Prof. Dr. Sinsi
|
Teodora Hatun Hakkında Bilgi
Teodora Hatun hakkında bilgi
Tarihçi Necdet Sakaoğlu’na, “Ecdadımız kadın düşkünü müydü?” diye soruyorum Önce, “Adamlar cihanı yöneten padişahlar, niye olmasınlar?” diyor Ardından da tarihsel gerçekleri sıralıyor bir bir: “Öncelikle soylarının yürümesi gerek  II Mahmut tahta geçmiş, pek çok kadından tam 35 çocuğu olmuş Ama sadece üçü hayatta kalmış, diğerleri hastalıktan ölmüş Düşünün onun üzerindeki tarihi sorumluluğu!” Anlayacağınız bugünden bakıp kadın düşkünlüğü diye yaftalanan, aslında soyun devamı için bir mecburiyet!
İnanılır gibi değil, ama senarist Meral Okay dizinin derinliğini savunabiliyor hâlâ “Çok araştırma yaptık, 3 bin sayfalık belge taradık” diyor İki bölümünü izledik dizinin, henüz tarihsel sığlık alabildiğine, yanlışları boşverdik zaten  Sonuçta Osmanlı’nın en haşmetli padişahına ve en görkemli dönemine, kostümlerden biraz daha fazla özen gösterilebilirdi, değil mi?
Meral Okay çok şanslı! Çünkü kimse diziyi tartışmıyor aslında Tartışılan padişahlarımızın kadın ve içki müptelalası olup olmadığı? Aslına bakarsanız, dizide öyle bir müptelalık yok, tarihsel yetersizlik tipik aşk hikayesiyle yamanmış, mesele bundan ibaret  Yine de iyi, en azından böylece Osmanlı’yı tartışıp, bilmediğimiz bir şeyleri öğreniriyoruz Ama sadece bu diziden Osmanlı’yı öğrenmek durumunda kalanların vay haline!

İşte bu tartışmaların göbeğinde gerçekten belge okumuş, dirsek çürütüp tam da Osmanlı sultanları ve saray hayatı üzerine pek çok araştırmaya imza atmış tarihçi Necdet Sakaoğlu’nu aradım utana sıkıla Zira “Muhteşem Süleyman dizisi üzerine konuşabilir miyiz?” diye sormaktan hicap duyacaktım, bu onun emeğine ayıp olurdu Elbette arayan tek gazeteci ben olmadığımdan, daha telefonu açar açmaz, “Dizi üzerine konuşacaksak, hiç konuşmayalım” dedi “Hocam, diziden değil ecdadımızın gerçek tarihinden konuşmak için arıyorum” dedim Bu şartla söyleşiyi kabul etti Dolayısıyla “Muhteşem Yüzyıl” dizisi sebebiyle Necdet Saraçoğlu ile bu söyleşiyi yaptık, ama diziden tek bir kelime bile etmeden  
Bu kitaplara dikkat!
Konu 600 yıllık koskoca bir imparatorluk tarihi olunca, söyleşi de uzadı gitti Akademisyen değil Sakaoğlu, ama objektifliği tescillenmiş, yabancı araştırmalarda hep onun eserlerine referanslar var Hatta üniversitelerde, onun kitapları diğer akademik unvanlı hocaların kitaplarına tercih ediliyor ve ders olarak okutuluyor  NTV’nin tarih danışmanlığını yapan ve aslında tarih öğretmeni olan Sakaoğlu’nun 30’dan fazla kitabı var ve herkes hemfikir ki, tek bir kitabıyla bile 40 kere profesör olurdu! Ama o, farklı bir ekolün temsilcisi; “Benim çalışmalarımın daha mükkemmelini yapmıştır” dediği Çağatay Uluçay’ın, Orhan Şaik Gökyay, Hikmet Duran ve Reşat Ekrem Koçu’ların ekolünden 
O kariyer yapmak yerine, araştırmayı, yazmayı tercih etmiş “Divriği’de Ev Mimarisi” ve “Türk Anadolu’da Mengücekoğulları” gibi iki araştırması var ki, tarihçiler “Ondan başkası bu çalışmaları yapamazdı” diyor Necdet Sakaoğlu kendinden bahsedilmesinden pek hoşlanmıyor Bu yüzden devamını getirmiyorum Sadece önereceğim üç kitabı var, en azından bu diziyi izleyenlere; “Bu Mülkün Sultanları: 36 Osmanlı Padişahı” ile “Bu Mülkün Kadın Sultanları: Valide Sultanlar, Hatunlar, Hasekiler, Kadınefendiler, Sultanefendiler” ve “Tarihi Mekanları, Kitabeleri, Anıları ile Saray-ı Hümayun Topkapı Sarayı”  Diziyi izleyenler bir yana, senaristler de okursa hiç fena olmaz! Zira toplasanız 3 bin sayfa bile etmiyor!
* Osmanlı’da harem geleneği nasıl başlamış hocam?
Bir kere şunu bilelim; Osmanlı Devleti’nin kurucusu ve Osmanoğulları’nın atası Osman Bey’in haremi ile Tanzimat-ı Hayriye dönemini başlatan Abdülmecit’in haremi arasında hiçbir ilgi yok Benzerlik de yok Dolayısıyla en doğrusu Osmanlı haremini padişahlara göre anlatmak ve değerlendirmek Çünkü harem mütemadiyen her padişahta değişiyor
* Nasıl?
