10-21-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Antik Çağ Felsefesi Hakkında Bilgi
Milet Okulu’nun diğer filozofu Anaksime-nes arkhe olarak “hava”yi ileri sürdü Kosmos ile insan bedeni arasında bir karşılaştırma ya*pan Anaksimenes, insan bedeninin yaşaması*nı bu havaya dayandırır O, ruhun varlığına da işaret etmiş ancak bunun maddi olduğunu be*lirtmiştir
Milet Okulu kosmos’un ana maddesinin ne olduğunu araştırırken bu ana madden in varlık*la “oluşu” nasıl hazırladığı konusunu karanlık bırakmıştı Oluş sorunu başta Herakleitos ol*mak üzere Elea Okulu fitozoflarıyla Pythago-rascilar tarafından değişik görüşler ileri sürül*mek suretiyle tartışılmıştır Herakleitos kos*mos’un ana maddesini “aleş” olarak nitelendi*rirken, aynı zamanda kosmostaki hareket, de*ğişim ve oluşu da buna dayanarak açıklama yoluna gitti Ona göre Kosmos’ta sürekli bir oluş sözkonusudur Herşey akmaktadır, her nesne durmaksızın hareket etmekte ve değiş*mektedir Fakat bu sürekli oluşu düzenleyen ve asla değişmeyen şey İse Logos (akıl, yasa, il-ke)lur
Buna karşılık Elea Okulu Kosmos’ta ve Var-lık’ta hiçbir hareketin, değişimin ve oluşun sözkonusu edilemeyceğİnİ ileri sürmüştür Okulun kurucusu olan Parmcnidcs sadece “Bir” olan “Varlık”ın varolduğunu, bu nedenle bu varlıkta hareketin, değişimin ve oluşun söz*konusu edilmesinin mantık bakımından kabul edilemez bir çelişkiyi doğuracağını belirtir Öğrencisi Zenon, bu “Bir” varlık önermesini temel alarak hareketin, değişimin ve oluşun, Hcraklcitos’un savunduğu gibi, kabul edileme*yeceğini, çeşitli örnekler ile tartıştı Varlıkta hareket veya değişimin bulunduğunu kabul et*mek var olanın yok olacağını kabul etmek ya da yok olandan varlığın çıkacağını varsaymak anlamına geldiğini, bunun ise mantığın çeliş*mezlik ilkesine aykırı olacağını belirterek red*detti
Elea Okulu’nun Varlık anlayışı Kscnofanes tarafından Tek Tanrı inancının açıklanmasın*da temel alındı Daha doğrusu Kscnofanes’İn Tek Tanrı kavramı, Elea Okulu’nun “Bir” Var*lık kavramına dönüştü Parmenides’in varlık kavramı ve mantığı temel alan düşünce yönte*mi sonraki filozoflar, hatta Yeni Çağ filozofla*rı üzerinde de etkili oldu (Örneğin Platon, Spinozavb )
Pythagoras ve Pythagorasçılar ise Kosmo-sun ve Kosmostaki düzen ve uyumun kavra*nıp açıklanmasında sayıları temel aldılar On*lara göre her sayının bir değeri olması gere*kir; bu da nesnelerin mahiyetinin açıklanma*sında anahtar rolü oynar Ayrıca Pytlıagorasçı-lar ilk gizli felsefe topluluğunu oluşturmuş ve ruh göçü (tenasüh) inanışı temeline dayanan bu gizli topluluk bazı ilkeler kabul ederek ara*larında uygulamıştır Pythagorasçılar gizli dü*şünceleriyle ve dışa kapalı örgütlenme biçim-leriyle sonraki yüzyıllarda da varlıklarını sür*dürdüler ve düşünce tarihinde belli oranda et*kili oldular
