Prof. Dr. Sinsi
|
Amasya Müzesi,Amasya Müzesi Hakkında
Amasya Müzesi Müdürlüğü
1925 yılında Sultan II Beyazıt Külliyesi'nin bir bölümü olan medrese binasının iki odasında toplanan az sayıda arkeolojik eserler ile İslâmi Devir mumyaları bir araya getirilerek önce bir "Müze Deposu" oluşturulmuştur
Daha sonra eserlerin çoğalması ve teşhir edilecek yeni mekânlara ihtiyaç duyulması neticesinde, 1962 yılında Selçuklu Döneminin anıtsal eserlerinden olan 1266 tarihli Gökmedrese Camii'ne taşınmıştır 1958 yılına kadar fahri memurlukla idare edilen müze, aynı yılın haziran ayından itibaren Müze Müdürlüğü'ne dönüştürülmüştür
22 Mart 1977 yılında yeni yapılan bugünkü modern binasına taşınmış; daha sonra yeniden düzenlenmiş ve tüm eserler kronolojik sıraya göre teşhir edilerek 1980'de hizmete açılmıştır
11 ayrı medeniyete ait arkeolojik, etnografik, sikke, mühür, el yazması ve mumya olmak üzere yaklaşık yirmidörtbin civarında eseri ile bölgenin en modern ve en zengin müzesi olarak, ülkemiz kültür ve turizmine hizmet etmektedir
Üç katlı olarak yapılan müzenin bodrum katında deposu, laboratuvarı ve diğer hizmet birimleri, alt katta büfe ve dinlenme salonu ve ufak bir teşhir salonu,üst katta ise arkeolojik, sikke ve etnografik eserlerin sergilendiği iki büyük salon yer almaktadır Bahçede ise taş eserler ile Sultan I Mesut Türbesi içerisinde 6 adet İlhanlı Dönemine ait mumya teşhir edilmektedir
Alt Salon Teşhiri
Amphoralar
Roma ve Bizans Çağına ait pişmiş topraktan yapılmış, çift kulplu, sivri dipli, formlarıyla müzenin ilgi çekici eserleri arasında yer alırlar Antik dönemde şarap, zeytinyağı ve benzeri sıvı maddelerin naklinde ve saklanmasında kullanılmışlardır Bafra yakınlarında batık bir gemiden çıkarıldığı bilinen eserler 1977 yılında müzeye kazandırılmışlardır
Lahitler
Bu bölümde dört adet lahit teşhir edilmektedir Üçü pişmiş topraktan yapılmış olup diğeri bronzdandır
Bronz Lahit
Dövme tekniği ile yapılmış, modern banyo küveti şeklindedir Ağız kenarlarına yakın köşelerinde simetrik dört adet halka kulp vardır Taşova İlçesi, Esençay Beldesi, Çakırmıstığın Tepesi olarak adlandırılan büyük tümülüsten çıkarılmıştır Hellenistik Dönem eseridir
Pişmiş Toprak Lahitler
Bir tanesi köşeli, diğeri silindirik, üçüncüsü ise küvet şeklindedir Roma Döneminde mezar olarak kullanılmışlardır
Heykeller
Bu bölümde Hellenistik ve Roma Dönemine ait iki heykel teşhir edilmektedir Başı olmayan giysili rahip heykeli, diğeri ise tanrı Dionysos ve oğluna ait yüksek bir kabartma sergilenmektedir
Lahitlerin bulunduğu bölümde Selçuklu ve Osmanlı Döneminde Amasya'da inşa edilen cami, medrese ve benzeri yapıların orijinal mermer kitabeleri sergilenmektedir
Amasya'da Azerbaycan ve yöresinden 1897-1898 Osmanlı-Rus Harbi sırasında göçle gelen bir kısım halkın yanlarında getirdikleri halılar, halı seccadeler, halı heybeler ve kilimler bu bölümde teşhir edilmektedir Yine bu kısımda Milas, Kırşehir ve Avanos yöresi halı ve kilimleri yer almaktadır
Ahşap Eserler
Bu bölümde Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait ahşap işçiliğin nadide örnekleri sergilenmektedir
Bizans Dönemi Kapı Kanadı
