10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Beylikler Dönemi Ve Sanatı
Beylikler dönemi ve sanatı
Beylikler dönemi ve sanatı nasıldı

Anadolu’da Beylikler dönemi mimarisi, Türk mimari tarihinde özel bir önem taşır Beylikler dönemi mimarisi, Selçuklu ile Osmanlı
mimarileri arasında bir köprü oluşturmaktadır Bu dönemde bir yandan Selçuklu özellikleri sürmüş, öte yandan Osmanlı mimarisinden de etkiler alınmıştır Beylikler dönemi sanatı ayrıca, kısa bir zaman içinde imparatorluk sanatına yükselmiş olan Osmanlı mimarisinin oluşumuna da katkıda bulunmuştur Beylikler döneminden kalan mimari yapıtlar içinde Anadolu Türk mimarisinde tek örnek olarak bilinen birkaç yapının bulunması, bu çağın önemini daha da arttırmaktadır
1077’de kurulan Anadolu Selçuklu devleti, Anadolu’nun fethi ve Türkleşmesi yolunda büyük yararlıkları olan Türkmen boylarını, toprak açma siyaseti ile kuzey, batı ve güney Anadolu’da çeşitli sahil bölgelerine yerleştirmiştir Ama 1243 Kösedağ Savaşı’nda Moğollara yenilen Selçuklular eski güçlerini yitirmişlerdir Bu durum 1308’e kadar sürmüştür Bununla birlikte, Selçuklu sanatı 13 yüzyıl sonuna değin çok önemli eserler verilerek kuvvetle yaşatılmıştır Sınırlara yerleştirilmiş olan Türkmen beylikleri, Selçuklulardan sonra bağımsızlıklarını kazanarak Anadolu Türk mimarisine canlılık getiren yapıtlar vermişlerdir Böylece, 14 yüzyılda sanat tarihinde “Beylikler Dönemi” olarak adlandırılan yeni bir dönem başlamıştır
Eşrefoğlu Beyliği, Beyşehir ve yöresinde egemen olmuştur Beyşehir’de Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılmış olan cami (1297-99) Selçuklu dönemindeki ağaç direkli camilerin özelliğini sürdüren önemli bir yapıdır Dikdörtgen planlı bu camide tahtadan iri mukarnas başlıkları olan 48 uzun direk kullanılmıştır Mihrap yönüne dikey uzanan yedi neften oluşan bu yapıda daha geniş ve yüksek olan orta nefin mihrap önüne rastlayan bölümünde, tuğla payelere oturan bir de kubbe bulunmaktadır Kuzeydoğuda yola uygun olarak eğri yapılmış olan kapının, Selçuklu portallerini anımsatan görkemli bir görüntüsü vardır Doğu yönünde ise Eşrefoğullarının konik çatılı sekizgen türbesi bulunmaktadır Camiye, mihrap yönüne doğru geçit veren, tamamen sırlı tuğla ve mozaik çini kaplı bir kapıdan girilir Mihrap önü kubbesi ve gösterişli mihrabı ise sırlı tuğla ve mozaik çini süslemeleri ile Selçuklu dönemi çini süsleme geleneğini başarılı bir biçimde sürdürmektedir Ceviz ağacından, kündekâri tekniğinde yapılmış olan minber ise ısa adlı bir ustanın ürünüdür
Birgi, Tire ve Selçuk yöresinde egemenlik kurmuş olan Aydın-oğulları’dır Bu beyliğin önemli yapılarından biri Birgi Ulu Camii’dir Aydınoğlu Mehmed Bey tarafından 1312’de yaptırılan cami, mihraba dik uzanan beş nefi ve mihrap önündeki kubbesi ile Selçuklu dönemi plan özelliğini sürdürmektedir Orta nefi daha geniş olan yapı ahşap meyilli bir çatı ile örtülüdür Güneybatıdaki minare ise firuze sırlı tuğlalarla süslüdür Ayrıca yapının çeşitli yerlerinde geometrik örnekli zengin mozaik çini süslemeler bulunmaktadır
Aydın oğullarının en önemli yapısı ise Selçuk’taki (antik Efes-Ayasulug) ısa Bey Camii’dir Aydınoğlu ısa Bey tarafından 1374 yılında, şam’dan gelmiş olan Ali adlı bir mimara yaptırılmıştır (Ali ıbn el Dımışki) Bu yapıda dört granit sütunun oluşturduğu iki nef, bu kez mihraba paralel olarak uzanmaktadır Ayrıca bu iki nefin tam mihrabın önüne rastlayan kısımları ise arka arkaya iki kubbe ile örtülmüştür Böylece mihrap yönünü belirten bir tür transept oluşmuştur ıkinci kubbenin üçgen pandantiflerinde ise firuze, koyu mavi ve sırsız kırmızı tuğladan kesilmiş altıgenler ve üçgenlerle yapılmış mozaik çini süsleme bulunmaktadır Nefleri ayıran dört sütundan üçü mukarnas başlıklı, biri de kompozit Roma başlığıdır (devıirme malzeme) Cami bu planıyla şam Emeviye Camii’nden gelen ve Artuklu dönemi camilerinde gelişmiş olan bir etkiyi sürdürmektedir Öte yandan, düz ahşap çatılı revakları ve ortadaki sekizgen havuzu ile Osmanlılarda gelişecek olan revaklı avlu düşüncesine de öncü olmuştur ısa Bey Camii mermer kaplı batı cephesi, mukarnaslı pencere dizileri, iki renkli taş geçmelerle süslü portali ile aynı zamanda, Osmanlı cephe mimarisinin de öncüsü durumundadır
|
|
|