Bursa Sarayı’nda ömür geçiren padişahların daha mütevazı, daha yalın bir hayatları olduğu muhakkak Ama o sarayın yapısı, biçimi hakkında bize ulaşan pek bir bilgi yok Kaç odalıydı, nasıldı, padişahlar orada nasıl yatar kalkardı bilmiyoruz Yalnız oradaki adetlerin tamamen eski Türkmen adetlerinden, yani çadır yaşantısından yerleşik yaşantıya geçişin birtakım izlerini taşıdığı açık
* O dönem ne kadar sürüyor?
1370’lere kadar  Yani İznik’i, Bilecik’i, Yenişehir’i de katarsak, 1280’lerden 1370’lere kadar  100 yıla yakın olan bu süreçte Ertuğrul Bey, Osman Bey, Orhan Bey, Murat Hüdavendigâr, Yıldırım Bayezit hepsi Bursa ve çevresindeki kasabalarda yerleşmiş ve yalın yaşamışlar Onların hemen hepsinin eşleri de ya soylu kadınlar ya da şeyh kızları Mesela Osman Gazi’nin karısı Şeyh Edebali’nin kızıymış Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi evvela bir tekfurun, yani Bizans soylusunun kızını almış Kütahya yolu üzerindeki Yarhisar tekfurunun esir edilen kızını  Sonra onunla da yetinmemiş Bizans İmparatoru Kantakuzen’in kızı Theodara’yı almış
* Orhan Gazi’nin soylu Rum kızlarıyla evlenişinin sebebi ne peki?
Gerçi Türk asıllı bir hatundan da söz ediliyor Ama Orhan Gazi’nin soyu, oğlu Murat Hüdavendigâr’dan sürmüştür ki, onun annesi de Rum hatunlarının ilki olan Nilüfer, yani Holophira’dır  Nilüfer Hatun, cariye konumunda padişah eşlerinin de ilkidir Oğuz soylu Ertuğrul oğlu Osman’ın kucağına, ana tarafından Rum kanı taşıyan ilk torunları da Nilüfer Hatun koymuştur Torunların büyüğü Rumeli Fatihi Gazi Süleyman Paşa’dır, küçüğü ise Murad Hüdavendigâr’dır  Nilüfer, Orhan Bey’in başhatunudur Faslı gezgin İbn Battuta’nın, İznik’te katına çıkıp görüştüğü ve başhatun olarak tanıttığı Beylun da olasılıkla Nilüfer Hatun’dur Çünkü dediğim gibi Rum soylusu Nilüfer’in asıl adı, Holophira (Holifera) idi Nilüfer bu adın Türkçeleştirilmişidir Orhan Gazi’nin, Nilüfer, Asporça ve Theodora; kimlikleri bilinmeyen Beylun Hatun, Maria, ikinci bir Theodora, Efdandise adlı eşlerinden söz ediliyor Uzun yaşamında, en az dört Rum hatun aldığı, büyük oğlu Gazi Süleyman’ı ve küçük oğlu Halil’i de soylu Rum kızlarla evlendirdiği; kendisinin ve oğullarının evliliklerindeki siyasal gerekçeler nedeniyle bu eşlerin Müslüman olmaya zorlanmadığı; Bizans topraklarının işgalinde bu evliliklerden yararlanıldığı; Osmanlı hareminin ilk yapılanışında da Bizans geleneklerinin etkili olduğu yadsınamaz
Osmanlı sultanları eşlerinin dinine asla karışmıyor
* Gerçekten de Orhan Bey dinlerini değiştirmemiş mi evlendiği kadınların?
İki imparator kızı, bir tekfur kızıyla evlilik yapmış Üçü de soylu  Ama bu 3’ünün de dinlerini değiştirdiğini zannetmiyorum Zaten Müslüman adları da yok Bir tek Holophira’ya Nilüfer denilmiş Theodora ve Asporça aynı kalmış  Bunlardan çocukları da var Fakat onların din değiştirdiğine dair bir bilgimiz yok
* Peki Osman Gazi tek eşli mi?
Osman Bey’in kaç eşi vardı, bir mi, iki mi bilmiyoruz Annesi Hayma Hatun hakkında bilgi vermeyen kaynaklarda Osman Bey’in eşlerine ilişkin bilgiler de net değil Tarihçilerimizin Osman Bey için yazdıkları yaşam öykülerinin ortak kurgusu şudur; Oğuz soylu Osmancık’a, Hacı Bektaş Veli, külah, tac ve hırka giydirir; Selçuklu Sultanı bayrak ve tabıl gönderir; Ahî şeyhi Edebali kızının verir! Uzağı gören bilge tarihçilerimiz, büyük bir hanedanın doğuşunu ve ona ata olacak uğurlu gaziyi, dört dörtlük bir meşruiyete ve saygınlığa oturtmuşlardır
* Yani bir tek Edebali’nin kızı Mal Hatun’u biliyoruz?
Evet Ama onun dışında Ömer Bey’in kızını almış gibi bir durum var Tam belli değil Orhan Bey’in ise zaten 3 hanımı var
|