Prof. Dr. Sinsi
|
Bilgi Savaşın İnsanlara Zararı Nedir?
Grup özdeşimi, inanç gücü, komutanına güvenme şeklinde özetleyebileceğimiz özelliklerin varlığı savaşan askerin korkusunu kontrol altına alınması için yeterli olacaktır
Savaş alanı dışındaki kişilerde birlik içinde olma, savaş ideolojisi taşıma ve ordusuna güvenme özellikleri varsa savaşın psikolojik baskılara dayanma gücü artar
Diğer bir psikolojik baskı duygusu ümitsizliktir Savaşla ilgili söylenti ve rivayetler bu duyguyu etkilemek içindir Psikolojik savaştaki gri propaganda yöntemi söylentilerle insanların savaşma arzusunu kırıp ümitsizliğe itmeyi amaçlar
BASKIYA KARŞI TEPKİLER KAYGININ YÜKSELMESİ:
Korkuda objektif bir tehlike vardır Korkunun objesi bellidir Kaygı (Anksiyete) da obje belirsizdir Sebebi bilinmeyen bir korku, serbest dalgalanan, belirsiz, endişe gerilim halidir
Fiziki belirtileri; ellerde titreme, terleme, sık idrara çıkma, çarpıntı, iştahın kaybolması, bağırsakların bozulması, kaslarda kasılma, sık nefes alma, vücutta ısı değişiklikleri gibi belirtiler oluşur
Psikolojik belirtiler olarak zayıf, kırılgan kişilik özelliğinde olanlar kolayca depresyon, savaş şoku, muharebe yorgunluğu, post-travmatik stres bozukluğu gibi bulgularla savaşamaz hale gelir Grup desteği, birlik ruhu, savaşma arzusu yeterli ise korkularını yener ve savaşma gücünü arttırır
Yeterli ruhsal destek, soyut değerlere inanç yoksa ufak baskıları tolere edemez Özellikle kuvvetli ve uzun süreli baskılara dayanmak çok zorlaşır Savaşta psikolojik yıkılmaların iki etkeni vardır Birincisi baskıların şiddeti, ikincisi kişinin direncidir
Kişinin stres belirtileri sıkıntılı, kızgın, huysuz, sinirli, ufak olaylardan kavga çıkarma, ağlama gibi belirtilerdir Grubun stres belirtileri ise tartışmaların artması, hastalıkların, viziteye çıkışın artışı, çalışma ahenginin bozulması, kurallara önem vermemek, üretkenliğin düşüşü, eleştiriye duyarlılık, otoriteye itaatsizliktir
Savaş alanında olsun çalışma hayatında olsun grup stratejisinin uzun sürmesi verimliliği, üretkenliği düşürür Bunun için ideal olan savaş psikolojisinden kısa sürede çıkılmasıdır
SAVAŞMA ARZUSU
savaşın amacı düşmanı savaşamaz hale getirmektir En kısa ve tehlikesiz yol savaşma arzusunu kaybettirmektir İkinci yol düşmanı top yekun yok etmek, üçüncü yol sadece silahlarını ve ikmal gücünü yok etmektir
Çinli savaş filozofu Sun-Tzu “Savaşmadan kazanmak en iyisidir” diyor Bugün modern askeri düşüncede savaşma arzusunu kaybettirmek için psikolojik savaş yöntemleri uygulanıyor Bozguncu propaganda ile savaşmama isteği doğurmak disiplin ve itaati bozmak, komutana saygı ve güveni azaltmak, korku duygusu ve ümitsizliği teşvik etmek desteklenir
Eğer bireylerde kişisel çıkarları toplumun ortak çıkarlarına feda etme, kişisel kaygılardan vazgeçme, milletin sevinç ve üzüntüsü ile üzülüp sevilebilme, bir bütünün parçası olduğu şeklindeki grup duygusunu taşıyabilme özellikleri varsa savaşma arzusu kolay zarar görmez
Amaçlı ve savaş arzusu olan ordu gerekli ruhsal desteğe sahip demektir ve kolay durdurulamaz Modern asker hayatta kalmasında birlik ruhunun önemini bilir Bu güven onun direncini arttırır Fakat modern askerin bir zaafı vardır Teknolojiye güvenir ama psikolojik direnci düşüktür Yıkanamadığı, uykusuz kaldığı, kolasını içemediği zaman kendini kötü hisseder Bu durum uzun sürerse savaşma arzusu azalır Küreselleşmenin nimetlerinden faydalanan, belli konfora alışmış askerin uzun süre savaşma arzusunu devam ettirmesi çok zordur
PSİKOLOJİK YARALANMALAR
Psikolojik savaş insanların duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirmeyi hedefliyor Bazen bu değiştirme insanı etki altına alıp yönlendirmenin ötesinde, onun ruh sağlığını bozucu etki yapar
