Yalnız Mesajı Göster

Sivil Savunma Kavramının Doğuşu

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sivil Savunma Kavramının Doğuşu




SİVİL SAVUNMA KAVRAMININ DOĞUŞU

Tabiatın var oluşundan bu yana her canlı, çeşitli tehlikelere karşı kendisini, yakınlarını, sevdiklerini, barındığı yuvasını, üzerinde yaşadığı toprağını, yaşam için gerekli olan her şeyini SAVUNA GELMİŞTİR

Hayvanlar yuvalarını genellikle çeşitli tehlikelerin ulaşamayacağı mekanlarda seçmişlerdir

İlk gününden bu yana insanoğlu; tabiat olaylarından, vahşi hayvanların tehlikelerinden, düşmanlarının saldırılarından korunabilmek için, barınaklarını gerektiğinde bir gölün üzerine kurmuşlar, mağaralarda barınmışlar, zamanla yüksek tepeler üzerinde şatolar ve kaleler inşa ederek, kendilerini korumaya çalışmışlardır

İnsanlar ve toplumlar arasındaki çatışmaların, ilk insanların ortaya çıkışı ile başladığı ve en ilkel koşullardan günümüzün en modern imkanlarına kadar her türlü vasıtayı kullanarak geliştiği ve asla son bulmadığı ve bulmayacağı bilinmektedir

Toplumların bünyeleri değiştikçe istek ve ihtiyaçları artmış, dolayısıyla kişiler ve toplumlar arasındaki anlaşmazlıklar meydana gelmiş, bunların çözümü için de çoğu kez savaşlara başvurulmuştur

Savaşlar, insanların kendi kendilerine yol açtıkları en büyük felaketlerden biridir Daima çok büyük acılara, sıkıntılara ve zararlara sebep olmasına ve tüm insanların bunu bilmesine rağmen maalesef savaşlar devam etmektedir

Norveç İlimler Akademisince yapılan bir araştırmaya göre; İnsanlar MÖ 3600 yılından bu yana 14 bin defadan fazla savaşmışlardır Bu savaşlarda 4 milyara yakın insan hayatını kaybetmiştir

Yine bu savaşlardaki maddi zarar; dünyayı ekvator üzerinde çevreleyen 10 m yüksekliğinde, 156 m genişliğinde altın madeninden yapılacak bir duvarın maddi değerine eşittir Bu dönem boyunca, dünyamız, sadece 292 yıl sulh ve sükun içinde yaşamını sürdürmüştür

Savaşı kazanabilmek için; önceleri üstünlüklerini kişisel güçleriyle sağlayan insanlar, daha sonraları zeka ve becerilerini de kullanarak savaş araç ve gereçlerini devamlı geliştirmişlerdir Bu gelişme dünya devletlerini adeta bir silahlanma yarışına götürmüştür

XX yüzyılın başından bu yana milletler arasında yapılan silahlanma yarışı, dünyamızı bir barut fıçısı haline getirmiştir Bunun sonucunda, insanlar, I ve II DÜNYA SAVAŞLARI ile yüz yüze gelmişlerdir

1914-1918 (4 Yıl 3 Ay) I DÜNYA SAVAŞINDA; 95 milyon insan ölmüş, bunların %5’i sivil, %95’i askerdir

1939-1945 (5 Yıl 8 Ay) II DÜNYA SAVAŞINDA; 52 milyon insan ölmüş, bunların % 48’i sivil, % 52’si askerdir

1950-1952 (2 Yıl 6 Ay) KORE SAVAŞINDA; 92 milyon insan ölmüş , bunların %84’ü sivil, % 16’sı askerdir

Bu tablodan da anlaşılacağı üzere, günümüze gelindikçe savaşlarda ölen insanların büyük bir çoğunluğunu SİVİL HALK teşkil etmektedir

Günümüzde ya da gelecekte çıkacak savaşların en belirgin özelliği: Bu savaşların, TOPYEKÜN ya da ULUSAL SAVAŞLAR oluşlarıdır

Topyekün Savaşlarda Amaç ; Düşmanın SAVAŞ GÜCÜnü kırmak, yok etmektir

Savaş Gücü de ; genellikle İNSAN GÜCÜ ve ENDÜSTRİYEL GÜÇTEN oluşur

Bu nedenle düşman, savaş gücünü kırmak için bu güçleri oluşturan kaynaklara yönelir Yani sivil halkı ve bu halk tarafından çalıştırılan özel veya kamuya ait kurumlar ile endüstriyel kuruluşları hedef alır Böylece silahlı kuvvetleri hem savaş gücü desteğinden, hem de uğrunda çarpıştığı kavramlardan yoksun bırakmaya uğraşır Gerçekten de, sivil halkı olmayan bir ordunun savaşması mümkün değildir ve böyle bir durumda çarpışmak, savaşmak da anlamsızdır

