Yalnız Mesajı Göster

Hz. Ebû Bekir (R.A.) (571 - 634)

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Ebû Bekir (R.A.) (571 - 634)




KİŞİLİĞİ ve YÖNETİMİ

Tâcir olarak geniş bir kültüre sahip olan Hz Ebû Bekir’in karakteri; yumuşak huyluluk, çok düşünüp çok az konuşmak, tevâzu ile belirgindi Câhiliye döneminde müşrikler ona güvenir, diyet ve borç-alacak işlerinde onu hakem tanırlardı Hz Muhammed (SAV)’in en sadık dostu olan Ebû Bekir'in Mirâc olayında sergilediği sonsuz bağlılık örneği ona "sıddık" lâkabını kazandırmıştır O bu olayda "O ne söylüyorsa doğrudur" demiştir Cömertliğiyle de bilinen Hz Ebû Bekir, bütün malını mülkünü İslâm için harcamış, vefât ederken vasiyetinde, halifeliği müddetince aldığı maaşların, topraklarının satılarak iâde edilmesini istemiş ve geride bir deve, bir köleden başka bir şey bırakmamıştır Dört eşinden altı çocuğu olan Ebû Bekir, kızı Ayşe'yi Hz Muhammed (SAV) ile hicretten sonra evlendirmiştir

Hicret sırasında mağarada iken ayağını bir yılan soktuğunda ve ayağı acıdığında o sırada dizine yatıp uyumuş olan Hz Muhammed Mustafa (SAV)'yı uyandırmamak için sesini çıkarmaması, ağlarken Hz Muhammed’in uyanıp ne olduğunu sorduğunda, "Anam-babam sana fedâ olsun ya Rasûlullah" demesi olayı Ebû Bekir'in Hz Muhammed’e olan bağlılığının örneklerinden sadece biridir Hz Muhammed (SAV)’in, "insanlardan dost edinseydim, Ebû Bekir'i edinirdim" (Buhâri, Salât, 80: Müslim, Mesâcid, 38: İbn Mâce, Mukaddime, II) ve "Herkeste iyiliklerimin karşılığı vardır, Ebû Bekir hariç" demesi ve son hutbesinde, "Allah, kullarından birini dünya ile kendi katında olan şeyleri tercih hususunda serbest bıraktı; kul, Allah katında olanı tercih etti'' diye Ebû Bekir'i övmesi ve mescide açılan tüm kapıları kapattırıp yalnız Hz Ebû Bekir'in kapısını açık bırakması ona verdiği değeri göstermektedir

Kaynaklarda O’nun, "Ben ancak Rasûlullah'a tâbiyim, birtakım esaslar koyucu değilim" diye kararlarında çok titiz davrandığı zikredilir Bir meseleyi hallederken önce Kur'ân'a bakar, bulamazsa Sünnette araştırır, orda da bulamazsa ashâbla istişâre eder ve ictihad ederdi Hz Ebû Bekir, Hz Muhammed’in tüm uygulamalarını aynen tatbik etmek istemiş; bazen -kalpleri İslâm’a ısındırmak istenenlere toprak vermesi gibi- maslahat gereği veya zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesini söyleyen ashâbına uymuştur Müslümanlar henüz otuz sekiz kişiyken Mekke'de Mescid-i Haram'da İslâm’ı tebliğ eden ve müşriklerce dövülen Ebû Bekir'e hilâfetinde "Halifet-u Rasûlullah" denilmiş, sonraki halifelere ise "Emîrü'l-Mü'minîn" denilmiştir Mâlî işlerini Ebû Ubeyde, kadılık ve kazâ işlerini Hz Ömer, kâtipliğini Zeyd ibn-i Sâbit ve Hz Ali, başkumandanlığını Üsâme ve Halid ibn-i Velid yapmıştır Medine Dârü'l-İslâm'ın başkenti olmuş, Mekke, Taife, San’sa, Hadramevt, Havlan, Zebid, Rima, Cened, Necran, Cures, Bahreyn vilâyetlere ayrılmıştır Yönetimi merkezî olup, ganimetlerin beşte biri Beytü'l-Mal'de toplanmıştır

“Allah’ım! Yarın kıyamet gününde vücudumu öyle büyüt ki cehennemi ben doldurayım, başkalarına yer kalmasın, bütün kulların hesabına ben yanayım” diye dua eden Hz Ebû Bekir’in hutbe ve öğütlerinden bazıları şöyledir:

"Hayır işlerinde acele edin, çünkü arkanızdan acele gelen eceliniz var” “Allah için söylenmeyen bir sözde hayır yoktur” “Herhangi bir yericinin yermesinden korktuğu için hakkı söylemekten çekinen kimsede hayır yoktur” “Amelin sırrı sabırdır” “Hiç kimseye imandan sonra sağlıktan daha üstün bir nimet verilmemiştir” “Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz






Alıntı Yaparak Cevapla