Stres etkeni
Aynı olay, A kişide hiç etki yapmazken, B kişide hastalık yapabilir Psikiyatri, bozulan ruhsal durumu tanımlayan ve çözüm üretmeyi amaçlayan bir bilim dalıdır Psikoloji bilgi psikiyatri ise çözüm üretir
Genetik yatkınlıkların stres etkeni karşısında büyük rol oynadığını, son 10 yılda yapılan araştırmalar doğruladı Stres karşısında, depresyona girebilen veya şizofrenik dağılma gösterebilen insanların beyinlerinde stres altında protein üreten hatalı genler olduğuna dair güçlü kanıtlar var Fakat son yıllarda bulunan yeni ilaçlarla stresin ürettiği ve bozduğu kimyasal denge düzeltilebiliyor
Depresyon
Dünyada depresyon salgını denilebilecek bir artış söz konusudur Eğer önlem alınmazsa 2020 yılında depresyon, kalp-damar hastalıklarında en önemli ikinci sağlık sorunu olacaktır Depresyon artış hızının nedenleri olarak, modern insanın yaşadığı psikolojik taciz, başarı baskısı, tüketim çılgınlığı, doyumsuz sermayenin rekabetçiliği ve hızlı yaşamı teşvik etmesi, beklenti düzeyinin yüksek tutulması sayılabilir Bireysel mutluluk bozulduğunda küresel mutluluk da bozulacaktır
Depresyon kişinin yaşamdan zevk almaması, ilgi ve enerjisini kaybetmesi, uyku ve iştahının bozulması, zihninin yavaşlaması gibi belirtilerle seyreder Çok şükür ki, tedavisinde tıp çok başarılı Beyinde bozulan kimyasal denge tedavi ile düzeltilebiliyor
Kedisi öldüğü için depresyona girebilen insan, olumlu yaşam felsefesi ile hayattan zevk almayı başarabiliyor
Kronik, uzun süre depresyon hastalığının mide, kalp, akciğer, kemik iliği gibi bir çok organı bozduğu bugün bilimsel olarak belirlendi ve gösterildi
Psikolojik olarak acı çektirdiğimiz insanın bedenine de, bir bedel ödettiğimizi unutmamalıyız Fareler üzerinde yapılan bir deneyde, uykusuz bırakılarak strese sokulan farelerin bir süre sonra midelerinde stres ülseri oluştuğu bilinmektedir
Posttravmatik stres bozukluğu (PTSB)
Kişi, fizik bütünlüğünü bozacak bir tehdit yaşadığında veya böyle bir olaya tanık olduğunda ortaya çıkan bir hastalık türüdür
Aşırı korku, çaresizlik ve dehşet yaşanmıştır
Olayı tekrar tekrar yaşar (Flashback) Rüyalar, kabuslu ve korkutucu olur Olayı hatırlatan durumlarda şiddetli sıkıntı hissi ortaya çıkar İnsanlardan uzaklaşma ve yabancılaşma yaşanır Geleceği kalmadığını düşünür Gürültülü sese aşırı duyarlılık vardır Düşüncesini toplayamaz
Bu belirtiler, stresin beyinde yaptığı değişikliklerle ilgilidir
İnsanda korku, çaresizlik ve dehşet uyandırmayı amaçlayan psikolojik savaş yöntemlerinin, ne kadar insanlık dışı olduğu ortaya çıkardığı sonuçlardan anlaşılmaktadır
Savaş şoku
Savaşlarda başın yaralanması, napalm yanığında daha fazla savaşma gücünü zayıflatan bir ruhsal yaralanmadır Kişiyi savaşamaz hale getiren bütün psikolojik tepkilere savaş şoku denir
Sivil yaşamda, hayatta kalmak ve ölmek gibi bir sorunu olmayan insanın vazifesi birden insan öldürmek olmuştur Ayrıca yaşamı kısıtlanmıştır Siperi terk edemez, mazeret beyan edemez Fiziki olarak iyi hazırlıklı olsa da, gelecek tehlikeleri beklemek zorundadır Böyle durumlarda ilk tepki, korkudur Eğer kişide savaş ideolojisi varsa, sadakat duygusu gelişmişse ve ölümü kutsallaştırmışsa korku ona zarar vermez Amaçsız, keyif odaklı yetişmiş, ölümden sonra yok olacağını düşünen bir asker kendisini riske atmamak için bütün yolları dener Strese dayanıklılığı azalır, kolayca savaş dışı kalabilir
Grup duygusu gelişmiş, komutanına güvenen, eğitim ve disiplin düzeyi yüksek bir askerin savaş şoku yaşama riski azdır Ne yaptığını bilen komutan, emrindekilerin ruhsal direncini yüksek tutmayı başarır Psikolojik savaş yöntemlerini bilen komutan, savaşın psikolojik baskılarını giderecek bir yol geliştirebilir
|