Gümüşhacıköy İlçesi, Gümüş Beldesi'ndeki bir manastıra aittir Üzerinde kabartma tekniğiyle yapılmış, bereketi simgeleyen asma dallarının birbirine dolanarak oluşturduğu dairelerin içerisi asma yaprağı ve iri taneli üzüm salkımı ile süslenmiştir Geç Bizans Dönemine ait bir eserdir
Selçuklu Dönemi Kapısı
Selçuklular Döneminde 1266-1267 tarihlerinde inşa edilen Gökmedrese'nin orijinal kapısıdır Abanoz ağacından yapılmış, çift kanatlı anıtsal boyutlu bir eserdir Üzerinde oyma tekniğiyle işlenmiş, rumî ve kıvrak dallı yuvarlak kemerli, bordür kuşak içerisinde, alınlık bölümünde, Arapça sülüs hatla yazılmış grift kitabede "İnsan ölünce kendisinden ameli kesilir Bundan üç şey müstesna; onlar ya sadaka-ı cariyedir, veya kendisinden istifade edilen ilimdir Veyahut da kendisine dua eden salih evlattır" hadisi yer almaktadır Kapının göbek kısmında ise kırık çizgilerin birbirine geçmesi ile oluşan üçgen, beşgen ve sekizgenler üzeri rumî ve kıvrak dal motifleri ile bezenmiştir
Osmanlı Dönemi Cami Kapısı
Osmanlı Dönemi 1485 tarihli Mehmet Paşa Camii'nin orijinal kapısıdır Kündekârî tekniğiyle iç içe geçmiş kırık çizgilerden oluşan beşgen ve üzeri yıldız motifleriyle bezeli çift kanatlı bir kapıdır Klasik Osmanlı ahşap işçiliğinin ender örneklerinden biridir Bu bölümde 19 yy Amasya sivil mimarlık örneklerinden derlenen dolap kapakları ve şerbetlikler yer almaktadır
Üst Salon Teşhiri
Burası arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki seksiyona ayrılmıştır Ayrıca arkeolojik seksiyonun son bölümünde sikkelerin ve definelerin teşhir edildiği vitrinler yer almaktadır
Tunç Çağı Eserleri (M Ö 3500-2100)
Müzede bu çağı temsil eden eserler üç ayrı vitrinde teşhir edilmiştir İlk iki vitrinde, pişmiş topraktan yapılmış siyah ve kırmızı renkli, iyi perdahlanmış ve bazılarının üzeri yivle bezenmiş maden taklidi, kulplu ve kulpsuz küre gövdeli, yuvarlak ağızlı, düz dipli, çanak çömlek ve testiler yer almaktadır
Amasya merkez Mahmatlar ve Merzifon Oymaağaç Köyü'ndeki kazılarda çıkarılmış eserlerin tümü el ürünüdür
Diğer vitrinlerde ise bronz hançerler, baltalar, kemik iğne bizler, ağırşaklar ve damga mühürler teşhir edilmektedir
Hitit Çağı (M Ö 1750-1200)
İki ayrı vitrinde teşhir edilmektedir
Birinci vitrinde; gaga ağızlı süzgeçli, deve tüyü renkli hamurlu, pişmiş topraktan testiler, çanaklar, kâseler ve pişmiş topraktan yapılmış bir sunak sergilenmektedir
İkinci vitrinde ise; bronz ve taş mühürler, pişmiş topraktan boğa başları, insan figürleri, idoller ve değişik tipte pişmiş topraktan ritonlar ile dini törenlerde kullanılan üçlü kutsal kaplar teşhir edilmektedir
Hitit Tanrı Heykelciği
Arkeoloji literatüründe "Amasya Heykelciği" veya "Hitit Fırtına Tanrısı Teşup" olarak tanınan eser, dünya arkeolojisinin ünik eserlerinden biridir
Amasya merkez Doğantepe Beldesi'ndeki bir höyükte 1962 yılında tesadüfen bulunmuştur Bronzdan, döküm tekniğiyle yapılmış olan eserin bacakları kolları ve bazı parçaları henüz bulunamamıştır
Hitit İmparatorluk Dönemi kaya kabartmalarında yer alan tanrı tasvirleri ile, özellikle Boğazköy (Hattuşaş) Yazılıkaya açıkhava tapınağındaki tanrı kabartmaları ile benzerlik gösterir
