Prof. Dr. Sinsi
|
Rasyonalizmin Temsilcileri Hakkında Bilgi
O , aynı çerçeve içinde , dilin doğasıyla ilgilenmiş ve düşünme , anlam , mantık ve tanım konusunu ele almıştır Yaşadığı dönemde yoğun bir kavram kargaşasının hüküm sürdüğünü , bunun ahlak alanını da kapsadığını düşünen Sokrates , bilgeliğin , adaletin , cesaretin , v b anlamının ne olduğu bilinmedikçe , bilgece , adil ya da cesurca eylemekten söz edilemeyeceğini iddia etmiştir Çünkü aynı sözcükleri ya da kavramları kullanan insanlar , bu sözcük ya da kavramlarla farklı şeyleri kastediyorlarsa eğer , Sokrates"e göre , bu , insanların anlaştıklarını sanarak anlaşmadan konuştukları www frmsinsi net/ anlamına gelir ve sonuç , kargaşadan başka hiçbir şey olmaz Kargaşa , Sokrates"e göre , hem entelektüel ve hem de ahlaki yönden olur Ona göre , entelektüel olarak sözcük ve kavramları , sizin kullandığınız anlamdan farklı bir anlamda kullanan biriyle tartışarak , bir kavga dışında , hiçbir yere varamazsanız ve ahlaki olarak da , söz konusu sözcükler ahlaki fikirlere karşilık geldiği zaman , sonuç bir anarşiden başka bir şey olmaz Sokrates işte bu kargaşayı sona erdirmek , insanlara ahlaki gelişmelerinde yol göstermek için , bir tartışma ve ögretim yöntemiyle , bir tanım yöntemi geliştirmiş ve tartışmalarıyla , evrensel değerlerin özünü ve gerçek anlamını ortaya koymaya çalismistir
Platon
Yunan filozofudur Sokrates"in öğrencilerindendir Sokrates ölüm cezasına çarpılınca ( M Ö 399 ) Atina"dan ayrılan Platon ( M Ö 429-347 ) , Mısır ve Güney İtalya"ya yolculuklar yaptıktan sonra Dionysos I"in kayınbiraderi Dion tarafından Syrakusai"e çağrıldı Bir süre sonra Atina"da kendi felsefe okulunu ( Akademia ) kurup Dionysos I"in ölümünden ( M Ö 367 ) sonra yeniden Syrakusai"e giderek , Dionysos II"yi bir "düşünür-kral" olarak yetiştirmeye çalıştı
M Ö 361"de üçüncü kez Syrakusai"e gidip genç kralla antlaşmazlığa düştüğü için kısa bir süre cezaevine kapatıldıktan sonra Atina"ya döndü Ölürken akademisini yeğenine bıraktı
Platon"un yapıtları 35 söyleşiden ( diyaloglar ) oluşur Platon , matematik prensiplere hayrandı O , diğer konuların da matematik prensiplere dayandırılmasını istiyor , matematiğin bir kesinlik ölçüsü olduğuna inanıyordu Matematik , felsefe için bir giriş idi O bakımdan Platon , Akademia"nın kapısına "Geometri bilmeyen buradan içeri girmesin" diye yazdırmıştır
Platon felsefesi , akılcılık ve spiritüalizmin temalarından esinlenerek bu iki felsefe akımının bir tür bileşimini oluşturmuştur Gerçeği araştırmak için Sokrates"in www frmsinsi net/ soru yanıt yöntemini felsefenin bütün alanlarına yayan Platon"a göre , anlaşılabilir bir dünyada idealar , gerçek varlığı oluşturur; sezgilenen her şey , bu ideaların birer eksik ve değişken yansımasıdır
Platon , gerçekliği iki bölüme ayırmıştır Birinci bölüm , duyular dünyasıdır Bu dünya hakkındaki yaklaşık ve mükemmel olmayan bilgilerimizi , beş duyumuzu kullanarak edinebiliriz Duyular dünyasındaki her şey için "her şeyin değiştiği" ve hiç bir şeyin sonsuza dek var olmadığı gerçeği geçerlidir Duyular dünyasında hiç bir şey var değildir; burada bir şeyler ortaya çıkar ve sonra ortadan kaybolur İkinci bölüm idealar dünyasıdır Aklımızı kullanarak bu dünya hakkında kesin bilgilere ulaşabiliriz İdealar dünyası , duyularla algılanamaz Buna karşılık idealar ( ya da biçimler ) mutlak ve değişmezdir
