Prof. Dr. Sinsi
|
Şu Çılgın Türkler - Ahmet Serim
2 GRUP öğleyin Gökpınar'a ulaşmıştı Burası Sakarya'ya karışan gür Gökpınar deresinin kaynağıydı Dik kayaların dibinden buz gibi duru su fışkırıyordu Su bol, çevre zehir yeşili çimen, kaynağın ve derenin kıyıları koyu gölge döken sık ağaçlarla doluydu
Disiplin içinde sıralarını bekleyen birliklere soğuk kaynak gölünden kırba, tulum ve testilerle su taşınıyor, sırası gelen askerler, derede zevk çığlıkları ata ata yıkanıyor, daha ilerde de hayvanlar sulanıyordu
Askerler beş sıska koyununu otlatan küçük çoban Musa'yı sevdiler, aralarına alıp karavanaya ortak ettiler
Cehennem yürüyüşü bitmişti
Cephe Komutanlığı Grubun öbür gün akşam Mangal Dağı'na ulaşmasını istiyordu Selahattin Adil Bey, ''Allaha şükür, çorak bölgeyi aştık :' dedi, " bundan sonrası kolay Kapağı cepheye atınca daha da rahatlarız Düşman düşünsün !“
Doğru söylüyordu
Düşman daha günlerce Anadolu'nun sıcağıyla, tozuyla, gölgesiz ve susuz bozkırıyla boğuşacaktı
……
OTOMOBİLLERLE çok yavaş olarak Polatlı'ya gelmişler, M Kemal Paşa vagonuna çekilmişti Yanında Cephe Sağlık Müdürü Dr Murat Cankat vardı Paşalar ve karargahın önde gelen subayları, derin bir kaygı ve sessizlik içinde, yandaki vagonda, muayene sonucunu bekliyorlardı
Doktor yarım saat sonra bekleyenlerin yanına geldi Terini sildi Ürkmüş görünüyordu :
"Bir ya da iki kaburga kemiğinin kırıldığını sanıyorum Biri ciğerini tahriş ediyor Sesi kısılmaya başladı Röntgen çekilmesi gerek !“ Yalnız Ankara Hastanesi'nde röntgen vardı
"Öyleyse Ankara'ya gitmek zorunda !“
"Evet, hemen !“
İsmet Paşa, yaverine, "Treni hazırlatın " dedi, topluluğa döndü, " olayı gizli tutacağız !“
Refet Paşa'ya ve Cebeci Hastanesi'ne gizlice bilgi uçuruldu
……
REFET PAŞA, Kazım Paşa, Müsteşar Albay Ali Hikmet Ayerdem, Salih Bozok ile Muzaffer Kılıç başhekimin odasında sonucu bekliyorlardı
Doktorlar Başkomutan'ı, röntgeninin çekilmesi ve muayene edilmesi için alıp götürmüşlerdi
Sol kaburgalarından birinin kırık olduğu anlaşıldı Kırık kaburganın ucu akciğeri örseliyordu Kaburga alçıya alınamadığı için Dr Mim Kemal Öke, belden yukarısını kalınca bir band ile sıkıca sardı Kırık kaburganın zamanla kaynayıp iyileşmesi beklenecekti
Dr Adnan Adıvar, Dr Refik Saydam, Dr Şemsettin Bey, Dr Murat Cankat ayaktaydılar Arkalarında Nesrin Hemşire duruyordu
Mim Kemal Bey, "Paşam “ dedi saygıyla, " yatarak, az hareket ederek dinlenmeniz gerekiyor Aksi takdirde kaburgadaki kırık, ciğerdeki tahriş, başımıza çok iş açar Velhasıl cepheye dönmeniz mümkün değiL Yoksa “
Sözünü tamamlamak için yumuşak bir sözcük aradı, bulamadı: " ölürsünüz !“
Öteki doktorlar başlarını sallayarak Dr Mim Kemal Bey'i onayladılar
Mustafa Kemal Paşa Çankaya'ya döndü
……
PAŞASININ kaza geçirdiğini öğrenen Fikriye Hanım az kalsın bayılacaktı Kendini zorlukla toparladı, Paşa'yı büyük bir şefkatle yukarıya, yatak odasına çıkardı
Salih Bozok, Dr Murat Cankat, yaver Muzaffer Kılıç alt kattaki salona geçtiler Az sonra Abdurrahim de aşağıya indi Gözleri dolu dolu Salih Bozok'a sokuldu hiç konuşmadan oturdular Olayı duyup telaşlanan birkaç Bakan geldi Fikriye Hanım misafirleri Paşa'nın yanına çıkardı Az sonra hızla aşağıya indi Dr Murat Bey'e, gözleri korku içinde, "Bakanlara yarın cepheye döneceğini söylüyor “ dedi, " dönebilir mi ?"