Sivri külahlı, kısa etekli, öne doğru adım atmış vaziyette duran, eserin mevcut bölümünün yüksekliği 21,5 cm , ağırlığı ise 1 340 gr dır
Hitit İmparatorluk Dönemine (M Ö 1400-1200) ait olup bulunabilen diğer metal heykeller içerisinde en büyük boyuttaki insan heykelidir Kalın kaşları, çukur gözleri, düzgün yivli hatlarıyla ılımlı görünmekle beraber, güçlü ve mağrur bir ifadeye sahiptir
Urartu Çağı (M Ö 900-600)
Doğu Anadolu'da Van yöresinde yaşamış olan bu medeniyete ait eserler, müzeye satın alma yoluyla gelmiştir Vitrinde stilize aslan başlı bronz bilezikler, bronz kaplar ve bir adet kazan kulpu teşhir edilmektedir
Frig Çağı (M Ö 850-600)
Anadolu'ya M Ö 1200 civarında kavimler göçü ile gelen Frigler genellikle Hititlerin yaşamış olduğu bölgelerde hüküm sürmüşlerdir Başkentleri Ankara yakınlarındaki Gordion'dur Müzede bu çağın eserlerini; deve tüyü hamurlu, çarkta yapılmış, yonca ağızlı, geniş gövdeli, tek kulplu düz dipli, üzeri krem renk astarlı, kırmızı, kahverengi boya ile gövdeye paralel bant şeklinde motiflerle bezeli eserler yanında özel günlerde libasyon için kullanılan değişik hayvan tiplerindeki ritonlar temsil etmektedir
İskit Çağı (M Ö 6 YY )
1970 yılında Gümüşhacıköy İlçesi, İmirler Köyü'nde yapılan bir kazıdan çıkan eserlerdir
Bir İskit süvarisine ait mezarda ele geçen, bir adet ikiye bükülmüş demir kılıç, bronzdan yapılmış sap delikli harp baltası, çok fazla miktarda mahmuzlu bronzdan söğüt yaprağı şekilli ok uçları, at koşum takımına ait gem parçası ve bir adet kabartma ile bir adet bronz orta boy çandan oluşan buluntular teşhir edilmektedir
Hellenistik Çağ (M Ö 330-29)
Bu çağa ait müzede teşhir edilen eserler arasında pişmiş topraktan geniş ağızlı, düz kaideli, açık kiremit renk hamurlu, çarkta yapılmış, çift ve tek kulplu tabaklar, testiler, depaslar yanında üzerinde üzüm salkımı ve asma yaprağı motifi ile kabartma olarak bezenmiş, bir kap ve geniş yayvan bir tabak bulunmaktadır
Bu bölümde pişmiş topraktan, içbükey ağız kenarlı, bombe gövdeli, yuvarlak halka kaideli, çift kulplu, gövde üzeri metoplara bölünmüş, içleri bej zemin üzerine kahverengi ile ördek figürü işlenmiş bir eser yer almaktadır Geometrik şekillerle bezenmiş, geometrik çağa ait bir kâse ile yuvarlak ağızlı, kısa silindirik boyunlu, gövde üzerinde kırmızı figür tekniği ile işlenmiş, bir kuğu figürü tasviri yapılmış olan pişmiş toprak testi de teşhir edilmektedir
Roma Çağı (M Ö 29-M S 476)
Bu çağa ait eserler müzemizin en zengin koleksiyonunu oluşturmaktadır Beş ayrı vitrinde üç grup halinde teşhire sunulmuştur
Cam Eserler
Roma Çağına ait cam eserlerin çoğunu ince uzun formlarıyla gözyaşı şişeleri, koku kapları ve kâseler oluşturmaktadır Bu vitrinde yuvarlak ağızlı, kısa boyunlu, ince uzun, tabana doğru daralan amphora tipli, çift kulplu, sarı renkli gövde üzerine siyah, mavi ve kahverengi renklerle bezemeli kum kalıbı tekniğiyle yapılmış (M Ö 7 yy ) bir eser de sergilenmektedir
Roma Seramikleri
Çift ve tek kulplu testiler,değişik formlardadır
Genellikle açık kiremit renk hamurlu ve kırmızı boyalıdır Bazılarının gövdelerinde ve kulp başlarında bezemeler mevcuttur Birbirinin benzeri yayvan şekilli, çanaklar da yer almaktadır