Platon , insanların ikiye ayrılmış yaratıklar olduğunu düşünür "Değişen" bir vücudumuz vardır Vücudumuz , duyular dünyasına bağımlıdır ve bu dünyadaki diğer şeylerin kaderini paylaşır Tüm duyularımız vücudumuza bağlıdır ve dolayısıyla güvenilmezdir Ancak bizim bir de ölümsüz bir ruhumuz vardır ki bu ruh , aklın yuvasıdır Ruh , maddesel olmadığı için idealar dünyasına girebilir Platon daha da ileriye giderek , ruhun bir vücuda yerleşmeden önce de var olduğunu ve ruhun önce idealar dünyasında var olduğunu söylüyordu
Platon"a göre anlaşılabilir dünyayı topluca kavramayı sağlayan yüce bilgi , diyalektiktir İdealar , birbirinden ayrı gerçeklikler değil , aynı ile başkanın , bir ile çokun , son ile sonsuzun karışmasından oluşan karışımlardır Dolayısıyla , idea ve anlaşılabilir gerçek de birer karışımdır
Platon"a göre insan vücudu üçe ayrılır: baş , göğüs ve karın Bu bölümlerin her biri ruhsal bir erdeme karşılık gelir Baş akla , göğüs isteme , karın da haz ya da arzuya karşılık gelir Bu üç ruhsal yeti , bir ideale ya da bir değere bağlanabilir Akıl ,
bilgeliğe ulaşmaya çalışır; istek cesaret gösterir; arzu da insanın ölçülü olması için denetlenir İnsanın bu üç bölümü bir bütün içerisinde hareket etmeye başladığı zaman uyumlu ya da "bütünlüklü" bir insan ortaya çıkar
Platon , "Devlet" adlı diyaloğunda "ideal devlet"i anlatır Burada anlatılan örnek bir devlet ya da "ütopik" bir devlettir Platon , bu devletin filozoflar tarafından yönetilmesi gerektiğini söyler Platon , tıpkı bir insan vücudu gibi yaratılmış bir devlet düşünür Bu devlet aynı şekilde üçe bölünmüştür Vücudun "başı" , "göğsü" ve "karnı" olduğu gibi devletin de yöneticileri , bekçileri ( veya askerleri ) ve ticaretle uğraşanları ( bunlara zanaatkârlar ve köylülerde dahildir ) vardır Ona göre sağlıklı ve uyumlu bir insan nasıl dengeli ve ılımlı ise , "adil" bir devlet de herkesin bütün içindeki yerini bilmesiyle ortaya çıkar
Platon"un felsefesinde genel olarak geçerli olduğu gibi , onun devlet felsefesi de rasyonalizmden etkilenir İyi bir devlet yaratmanın yolu , bu devletin mantıkla yönetilmesinden geçer Başın vücudu yönetmesi gibi toplumu yönetenler de filozoflar olmalıdır
Platon , kadınların da erkekler gibi yönetici olabileceklerini söylüyordu Bunun da nedeni , yöneticilerin siteyi yönetmesinin tam da akılla mümkün olmasıydı Kadınlar da erkekler gibi aynı mantığa sahipti Kadınları yetiştirmeyen bir devletin yalnızca sağ kolunu çalıştırıp güçlendiren bir insana benzediğini söyler
Platon , aile ve özel mülkiyeti de reddediyor , bunların devleti yönetenler ve koruyanlar tarafından idare edilmesini savunuyordu Görüşleriyle Plotinus"u ve Hıristiyan din bilimcileri etkilemiş olan Platon"un başlıca söyleşileri arasında Devlet , Şölen , Phaidon , Gorgias , Protagoras sayılabilir
Aristoteles
