Prof. Dr. Sinsi
|
Abdullah Bin Mübarek Kimdir, Hakkında Bilgi
Bunun üzerine o melek; "Şam'da ayakkabı tâmir eden Ali bin Muvaffak adında biri vardır O, hacca gitmeye niyet etmişti, fakat gidemedi Lâkin haccı kabûl edildi Altı yüz bin hacıyı ona bağışladılar da hepsinin haccı kabûl edildi" dedi
Abdullah Bin Mübarek Anlatıyor
Abdullah bin Mübârek şöyle anlatıyor
Bunu işitince uykudan uyandım ve; "Gidip o zâtı ziyâret etmeliyim!" dedim
Arkadaşlarımdan ayrılıp, Şam kâfilesine katıldım Şam'a gidince, o zâtın evini araştırıp buldum Kapıyı çaldım Bir kimse kapıya çıktı Adını sordum "Ali bin Muvaffak " dedi İsmimi sordu "Abdullah bin Mübârek " deyince, feryâd edip kendinden geçti Ayılınca, gördüğüm rüyâyı kendisine anlattım Haccının kabûl edildiğini ve kendi haccı ile berâber altı yüz bin kişinin ibâdetinin kabûl edildiğini de haber vererek; "Bana nasıl hayırlı bir amel işlediğini anlat " dedim O da anlattı
Ben ayakkabı tâmircisiyim Otuz seneden beri hacca gitmeyi arzu ederdim Bu işimden, otuz senede üç yüz dirhem gümüş biriktirdim Bu sene hacca gidecektim Hanımım hâmileydi Komşu evden burnuna yemek kokusu gelince; komşudan yemek istememi söyledi Gidip, onun arzusunu bildirdim Komşum ağlayarak şöyle dedi: "Ey Ali bin Muvaffak, bizim bu yemeğimiz size helâl değildir Çünkü üç gündür, çocuklarım bir şey yememişlerdir Bütün Şam şehrinde hiç bir iş bulamadım Kimse bana iş vermedi Ölü bir hayvan gördüm Zarûret mikdârınca ondan bir parça kesip getirdim Çocuklara yemek pişiriyorum Size helâl olmaz "
Bunu duyunca içime bir acı düştü Hac için biriktirdiğim gümüşleri getirip verdim ve; "Bunu çocuklarına nafaka yap, haccımız bu olsun!" dedim Abdullah bin Mübârek bunun üzerine; "Allahü teâlâ, doğru rüyâ gösterdi " buyurdu
Abdullah bin Mübârek hazretleri çok mütevâziydi Doğru ve güzel sözü, bir çobandan bile duysa kıymet verirdi
Cömert idi Arkadaşlarına ve muhtaçlara para vererek yardımlarına koşardı Süfyân-ı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne, Fudayl bin İyâd, İbn-i Semmâk, Mesrûk gibi zâtlara çok ihsânı vardı
Bir sene hacca giderken bir çöplüğün yanından geçiyorlardı Orada yerden ölü kuşu alan bir kızcağız gördü Ona hâlini sordu O da; "Benden başka bir de kardeşim var Yoksuluz, bir şeyimiz yok Üç gündür açız Biz zengindik Babamızın malı vardı Zulm ve haksızlıkla malını alıp öldürdüler Gördüğünüz gibi muhtaç hâle düştük " dedi Gözleri yaşaran Abdullah bin Mübârek hazretleri yanındaki bin altından 40'ını memlekete dönmek için ayırdı, kalanının o kızcağızın âilesine verilmesini emrederek; "Geri dönüyoruz bu seneki haccımız bu olsun " buyurup, geri döndü
Abdullah bin Mübârek misâfirperverdi Canının istediği bir şeyi misafirsiz yemezdi Sebebini sorduklarında; "Kıyâmet günü misafir ile yenenden sual olunmayacağını duydum da ondan " diye cevap verirdi Onun çok ikrâmda bulunduğunu gören birisi; "Malınız azalıyor, misâfire ikrâm işini biraz azaltsanız?" dediğinde; "Mal azalıyorsa, ömür de bitiyor " buyurdu
