10-21-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Rubailer Ömer Hayyam
106
İki batman şarap, bir buğday ekmeği;
Bir koyun budu, bir de ay yüzlü sevgili;
Daha ne istenir bilmem şu dünyada:
Padişah daha iyisini bulabilir mi?
107
Dünyaları değişmem kızıl şaraba;
ay da ondan sönük; çoban yıldızı da
Şarap satanların aklına şaşarım:
Ondan iyi ne var alınacak dünyada?
108
İnsan son nefese hazır gerekmiş:
Nasıl ölürse öyle dirilecekmiş
Biz her an şarap ve sevgiliyleyiz:
Böylece dirilirsek işimiz iş
109
Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik;
Bildiklerimizle övündük, eğlendik
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra?
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik
110
Hayyam bilgelik çadırları dokudu;
Sonra dert potasında yandı kül oldu
Bir pula satıldı kader çarşısında,
Ölüm celladı geldi, boynunu vurdu
112
Dostum, gel yarına kanmayalım biz;
Günümüzü gün edelim ikimiz
Yarın çekip gettik mi şu konaktan
Yedi bin yıl önce gidenlerleyiz
113
Ömrümüzden bir gün daha geldi geçti;
Derede akan su, ovada esen yel gibi
İki gün var ki dünyada, bence ha var ha yok:
Daha gelmemiş gün bir, geçmiş gün iki
114
Tanrı, her an sevdiğinin kapısında ol;
Bu dünyadan o dünyadan bana ne!
Gönlüm ter gibi çıkıp bedenimden
Karıştı varlığın denizlerine
115
Gönül, her an sevdiğinin kapısında ol;
Her istediğini onda ara, onda bul
Aşk tavlasında hileye kaçma kalleşçe:
Koy canını ortaya, soyulursan soyul
116
Sarhoş oldum mu aklım azalır;
Ayıldım mı sevincim dağılır
Ne sarhoş, ne ayık bir hal var ya?
En güzeli öyle yaşamaktır
117
Sevgili, sırlarına eren gönül nerde?
Sözlerinin tekini duyan kulak nerde?
Gece gündüz serilirsin de karşımıza:
Yüzünü bir kez gören mutlu göz nerde?
118
Dert içinde sevinci bul da yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa
119
Açılmaz kapıları açmanız mı gerek?
Dünyada insanca yaşamanız mı gerek?
Bırak öyleyse iki dünyayı birden:
Ey ölü canlılar, canlar uyanık gerek!
120
Dün özledim de seni coştum birden bire;
Çıktım senin yerin dedikleri göklere
Bir ses yükseldi ta yukarıda, yıldızlardan:
Gafil, dedi; bizde sandığın Tanrı sende!
|
|
|