( M Ö 384 - 322 ) Yunan filozofu Aristoteles , yalnızca büyük Yunan filozoflarının en sonuncusu değil , Avrupa"nın da büyük biyologlarından ilki idi Platon"un akademisinde 20 yıl öğrencilik yapan Aristoteles , bir süre sonra Atina"dan göçüp Büyük İskender"in eğiticiliğine getirildi M Ö 355"de Atina"ya dönerek ünlü okulu "Lykeion"u ( Lise ) kuran Aristoteles , Büyük İskender ölünce yeniden Atina"dan göçmek zorunda kaldı ( M Ö 323 ) ve ertesi yıl Eğriboz adasında öldü
Platon"un tüm duyular dünyasına ve etrafımızda gördüğümüz şeylere sırt çevirmiş olmasına rağmen , Aristoteles bunun tam tersine gerçekçi bir şekilde balıkları , kurbağaları , anemon çiçeklerini ve gelincikleri inceledi Aristoteles , "Gerçekten var olan nedir?" sorusuna , "Şu görmüş olduğumuz tek tek nesnelerdir; şu insan , şu masa , şu ağaç gibi fertlerdir Yoksa , Platon"un dediği gibi göremediğimiz idealar değildir" cevabını verir Ayrıca , Platon bir şair ve destan yazarı iken , Aristoteles"in yazıları ansiklopedi maddeleri gibi kuru ve detaylıdır Buna karşılık yazılarının temelini o güne kadar hiç yapılmamış doğa araştırmaları oluşturur
Aristoteles Platon"la "tavuk" fikrinin tavuktan önce var olduğu konusunda da aynı fikirde değildi Aristoteles"in tavuk biçimi ile kastettiği şey , tavuğun özgün özellikleri olarak her tavukta var olan şeylerdi Bu yüzden tavuğun kendisi ile tavuk biçimi , ruhla beden gibi birbirinden ayrılamayacak şeylerdi Aristoteles"in Platon"un idea öğretisi hakkındaki bu eleştirileri düşünce yönteminde de çok önemli bir değişim anlamına gelir Çünkü Platon için gerçeklik aklımızla düşündüğümüz bir şey iken , Aristoteles için gerçeklik duyularımızla algıladığımız bir şeydi
Aristoteles"e göre doğada çeşit çeşit neden vardı Bunların içinde en önemlisi onun "ereksel neden" dediği nedendir Aristoteles , doğadaki cansız süreçlerde de "ereksel neden" arıyordu Örneğin , yağmurun yağdığını çünkü bitkilerle hayvanların büyümek için yağmura gereksinimi olduğunu söylerdi "Ereksel neden" ile kastettiği buydu Görüldüğü gibi Aristoteles bir anda yağmur damlalarına bir görev ya da bir "amaç" veriyordu
Aristoteles doğayı ciddi bir şekilde düzenlemek istiyordu Doğadaki her şeyin değişik guruplar ve alt-guruplarda bir araya geldiğini göstermeye çalışıyordu Ayrıca Aristoteles insanların kavramlarına bir düzen getirmek isteyen titiz ve düzenli biriydi Bu yanıyla mantığı bir bilim olarak kuran kişi de o oldu Hangi çıkarımların ya da kanıtların mantıksal olarak geçerli olduğuna ilişkin kesin kurallar öne sürdü
Aristoteles"e göre dünya küre biçimindedir ve her şeyi içine alır; evrenin merkezinde Yer vardır ve Yer hareketsizdir Aristoteles Dünyadaki devinimleri yıldız ve gezegenlerin yönettiğini düşünüyordu Ancak gökyüzü cisimlerini de hareket ettiren bir şey olmalıydı Bu güce Aristoteles "ilk devindirici" ya da "Tanrı" diyordu "İlk devindirici"nin kendisi hareket etmez ve o gökyüzündeki cisimlerin ve dolayısıyla doğadaki her şeyin hareketlerinin "ilk nedeni"dir Aristoteles üç tür mutluluk olduğunu söyler: İlk tür mutluluk , arzu ve isteklerin olduğu bir hayattır 
|