bilgi
* 1972’de İngiltere’de Chiswick’te, dayak yiyen kadınlar için ilk sığınma evi kuruldu
* 1972’de İngiltere’de Goodman’da çalışan kadınlar eşit ücret için grev
yaptılar
* 1973’de İngiltere’de çoğu kadın yüzbinlerce hastane işçisi ilk ulusal grevlerini yaptılar
* 1973’de İngiltere’de çorap fabrikasında çalışan Asyalı kadınlar ırk ayrımına karşı gösteri yaptılar
* 1973 Amerika’da kürtaj yasallaştı
* 1974 İngiltere’de ilk lezbiyen feministler konferansı 300 kişiyle toplandı
* 1975’de İngiltere’de eşit ücret için Heywood’da kadınlar 11 hafta grev yaptı
* 1975 İngiltere’de Haziran’ında kürtaj düzenleme yasasında yapılacak
değişikliğe karşı Ulusal kürtaj kampanyası kapsamında 40 bin kadın ve erkek
gösteri yaptı
* 31 Ekim 1979′da İngiltere’de 80 bin civarında kadın ve erkek TUC’un da desteğiyle kürtajı sınırlayan yasa tasarısını protesto yürüyüşü düzenledi
* 1981’de Amerika’da kürtajı cinayetle bir tutan yasa tasarısı kabul edildi
* 27 Mayıs 1983 Türkiye’de kürtaj yasallaştı ancak evli kadınlar kürtaj olabilmek için kocalarından izin almak zorundaydılar
* 17 Mayıs 1987 İstanbul’da 2 binden fazla kadın, dayağa karşı kampanya kapsamında bir yürüyüş düzenledi
Tüm bu tarihsel süreç içerisinde burjuvazi elbette boş durmadı, bu hareketin içini boşaltmak, sekteye uğratmak için türlü türlü politikalar üretmeye başladı
Feminizmi erkek düşmanlığı olarak gösteren burjuvazi kendi oyunu içerisinde çürümeye yüz tuttu İnsanın insanla ilişkileri arasına ‘nakit’likten başka bir şey sokmayan burjuvazi, insan ilişkilerini acımasızca kopardı İnsanın öz kültürüne karşı kendi yoz politikalarını dayatan egemen sınıflar gelişen bu sürecin kaçınılmaz olduğunun bilincinde olarak daha aleni biçimde saldırmaya devam etmektedir Ancak egemen sınıflarında bildiği gibi, nihai kurtuluş, tüm mülkiyetin topluma devredilmesi ile bireyin mülkiyetsiz bırakılması ile yani
komünist toplumla olacağı kesindir Ne var ki sosyalist toplum bu geçiş aşamasını ezilenlerin hâkimiyetinde olacağı ve kendini bile ortadan kaldıran, bu nedenle kendini tarihten kaldırana kadar devrimci kalacak tek sınıf olan proletaryanın diktatörlüğü ile olacaktır Demekki sosyalizm öncesi var olan tüm çelişkilerin (kadın-erkek çelişkisi de dahil) çözümü en baş, en hakim çelişkinin çözümü ile sonuç bulacaktır Yazının başında da belirttiğimiz gibi bu çelişki emek-sermaye çelişkisidir Yineliyoruz, kadın paranın saltanatında diğer
mülkiyetler gibi mülkiyettir Yani para ve onun uşakları kadının emeğini baskı ve sömürü altına almıştır Tüm bu baskının karşısında sarsılmaz devrimci kişilikleriİle önümüzde ışık olan Clara Zetkin’leri, Rosa Luxemburg’ları, Kolontay’ları Meral Yakar’ları, Barbara Anna Kistler’i ve daha nicelerini unutmamak gerekir
Bu sarsılmaz mücadelenin mihenk taşlarıdır onlar, dünde, bugünde ve yarında var olacaklar, bedenlerimizi kaybetmemiz düşüncelerimizin sonsuz ve sarsılmaz olduğu gerçeğini yok etmez Onlar da biliyorlardı ki bu mücadele kadın-erkek olmadan asla sonuca erişemeyecektir Demokratik, yaşanılası bir toplum için sonuna kadar sürecek olan bu savaş kuşkusuz ki nihai sonucuna erişecektir Kadınlar da, kadın olmadan önce insan olarak görülmenin mücadelesinin karşılığını elbette alacaklar Bu sosyal gerçekler kadını özgürleştirecek aynı zamanda yeniden geriye dönülmemesi için kadının baskı altına alınmasını yasaklayacaktır Emeğin