Masklar
Pişmiş topraktan yapılmış, sadece yüz hatları işlenmiş, ağızları şarkı söyler pozisyondaki tiyatrocu masklarıdır
Kadın Ziynet Eşyaları
Altın, gümüş ve camdan yapılmış, ziynet eşyalarının çoğunu yüzükler ve küpeler teşkil etmektedir Akik taşlı olan yüzüklerin taşları üzerine insan ve hayvan figürleri işlenmiştir
Küpeler şekil itibarıyla çok çeşitlidir Bir kısmının sarkaçlarına kıymetli taşlar yerleştirilmiştir Bunların yanında renkli camdan yapılmış bilezikler ve altından yapılmış diademler de teşhir edilmektedir
Bu bölümde 1988 yılında müzeye kazandırılan çift başlı kuş figürü dizilerinden oluşan gerdanlık, bir çift küpe ve Roma Dönemine ait bir yüzük yer almaktadır
Bronz Kaplar
Bunlar tek kulplu, kulpsuz ve sadece kazan kulpludur Dövme ve dövme tekniğiyle günlük kullanım için yapılmış Roma Dönemi eserleridir Ayrı bir vitrinde ise, genel olarak çocuk mezarlarına bırakılmış, ölü armağanı niteliğindeki bronz objeler sergilenmektedir Bilhassa boğa ve kartal heykelcikleri ile yılan figürü, dikkati çeken eserler arasında yer almaktadır
Kandiller
Hellenistik ve Roma Çağında aydınlatma aracı olarak kullanılmışlardır Pişmiş topraktan yapılmış bu eserler, çeşitli boy ve tiplerde olup, genellikle kiremit renk hamurludurlar
Sikkeler
Arkeolojik bölümün sonunda teşhir edilen sikkelerin çoğunluğunu Hellenistik, Roma bronz sikkeleri ile Bizans Dönemi bakır, Selçuklu Dönemi gümüş ve Osmanlı Dönemi altın sikkeleri oluşturmaktadır ve kronolojik sıraya göre yerleştirilmiştir
Son iki vitrinde ise defineler teşhir edilmektedir
Vitrinin birisinde Hellenistik Döneme ait bronz bir define ve Roma İmparatoru Büyük Costantinus'un (M S 306-337) Döneminde İstanbul ve Antakya'da darp edilen, dokuz değişik tipteki 1134 adet bronz sikkeden oluşan define ile, Bizans Çağına ait bakır sikke definesi ve bakır Selçuklu defineleri teşhir edilmektedir
Diğer vitrinde ise Ortaçağ Avusturya Dukalığına ait sikkelerle, İlhanlı ve Osmanlı Dönemi gümüş sikkeleri sergilenmektedir
Bizans Çağı (M S 476-1453)
Bu devre ait eserler, arkeolojik seksiyonun son vitrininde teşhire sunulmuştur Burada tek kulplu krem renkli testiler, bronzdan yapılmış kandiller, ağırşaklar, ziynet eşyaları, taştan yapılmış kutsal ekmek damgaları, kurşun mühürler ile 1992 yılında müzeye kazandırılan üç adet pişmiş toprak çanak teşhir edilmektedir
Bu eserler, kiremit renk hamurlu, yayvan geniş ağızlı, içbükey gövdeli, yuvarlak halka kaidedir İç ve dış yüzleri uçuk sarı renklidir; astar üzerine tabağın merkezinde stilize hayvan figürleri işlenmiştir İç kenarlarında geometrik yıldız ve kaligrafik süslemeler de bulunmaktadır (M S 12-13 yy )
Etnografik Eserler Seksiyonu
Bu bölümde eserler cinslerine göre ayrı ayrı vitrinlerde teşhire sunulmuştur Salonun güneyinde tarım araç ve gereçleri, iplik eğirme ve dokuma aletleri sergilenmektedir Vitrinlerde teşhire sunulan eserler ise şunlardır
Mutfak Eşyaları
19 yüzyılda Osmanlı Döneminde kullanılan bakırdan yapılmış, günün beğenisini yansıtan, üzerleri kazıma tekniği ile bezenmiş, günlük kullanım için yapılmış, ibrikler, leğenler, bakraçlar, taslar ve tencereler teşhir edilmektedir