İnsanların iyiliğini isterdi Yanına sık sık gelen kötü huylu bir kimse birgün ondan ayrıldı, gelmez oldu Bunun ayrılmasına çok üzüldü; "Niçin üzülüyorsun?" dediklerinde; "O zavallı gitti O kötü huylar kendinden ayrılmadı Onun haline üzülüyorum Bizim yanımızda bir müddet daha kalsaydı ahlâkı düzelebilirdi " dedi
Gördüklerinden ibret alırdı Soğuk bir kış günü Nişâbur pazarında giderken, sırtında yalnız bir gömleği olduğu için üşüyüp titreyen bir köleye rastladı Ona; "Efendine söylesen de sana bir palto alsa olmaz mı?" dedi Köle; "Efendime ne söyleyebilirim ki, o hâlimi görüyor ve biliyor " deyince, Abdullah bin Mübârek hazretleri feryâd edip yere düştü Kendine geldiğinde; "Sabrı ve kanâatı bu köleden öğreniniz " buyurdu
Firâset sâhibiydi Söylenen sözlerin inceliğine hemen vâkıf olurdu Sehl bin Ali bin Abdullah Mervezî, Abdullah bin Mübârek'in derslerine devâm ederdi Bir gün; "Artık senin dersine gelmeyeceğim Çünkü, bugün gelirken, senin kızların dama çıkmış, beni çağırıyorlardı Benim Sehl'im, benim Sehl'im diyorlardı Bunların terbiyesini vermiyor musun?" dedi Abdullah bin Mübârek, o gece talebesini toplayıp; "Sehl'in cenâze namazına gidelim " dedi Gidip, vefât etmiş buldular "Vefâtını nereden anladın?" dediklerinde; "Benim hiç câriyem yok O gördükleri Cennet hûrîleri idi Onu Cennet'e çağırıyorlardı " dedi
Din gayreti çoktu Allahü teâlâdan başkasına ibâdet edilmesine hiç tahammülü yoktu
Kendisi şöyle anlatır: "Bir ateşperest ile çalışıyorduk Namaz vakti gelince ondan, namaz kılarken, bana zarar vermeyeceğine dâir söz aldım Bunun üzerine namaz vaktinde rahatça bir namaz kıldım Sonra ateşperest şahsın ibâdet zamânı geldi Şimdi sıra bende, ben ibâdet ederken, sen de zarar vermeyeceğine dâir söz ver deyince, rahatça ibadet edebileceğini bildirdim
Fakat ateşperest ateşe tapmak üzere secdeye varınca, sözümde duramadım ve üzerine atıldım O anda; "Söz verdiğin zaman ahdini yerine getir!" diye bir ses duydum ve hemen geri çekildim Ateşperest ibâdetini bitirince; "Evvelâ hücûm ettin Sonra niye vazgeçtin?" diye sordu "Ben Allah'tan başkasına secde ettiğin zaman, dayanamadım, üzerine atıldım Seni öldürmek istiyordum Fakat tam o anda; "Söz verdiğin zaman, ahdini yerine getir!" diyen bir ses, beni bu işten alıkoydu " dedim Bunun üzerine ateşperest; "Rab, senin rabbindir! Kendi düşmanı için, dostunu bile azarlıyor! İşte huzûrunda müslüman oluyorum " diyerek Kelime-i şehâdet getirdi
Abdullah bin Mübârek hazretleri duâsı makbûl olanlardandı Muhtâc olanlar, ondan duâ isterlerdi Bir gün bir âmâ gelip; "Bana duâ buyurun da, Allahü teâlâ gözlerime görme kuvveti versin!" dedi Bunun üzerine Allahü teâlâya yalvarıp duâ eyleyince derhal gözleri görmeye başladı
Her işi ilmine uygundu Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem ilmine tam vâristi Sünnete uyar, bid'atten ve bid'at ehlinden nefret ederdi Böyle kimselerle oturmadığı gibi, oturanları da men ederdi Zararını anlatır ve münâfıklık alâmetlerinden olduğunu söylerdi
Horasan âlimlerinden Abdullah bin Ömer Serahbî şöyle buyurdu: "Bir keresinde bid'at ehliyle oturup yemek yedim Abdullah bin Mübârek bundan haberdâr olunca, bana; "Seninle otuz gün konuşmayacağım " dedi ve öyle yaptı
|