Düşman, savaştığı ülkelerin savaş gücünü kırmak için elinde bulunan tüm silahları, bunlardan birini ya da birkaçını, belli bir ya da birkaç sonucu elde etmek için bir arada kullanabilir

6 Ağustos 1945 te Japonyanın Hiroşima kentine atılan 20 kilotonluk bir atom bombası:

300,000 nüfustan;

78000 kışının ölümüne,

84000 kişinin yaralanmasına,

60000 evin tamamen ya da kısmen yıkılmasına,

Böylece onbinlerce insanın evsiz kalmasına neden olmuştur

9 Ağustos 1945’te Nagazaki kentine atılan 20 kilotonluk bir atom bombası:

87000 nüfustan :

27000 kişinin ölümüne,

41000 kişinin yaralanmasına,

Binlerce insanın evsiz kalmasına neden olmuştur

Halen dünyada 50000 atom başlığı olduğu sanılmaktadır Bu korkunç gerçekler ışığında Ülkeler Sivil halkın korunması sivil halkın korunması için teşkilat kurma zorunluluğu duymuş ve Sivil Savunmanın kurumlaşmasını sağlamışlardır

GÜNÜMÜZ SAVAŞLARININ KORKUNÇ GÖRÜNÜMÜNE, DOĞAL AFETLERİN BÜYÜK YIKINTILARINA, YANGINLARIN KASIP KAVURMALARINA RAĞMEN; CAN VE MAL KAYBINI EN AZ DÜZEYE İNDİRMEK, DAHA BARIŞTAN İTİBAREN, BU TEHLİKELERE KARŞI ÖNLEMLERİ ALDIRACAK VE GEREKTİĞİNDE UYGULATACAK BİR TEŞKİLATIN KURULMASI İLE MÜMKÜNDÜR

BU TEŞKİLAT: SİVİL SAVUNMA TEŞKİLATIDIR

Milletleri oluşturan en önemli unsur insandırİnsan hayatını ve malını korumak çok önemli bir görevdirSivil Savunma bu görevin- nasıl ifa edileceğini öğreten ve planlayan bir teşkilattır

Doğal afetlere karşı halkın korunması konusunda, öteden beri bir takım önlemler alınıp uygulanmışsa da bu önlemler, örgütsel ve yasal dayanaklardan yoksundu

Birinci Dünya savaşına kadar, özellikle halkın, savaşın tehlikelerine karşı korunması için hiçbir girişimde bulunulmadığı, buna ihtiyaç da duyulmadığı görülmektedir Bunun nedeni, savaş silahlarının cephe gerilerine uzanacak menzile ve toptan yok etme gücüne erişememiş olmasıdır

Birinci Dünya savaşının ardından gelen yıllarda ülkelerin bir çoğunda pasif korunma adı altında, halkın türlü tehlikelerden korunmasını amaçlayan önlemler getirilmiş ve örgütler kurulmuştur

Teknolojik gelişmeler, savaş doktrinlerinde değişmelere neden olunca, buna paralel olarak pasif korunma örgütü de, değişen koşulların doğuracağı sonuçları karşılayacak biçimde değiştirilip geliştirilmiştir

II Dünya Savaşında; savaşların, cephelerden çok cephe gerilerini tehdit etmiş olması, askerden çok sivil halkın ölmesi, bundan sonra çıkabilecek savaşların da böyle süreceği düşüncesi devletleri, sadece pasif korunma önlem ve örgütünün halkı koruyamayacağı sonucuna götürmüş, Sivil Savunma bu sonuçtan çıkmıştır

Avrupa ülkelerinin çoğunda Sivil Savunma II Dünya savaşı sırasında, savaşın içinde kurulmuş, gerçek bir deneyimden geçmiş, yararını kanıtlamış bir örgüttür

Avrupa ülkelerinin çoğunda sivil savunma ıı Dünya savaşı sırasında, savaşın içinde kurulmuş, gerçek bir deneyimden geçmiş, yararını kanıtlamış bir örgüttür

Sivil savunma, savaşın ardından gelen yıllarda da,savaş teknolojisindeki ilerlemelere uygun bir gelişme göstermiştir İlk kez bu savaşta halka karşı kullanılan atom silahları bundan sonra daha büyük bir gelişme göstermiş termonükleer silahlar imal edilerek savaş alanında kullanılabilecek duruma getirilmiştir Kısaca nükleer silahlar diye adlandırılan bu silahlar ile biyolojik ve kimyasal silahlar da sivil savunmanın önemini daha çok arttırmıştır

Bugün sivil savunmanın önemini benimsemiş tüm dünya ülkeleri, sivil savunma örgütlerine bütçelerinden küçümsenemeyecek kaynaklar ayırmaktadırlar



Alıntı Yaparak Cevapla