Kadın Ziynet Eşyaları
Gümüş, bafum ve kıymetli taşlardan yapılmış, Osmanlı kadınlarının zarafetini ve beğenisini yansıtan, aksesuar ve takılar -bilezik, akik kolye, yüzükler, tepelikler, gümüş örgü çanta ve kemerler- sergilenmektedir
Sedef Sandıklar
Bu vitrinde Osmanlı Dönemi sedef işçiliğinin nadir örneklerinden olan ahşap üzerine beyaz renkli sedefler yerleştirilerek çeşitli desenler işlenmiş sandıklar, allık kutusu, nalınlar ve kaşıklar yanında çerçevesi sedef işlemeli Milli Mücadele dönemindeki Atatürk ve silah arkadaşlarının portrelerinin yer aldığı "Hatıra-i Zafer" panosu yer almaktadır
Silahlar
Osmanlı Devri silahları eskiden yeniye doğru, tipolojik olarak üç ayrı vitrinde teşhir edilmektedir Ok, yay, topuzlar, kamalar, kılıçlar, hançerler, baltalar, teberler, salık ve şiş bastonlar, altın işlemeli çakmalı tüfekler, tabancalar, boynuz ve metalden barutluklar, yağdanlıklar ve kurşun kalıpları koleksiyonu tamamlayan eserlerdir
Seramikler
Selçuklu Döneminden sigrafitto tekniğiyle yapılmış, üzerinde kanatlı melek figürü bulunan bir kâse ile Osmanlı Dönemi 17-19 yüzyıla tarihlenen üzeri sırlı, mavi beyaz renkli, Kütahya, İznik, Çanakkale işi seramik tabak ve testiler sergilenmektedir
Astronomi Aletleri
Osmanlı Dönemi II Beyazıt Külliyesi'nden getirilen bu eserler, medresede astronomi eğitiminde ve muvakkithanede ezan vakitlerinin ayarlanmasında kullanılmış, ahşap üstürlap, kiblenumalar, pusula, yer küre ve astronomi aletleri teşhir edilmektedir
Hamam Takımları
Osmanlı Dönemine ait hamam takımlarından kadife üzerine sim işlemeli bohça, havlu ve peşkirler sedef ve gümüş kakmalı nalınlar, kildanlık, kese ve hamam tası teşhire sunulmuştur
Saatler
Bu bölümde altın ve gümüş muhafazalı kadranlar, mineli cep saatleri yanında ahşap muhafazalı duvar saatleri sergilenmektedir
Lambalar
Osmanlı Döneminde aydınlatma aleti olarak kullanılan mavi, sarı ve kırmızı renkli camdan ve porselenden yapılmış gaz lambalarıdır
Çay, Kahve ve Sigara Takımları
Osmanlı Döneminde kullanılan çay ve kahve takımlarından, kahve kavurma tavası, kahve değirmeni, cezve ve ahşap kahve kutusu, fincan muhafazaları ve semaver yanında tütün takımları, nargile, tütün tabakası, çakmak, ağızlık ve pipolar teşhir edilmektedir
Etnografya salonunun orta bölümünde değişik vitrinlerde Osmanlı Döneminde kullanılan Amasya'ya özgü geleneksel sim işlemeli bindallılar, gece kıyafetleri, cepken ve yelekler, yöresel motiflerle dokunmuş, yün çoraplar, halı ve heybeler, çeşitli tip ve boyutlarda para keseleri, sim işlemeli bohça, peşkirler, yazmalar ve uçkurlar sergilenmektedir
Şifa Tasları, Buhardanlıklar ve Muskalar
Bu vitrinde iç ve dış yüzeylerinde çeşitli duaların yazılı bulunduğu şifa ve nazar tasları, buhardanlıklar, üzeri dua yazılı sedefler, çeşitli boyutlarda gümüşten yapılmış, üzeri savat tekniğiyle işlenmiş muskalık ve hamayiller, bronzdan yapılmış çeşitli boyutlarda şamdanlar teşhir edilmektedir
El Yazma Kuran-ı Kerim'ler
Bu vitrinde tezhipli el yazması Kuran-ı Kerim'ler, Padişah tuğralı fermanlar, yazı takımları, divit, hokka, kağıt makası ve divit muhafazası, Kuran-ı Kerim muhafazası ve ahşap rahle sergilenmektedir