sömürülmediği sosyalist toplumda kendisi de emek sayılan kadın da sömürülmeyecektir Gerek sosyalist tolumda herkese geçiş noktası olan komünist toplumda emeğin özgürleşmesi temelinde özgürleşen kadın sorumsuz kadın anlamına gelmemektedir Kadın-erkek toplumsal sorumlulukları gereği daha çok insanlaşacak ve insana yaraşır bir yaşama kavuşmuş olacaklardır Artık kadın babanın,
kocanın, patronun, ağanın ya da diğer erkeklerin malı olmaktan çıkacak kendi bedeninin ve emeğinin üzerinde (diğer bireyler gibi) karar sahibi kendisi olacaktır Bu insanlaşma olgusudur Sevginin para ile alınıp satıldığı, cinsel ve dinsel sömürünün mülkiyet ilişkisi ile ilintili olduğu sömürü toplumlarının aksine sosyalizm de sevgi emek üzerine kurulacak ve insana ait olan en doğal seyrine kavuşacaktır Paranın değil emeğin saygı gördüğü bir yaşamda emeğe dayalı sevgi, insanın hakiki mutluluğunu sağlayacaktır Tüm bu kazanımların
gerek Feminizm mücadelesi gerekse bir bütünsel halk yığınlarının mücadelesi ile
gerçekleşeceği muhakkaktır…
**
“Sosyalist işçi partisinin görevi, kadın sorununun çözümü için örgütlenmeyi ve politik-ekonomik eğitimi, yeni üretim ilişkileri sonucu faaliyetleri en geniş ve en temelden dönüşen kadın kesimlerinde başlatmaktır: Sanayideki kadın işçilerin örgütlenmesi Sınaî kadın işçilerin örgütlenmesi ve eğitimi, yalnızca kadının durumunu düzeltmek için en önemli adım olmakla kalmaz, genel olarak işçi
hareketinin daha hızlı ve daha güçlü ilerlemesi için de önemli bir faktör oluşturur Dolayısıyla var olan toplumsal koşuların daha hızlı dönümü üzerinde etkisi büyüktür ”
Clara Zetkin
“İşçilerin devletinin cinsler arasında yeni bir ilişki biçimine gereksinmesi vardır Annenin kendi çocuklarına olan dar ve kıskanç sevgisi proletarya ailesinin bütün çocuklarını kucaklayacak kadar genişlemek zorundadır Kadının hizmetçiliğe dayanan çözülemez evlilik yerine işçi devletinin iki üyesinin karşılıklı sevgi ve saygıyla güçlenmiş, haklarda ve özgürlüklerde eşit iki üyesinin özgür birliğinin yükseldiğini göreceğiz Müstakil ve bencil ailenin yerine, büyük evrensel, içindeki işçilerin her şeyden önce ve yoldaş olacakları bir işçi ailesi yükselecek Yarının komünist toplumunda kadın ve erkek ilişkileri böyle olacak Bu yeni ilişki, insanlığa, eşlerin gerçek toplumsal eşitliğince sağlanacak, özgür aşkın bütün mutluluklarını sağlayacaktır, bu mutluluklar kapitalist rejimin ticari toplumunca asla bilinmezler ”
Aleksandra Kollantay
“İşçi kadının siyasal haklara ihtiyacı var, çünkü toplumda ekonomik bir işleve sahiptir, erkek işçi gibi sermaye için ömür tüketir, devleti ayakta tutar, devlet tarafından sağılır ve ezilir Erkek işçi ile aynı çıkarlara sahiptir ve bu çıkarlar için kavgada silahlara ihtiyaç duyar Siyasi talepleri, sömürülenleri ve sömüren sınıfı birbirinden ayıran uçurumun derinliğinde kök salmıştır, kadın ve erkeğin karşısında değil, emek ve sermaye karşıtlığında ”
Rosa Lüksemburg
Kadınlar Göğün Yarısıdır!
Gizem PEKCAN
|
|
|