M Ö V yüzyılda Yunanlıların Persler tara*fından yenilgiye uğratılmaları ve İyonya kent*lerinin işgal edilmesi üzerine burada yaşayan halk ile birlikte filozof ve sanatçıların Batıya,ö-zellikle Güney İtalya ve Sicilya kentleriyle ku*zeyde Afrika ve Makedonya’ya göç ettikleri görüldü Bunun sonucu olarak felsefe ve bi*lim İyonya’dan bu bölgelere taşındı Gerçek*ten bu tarihten sonra Atina bir kültür kimliği*ne kavuşacak, ayru şekilde Güney italya’da ba*zı kentler de düşünce ve bilim alanında geliş*melere sahne olacaktır
Empedokles İyonya felsefeleriyle Elea Oku-lu’nun görüşlerini birleştirerek Kosmos’un ana maddesi ve nesnelerin hareket ve oluşları*nı açıklamaya yönelmiş, Kosmos’un ana mad*desi olarak Thales’in “su”yunu, Anaksİme-nes’in “hava”sını, Herakleİtos’un “ateş”ini ala*rak, dördüncü unsur olan toprağı da kendisi ekleyip, dört unsur (anastr-i eıbaa) Öğretisini ileri sürmüştür Her varlığın veya nesnenin meydana gelmesi bu dört unsurun belli oran*larda birleşmesiyle mümkün olmaktadır Bu dört unsur Parmenides’in “Varlık”ı gibi değiş*mezdir Ancak Kozmostaki nesnelerin meyda*na gelmesi için bu dört unsuru birleştirici baş*ka bir şeyin olması gerekir ki, Empodekles bu*na sevgi ve nefret der Kosmostakİ hareketi, değişmeyi ve oluşu meydana getiren sevgi ve nefrettir Fakat bu iki özellik dört unsurun dı*şında değerlendirilmiştir Empedokles bir yan*dan kendinden önceki görüşleri belli bir sis*tem içinde birleştirip açıklamaya çalışırken, kendinden sonraki görüşleri de etkilemiştir
Nitekim Atomcu görüşün oluşmasında Em-pedokles’in felsefesi bir hareket noktası işlevi görecek, Anaksagoras dört unsur yerine sade*ce tek bi madde, “spermate”, yani zerrecik kav*ramını, sevgi ve nefret yerine de “Nous” kavra*mını koyacaktır Zerreciklere, nesneyi meyda*na getirmek üzere ilk hareketi veren Nous’tur ve daha sonra zerreciklerin denetimini sürdü*rür Bu zerrecikler, kendi yapılarındaki özel*likler gereği bir araya gelerek nesneleri oluştu*rurlar ki, birleşen zerreciklerin amacı, meyda*na getirdikleri nesneler olmaktadır Yani Em*pedokles dört unsurun bir araya gelmesini raslantıya bağlarken, Anaksagoras zerreciklerin hareketini belli bir amaca yönelmiş olarak açıklıyor, öyleyse evrende bir amaçlılık (tele-olojik) ilkesi hakimdir
Empedokles ve Anaksagoras’ın henüz pek açık olmasa da maddeyi temel alan açıklama*larını Leukippos, özellikle de Demokritos ge*liştirip ilk atom teorisini ileri sürmüşlerdir Demokritos’a göre kosmos’un ve varlığın te*meli parçalanamayan en küçük şey, yani “ato-ma”dır Atomların nicelik özellikleri bir araya gelerek nesnelerin meydana gelmesini sağla*maktadır Sürekli hareket halinde olan atom*ların hareketlerini gerçekleştirdikleri bir orta*ma İhtiyaçları vardır ki, bu “boş mekan”dır Boş mekan madde değildir, varlığı yoktur, ama atomun hareketi İçin gereklidir Atomla*rın hareketleri sahip oldukları nicel özellikler dolayısıyla zorunlu ve mekaniktir Böylece De*mokritos maddeyi temel alan atom teorisini bir sistem halinde ortaya koyar ve madde ayrı*mını da felsefeye yerleştirir İnsanın bedeni gi*bi ruhu da atomların birleşmesinin bir sonucu*dur Uyku gibi ölüm de atomların bu hareket*lerine bağlıdır
|
|
|