Sancaklar
Etnografik salonun son bölümünde Sultan II Beyazıt Camii'nden getirilen iki adet sancak teşhir edilmektedir
Küçük Sancak
Bu vilayet sancağının bir yüzünde Sultan Reşat tuğrası, Osmanlı arması mevcut olup diğer yüzünde ise Kelime-i Tevhit yazısı yer almaktadır
Büyük Sancak
Besmele, Ayet-el Kürsi'nin tamamı, Fetih Suresinin başından 17 ayetin sonuna kadar olan kısmı atlas üzerine işlenmiş, orta kısmında hilal içerisinde Besmele, Mümin Suresi ve H 1326 (M 170 "İşkodra Sancağı" ismiyle anılır
Açık Hava Teşhiri
Müze binasının batısında bulunan müze bahçesinde Hitit, Hellenistik, Bizans, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait boyutları büyük olan taş eserler teşhir edilmektedir Doğantepe ve Esençay beldelerinden getirilen Hitit Kapı Aslanları, Hellenistik ve Roma dönemlerine ait kitabeli ve büstlü mezar stelleri, İon ve Korinth tarzında yapılmış sütun başlıkları, anıtsal yapı parçaları, Roma Dönemine ait mermer ve kireç taşından yapılmış asma dalı bezeli lahitler, Bizans Dönemine ait mezar stelleri, kabartmalı lahitler, mimari parçalar, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait inşa kitabeleri, sanduka tipi başlıklı ve başlıksız mezar taşları, pişmiş toprak erzak küpleri ve Sultan II Beyazıt Camii'ne ait 1939 depreminde yıkılan son cemaat mahallinin orijinal sütun başlıkları sergilenmektedir
Roma Kitabesi
Bahçe içerisinde türbenin batısında yer alır Amasya Merkez Yüzevler Mahallesi'ndeki bir inşaatın temelinde bulunmuştur Büyük bir yapıya ait kalker taşından yapılmış bir ithaf kitabesidir Bu Grekçe kitabe Pontus Eyalet başkanı tarafından yaptırılmış ve Roma İmparatoru Alexander Severus ve annesi İulia Mammia'ya ithaf edilmiştir
Mil Taşları
Erba'dan, Esençay, Çakırsu, Yukarı Baraklı, Yassıçal, (Ebemi) ve Zile'ye uzanan "Antik Roma Yolu" üzerinden ve Amasya'nın değişik yörelerinde bulunmuş kilometre taşı olarak kullanılan mermer mil taşları sergilenmektedir Bu mil taşları içerisinde Uygur Beldesi'nde in situ bulunan yuvarlak sütun şeklindeki taşların üzerinde 21 rakam mevcut olup Roma İmparatorları II Contantinus ve Diocletianus ile eyalet yöneticilerinin (vali) isimleri yazılıdır Eserler M S 237-305 dönemine aittir
Mumyalar
Müze bahçesinde Sultan I Mesud türbesi içerisinde altı adet İlhanlı Dönemine ait mumya teşhir edilmektedir Bu bölüm müzenin en çok ziyaret edilen bölümüdür
Mumyalar, Anadolu Nazırı Şehzade Cumudar, Amasya Emiri İşbuğa Nuyin, İzzettin Mehmet Pervane Bey, Cariyesi, erkek ve kız çocuklarına aittir Bunlar Amasya Burmalı Minare ve Fethiye Camilerinin türbelerinden getirilmiştir
KRAL MEZARLARI
Amasya İli'nin birçok yerinde irili ufaklı olarak yapılmış olan kaya mezarları Amasyalı tarihçi Strabon'un vermiş olduğu bilgilere göre, Pontus krallarının mezarlarıdır Strabon'un sözünü ettiği, "Kızlar Sarayı" diye bilinen anıtsal nitelikteki beş kaya mezarıdır Buradaki kral kaya mezarları şehre egemen bir noktada yapılmış ve varlıklarını günümüze değin devam ettirmişlerdir
Pontus hakimiyetine son veren Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu döneminde bazı kaya mezarları birer şapel olarak değerlendirilmişlerdir Selçuklu ve Osmanlı Çağında da çeşitli amaçlarla kullanılan kaya mezarları günümüzde insanların ziyaretine sunulmuştur