Dr Murat Bey hüzünle gülümsedi:
"Bakanların maneviyatı bozulmasın diye öyle söylüyordur Çünkü dönmesi mümkün değil En azından iki hafta yatması gerek !“
……
2 NUMARALı koğuşta sadece iki yatak doluydu Birinde Faruk yatıyordu, ötekinde ateşten inleyen bir yaralı Kalan yirmi küsur yatak boş ve dağınıktı
Faruk, küçük idare lambasının zayıf ışığında, sırt üstü, gözleri kapalı, bu akşam nöbetçi olan Nesrin'in gelmesini bekliyordu Nöbetçi hemşirelerin koğuşları denetleme saatiydi
Çok iyi tanıdığı zarif ayak sesleri duyuldu, yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı, koğuşa girdi Faruk bir çığlık bekliyordu Beklediği oldu Nesrin çığlığı bastı:
"Aaaaaaaaaa! Bu yaralılara ne oldu Faruk Bey? Nerede bunlar ?"
Faruk oturdu :
"Galiba Beyoğlu'na çıktılar ”
Ayaklarını karyoladan yere sarkıttı :
" Pinti felekten bir gece çalacaklar:'
"Şaka yapmayın ne olur !”
"Peki Kaçtılar Nesrin Hanım !”
Nesrin isyan etti :
"Neden ama ?"
"Cepheye dönmek istiyorlardı Doktorlar izin vermeyince, kaçtılar !“
"Hiçbiri daha iyileşmemişti ki …“
"Zararı yok Cephenin havası, karavanası insanı hastaneden daha çabuk iyi eder !“
Nesrin kapıya yürüdü :
"Ben olayı nöbetçi doktora bildirmek zorundayım…“
Faruk uzanıp kızın elini yakaladı :
"Hayır, durun lütfen Dün kaçacaklardı Bu akşam kaçmalarını ben tavsiye ettim Çünkü sizin nöbetçi olacağınızı biliyordum, ricamı dikkate alacağınıza güveniyordum Kaçakların istasyona ulaşıp cephe trenine binmeleri için bir yarım saate daha ihtiyaçları var Sonra hastaneyi ayağa kaldırabilirsiniz Şimdi lütfen şuraya oturun Bir yarım saatçik dinlenmenizi rica ediyorum !“
Nesrin'i yanındaki yatağa oturttu Kızın küçük eli hala kocaman avucunun içindeydi Fark edince utandı :
"Ah affedersiniz…“
Telaşla elini çekti
……
NESRİN koğuşta, kaçakların cephe trenine binmesi için gerekli zamanın dolmasını bekliyor ve alçak sesle Faruk'a bugün tanık olduğu büyük sahneyi anlatıyordu:
"Doktor Mim Kemal Bey, kırık kaburga oynayıp da ciğeri tahriş etmesin diye geniş bir bandla Paşa'nın göğsünü sıkı sıkı sardı ve cepheye dönemeyeceğini söyledi Paşa hiç sesini çıkarmadı “
"İtiraz etmedi mi ?"
"Hayır “
Faruk hemen teşhisini koydu :
"Öyleyse kafasına koymuş, o da kaçacak !“
……
SALİH, Muzaffer ve Muhafız Taburu Komutanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, belki Paşa'nın bir emri olur diye erkenden gelmişler, yernek salonunda oturuyorladı
Bir ayak sesi duyuldu Salih ayağa kalkmaya davranınca, İsmail Hakkı elini tuttu :
|