10-21-2012
|
#8
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Rubailer Ömer Hayyam
181
Neylesem bu benim iç kavgalarımla?
Pişmanlığım, kendime düşmanlığımla?
Sen bağışlasan da ben yerim kendimi:
Neylesem bu yüzkaram, bu utancımla?
182
Kalk sevinç dolduralım garip gönüle
İçelim doğan güne karşı bülbülle
Yırtalım biz de gömleği aşık gülle
Verelim çiçekler gibi ömrü yele
183
Aklı olan paraya değer vermez,
Ama parasız dünya da çekilmez;
Eli boş menekşe boynunu büker,
Gül altın kasede gülmezlik etmez
184
Bir damla şarap Tus saraylarına bedel,
Keykubad'ın Keykavus'un tahtından güzel
Sabaha karşı aşıkların iniltisi
İki yüzlü softanın ezanından güzel
185
Bedenindeki et, kemik, sinir kaldıkça,
Dünyadaki yerini bil, kendinden şaşma
Düşman Zaloğlu Rüstem olsa ger göğsünü,
Dostun Karun olsa iyilik altında kalma
186
Yerin dibinden yıldızlara dek
Ermediğimiz sır kalmadı pek,
Her düğümüçözmüş insanoğlu;
Ecel düğümünü var mı çözecek?
187
Sevgiyle yuğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin, cehennemin üstündesin
188
Bu evren her gece ne gömlekler diker!
Kimini gelen, kimini giden giyer
Her gün nice sevinçlerle dolar dünya,
Nice dertler toprağa karışır gider
189
Şarap benlik kaygusu bırakmaz sende
Çözülmedik bir düğüm kalmaz beyninde
İblis bir kadeh şarap içmiş olaydı,
Secdeye yatardı Adem'in önünde
190
Biz hırkadan sonra küpe gelmişiz;
Kıpkızıl şarapla abdest almışız
Medresede kaybettiğimiz ömrü
Meyhanede aramaktır işimiz
191
Şarabı götürüp döksen bir dağa
Dağ sarhoş olur başlar oynamağa
Ben ne diye tövbe edecekmişim
İçimi tertemiz eden şaraba?
192
Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce;
Halden anlar bir dost gelip falı görünce:
Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin:
Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece
193
Bu gecenin son gece olması da var:
Emret, gül rengi şarabı getirsinler
Gafil, bir gittin mi bir daha gelmek yok:
Altın değilsin ki gömüp çıkarsınlar
194
Medreseden hayır yok, dinle beni;
Vakıf lokması karartır içini
Git, bir yıkık yerde yoksulca yaşa:
Orası bir padişah eder seni
195
Şarap iç, yıkansın, aydınlansın için;
Bu dünya, öbür dünya silinip gitsin!
Gel ömrün yele gitmeden tadına bak
Cana can katan suyun, ıslak ateşisin
|
|
|