Kızlar Sarayı mevkiindeki kral mezarlarıyla şehrin 1 km dışında, ziyaret yolu üzerindeki Aynalı Mağara diğer kaya mezarlarından gerek boyut, gerekse de biçim olarak ayrılmaktadır Bu eserler yöredeki diğer kaya mezarlarından farklı olarak bulunduğu kaya blokundan ters U biçimli bir galeri ile ayrılmaktadır Diğerlerinde bu özellik pek görülmez, buradan yola çıkarak diyebiliriz ki anıtsal olan bu kaya mezarları Pontus krallarına; diğer küçük boyutlu ve daha basit olarak yapılmış olan kaya mezarları da bir takım varlıklı kişiler ile kahinlere (din adamlarına) ait olabilir
HAZERANLAR KONAĞI (ETNOGRAFYA MÜZESİ)
Konak Amasya Merkez Hatuniye Mahallesinde sur duvarları üzerine 1865 yılında, Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa'nın Defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılmış, Hasan Talat Efendi'nin kız kardeşi Hazeran hanımın uzun yıllar burada yaşamasından dolayı, "HAZERANLAR" adını almıştır
Antik dönem sur duvarları üzerine; bodrum üzeri iki katlı ahşap çatkı arası ker*** dolgulu olarak yapılmış olan konak haremlik ve selamlık olarak iki bölüm halinde düzenlenmiştir
Geleneksel Osmanlı konut Mimarisinin seçkin örneklerinden olan yapı Orta sofalı Dört eyvanlı plan tipinde, iç avlulu, dışa kapalı yapı tipidir
Yalı boyu, Yeşilırmak sahil şeridi üzerinde yen alan, 19 yüzyıl sivil mimarlık örneği yapılar arasında önemli bir yeri olan, Hazeranlar Konağı 1976 yılında Bakanlığımızca kamulaştırılmıştır
Konağın restorasyon uygulamalarına 1979 yılında başlanılmış ve 1983 yılında Restorasyon çalışmaları tamamlanarak 1984 yılında Etnografik eserlerin teşhir edildiği Müze Ev olarak hizmete açılmıştır
Hazeranlar Konağı'nda depremler nedeniyle meydana gelen zemin sorunlarının giderilmesi ve teknolojik müze donanımlarının tesis edilmesi amacıyla yeni restorasyon çalışmalarına, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce 1998 yılı sonlarında başlanılmış, Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü'nün de katkılarıyla uygulamalar, 12 Haziran 2001 tarihinde tamamlanarak yeni teşhir düzeni ile Hazeranlar Konağı "Müze Ev" olarak yeniden ziyarete açılmıştır
ALPASLAN MÜZESİ
Amasya İli, Taşova İlçesi, Alpaslan Beldesi Belediye Müzesi'nin ilk çekirdeği 1964'te yöreden toplanan arkeolojik ve etnografik eserlerle oluşturulmuştur 1991 yılında Osmanlı Döneminden kalma bir hamam müze olarak yeniden düzenlenmiş ve 1994'te de Alpaslan Beldesi Belediye Müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır
Müzede yörenin kültür ve medeniyet tarihine ışık tutan Eski Tunç, Hitit, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait seramik, bronz ve altın eserler sergilenmektedir
Ayrıca yine yörede bulunan çeşitli fosiller sergilenmektedir Yöresel köy odası teşhirinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemi ahşap işçiliğini yansıtan örneklere yer verilmektedir
Atatürk Caddesi No: 91
Tel : (035 218 45 13
Faks : (035 218 69 57
Pazartesi dışında her gün 08 30-12 00 / 13 00-17 00 saatlerinde ziyarete açıktır
|