10-21-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gençlik Çaği Ruh Sağliği Ve Ruhsal Sorunlar Kitap Özeti
BUNALTI NEVROZU
Bunaltı sürekli olabildiği gibi, yoğun biçimde nöbet nöbet de gelebilir Bunaltı nöbeti geçiren bir kimse belirsiz bir korku içindedir İçi daralır, sık sık solur, soğuk soğuk terler döker, göğüs sıkışır, boğazında lokma kalmış gibi bir tıkanma duyar, çarpıntısı vardır
Çocuklukta yaşanan bunaltının en önemli nedenlerinden biri ana-babadan ayrılma, ana-babayı yitirme durumlarıdır
FOBİK NEVROZ
Saçma, abartılmış ve gerçeğe uymayan korkulara fobi adı verilir Korku, benliğin sağlıklı bir tepkisidir Kişiyi tehlikelere karşı uyarır ve önlem almasını, korunma yolları aramasını sağlar Fobik kişi, benliği tehlikeye sokmayan durum ve nesneler karşısında korkuya ve paniğe kapılır Köpekten korkan bir kimse bir yavru xBanlandı Kelımex yanından geçse bile, dizinin bağı çözülebilir dokunmak ya da kucağına almak ise paniğe kapılabilir
HİSTERİK NEVROZ
Hasta, hiçbir organik bozukluğu olmadığı halde birden bacaklarının tutmadığından, ellerini kollarını oynatamadığından yakınır Sanki birden felç olmuş gibidir Ancak sinirlerde ve kaslarda bir bozukluk yoktur Gündüz kolunu-bacağını oynatamayan hasta, uykudayken serbestçe oynatır
OBSESİF-KOMPULSİF NEVROZ
Kişi, düşüncesinin saçma olduğunu bilir Ama bunaltı çekmekten kendini alıkoyamaz Aklından kovmaya çalışır ama başaramaz Örneğin, bir anne yeni doğan çocuğu ile ilgili olarak aklından geçen ‘Ya çocuğumu boğarsam Ya elimdeki bıçağı çocuğuma saplarsam’ gibi düşünceden çok büyük sıkıntı duyar
DEPRESİF NEVROZ
Depresyon genel bir çöküntü durumudur Depresyona giren bir kişi yaşama sevincini yitirir Sürekli üzgün kederli, isteksiz ve yorgundur Günlük işler ona büyük bir yük gibi gelir Yaptığı işten tat almaz Gülmeyi unutmuş gibidir Canı konuşmak istemez
Psikozlar
ŞİZOFRENİ
Şizofreni, genç yaşlarda başlayan düşünce, duygu ve davranışlardaki ağır bozukluklarla birlikte giden, kişinin ruhsal dengesini ve uyumunu bozan bir psikozdur Genellikle ergenlik çağı ile 45 yaş arasında ortaya çıkar En yaygın psikoz türüdür Hastaneye başvuranların % 20’sini oluşturur
MANİK-DEPRESİF PSİKOZ
Hasta, depresyona girdiği zaman, tam bir çöküntü içinde görünür Yemez-içmez, uyumaz; insanlardan kaçar Bezgin, üzgün ve elemlidir Çalışma gücünü yitirmiştir Hasta, suçluluk duygusu çeker Öyle ki hasta ikinci Dünya Savaşı’nın kendi yüzünden çıktığını söyleyecek kadar gerçekten kopabilir
Ruhsal Tedavi
Ruhsal tedavi (Psikoterapi) ruhsal bozuklukları konuşma yoluyla düzeltmeyi ve iyileştirmeyi amaçlayan tedavi biçimidir En yoğun tedavi biçimi Psikanaliz’dir Bu tedavide hasta divana uzanarak değil, hekimle yüzyüze konuşarak tedavi edilir
Hastanın beklentileriyle hekimin amaçları çelişiyor, tedavi süreci verimli olmaz İyi bir arkadaşla dertleşme, sorunlarını paylaşma ve dayanışma bir ölçüde ruhsal tedavidir Hekimin hastasını tanımasından daha önemlisi hastanın kendi kendini tanımasıdır Hastanın yardım almaya istekli ve işbirliğine yatkın olması, ruhsal tedavide ön koşuldur Hekimlikte hastanın isteğine karşın tedavi uygulanamaz
Gençlerle ruhsal tedavi sürdürülürken, ana-babalarla düzenli ya da belli aralıklarla görüşmeler yapmak gerekir Genç, ana-babası arasında kalırsa, tedavinin etkisi olmaz Örneğin tutucu bir aileden gelen bir genci, daha bağımsız davranmaya yöneltmek, gençle ana-babanın daha çok çatışmasına yol açar Böyle bir durumda tedavi son bulur
|
|
|