Yalnız Mesajı Göster

Üç Nasihat Kitap Özeti

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üç Nasihat Kitap Özeti




İhtiyar kalktı:Yolun açık olsun al şu hediyelerimi anana götür, diye ona iki büyük somun uzattı Durmuş içinden:haya münasebetsiz herif? Şu gönderdiği hediyelere bak diye kızdı Ama belli etmedi Somunları aldı kahveye geldi Heybesine koydu Salıcılarla beraber Üsküdar’a geçti Handa bekleyen beygirlere bindiler Geceleyin ay aydınlığında yola düzüldüler dere tepe düz gittiler Dağlar aştılar Bir gün bir ormanın kenarında taşkınca bir suya geldiler Geçecek yeri bulamıyorlardı Durmuş bu kadar bir su karşısında hemşehrilerinin ürkekliğine güldü Atını suya sürecekti Tam bu sırada efendisinin verdiği nasihat aklına geldi Yolunu izini bilmediğin yere gitme! Dizgini topladı Atının ön ayakları suyun içinde idi Yanındaki arkadaşı durmadı Atını sürdü İki adım atıncaya birden suyu içinde kayboldu Çıksın diye beklediler Çıkmadı O vakit civarda bir çoban buldular Suyun geçilecek yerini öğrendiler Meğerse orası bir girdapmış Durmuş efendisinin nasihatını hatırlayarak, atını o zavallıdan evvel sürmediğine şükretti Bir senelik hakkını helal etti Yolda hemşehrileri ona yiyecek de veriyorlardı Bir gün karnı çok acıktı Efendisinni hediye gönderdiği şu somunlardan birisini koparıp yesem dedi Elini heybesine atarken, tam bir senelik emek sarfederek işittiği nasihat aklına geldi: emanete hıyanetlik etme ! Elini çekti Şeytana uymayayım dedi Birkaç gün, birkaç gece daha yürüdüler Nihayet bir gün karanlık bir ormanın kenarından geçiyorlardı Ağaçların arasından: Teslim olun diye bir ses işitti Durdu Onunla beraber bütün kervan durdu Eşkiyalar her tarafı çevirmişti Efe meydana canını kurtarmak isteyen üzerinde, başında nesi var, nesiyok buraya bıraksın Selametle yoluna gitsi diye haykırdı Kimse dayanamadı Kimse kaçamadı Eşkiyalar yolun gerisini de tutmuşlardı Can maldan tatlı Heskes nesi var nesi yok efenin önüne döktü Senelerce emeklerle kazanılan lira kemerleri altın keseleri gümüş elmas hediyeler daha bir çok şeyler Durmuşa sıra gelince:Benim bir şeyim yok dedi Efe inanmadı Nedemek sen gurbetten gelmiyor mu sun? Gurbetten geliyorum Çalışmadın mı? Çalıştım Para kazanmadın mı? Kazanmadım Yalan Vallayi kazanmadım Hemşehrilerime sor istersen Efe hemşehrilerine sordu Hepsi Durmuşun para kazanmadığını, senede bir kuruşa hizmet ettiğini anlattılar Efe Durmuşun aptallığına hem güldü, hem kızdı Adamlarına:Şu budalaya bir sopa çekinde bir daha , bir daha para kazanmadan gurbette para kazan mayı gurbette kalmayı öğrensin! Dedi Durmuşu yere yatırdılar Canı çıkıncaya kadar dipçiklerle dövdüler Sılacıların hepsi Durmuş gibi hepsi evlerine on parasız döndüler Durmuşun anası daha ziyade ihtiyarlamıştı Zavallı kadın üç senedir çektiği sefaleti anlattı Niye para kazanmadın a oğlum?diye darılacak oldu Durmuş:Hemşehrilerim gibi kazansaydım, yine eşkiyalara kaptırarak, elim boş dönecekti… dedi Heybeden bir somun çıkardılar Kırınca şıngır , şıngır etrafa altınlar yayıldı Şaşırdılar Öbür somunu da kırdılar Onunda içi altın dolu imiş Sevinerek hepsini topladılar Durmuş iki senelik emeğini efendisine emanet etti Eğer bir sene bir sene hizmet ederek aldığı, yolunu izini bilmediğin yere gitme! Nasihatını aklına getirmeseydi girdapta boğulacaktı İkinci sene aldığı, emanete hıyanetlik etme! Nasihatını hatırından çıkarsaydı, yolda somunları kıracak, altınlar meydana çıkacak, sonra hemşehrileri gibi soyulacaktı Yavaş yavaş düşündükçe, efendisinin ne kadar büyük ne kadar akıllı bir adam olduğunu anlamaya başladı Ona İstanbulda iken aylık verseydi, ihtimal ötede beride yiyecek, biriktiremeyecekti Yahut sılaya dönerken paraları meydanda getireceği için bir kazaya uğrayacaktı Durmuş daha ziyade düşündükçe akıl-olmazsa-para-hiçbir işe yaramazdı İşte arkadaşlarının hali! Dağ başlarından , eşkıya içinden , dolu kemerlerle geçmenin cezasını gördüler Durmuş zengin olunca tarla aldı Bağ aldı Koca bir çiftlik kurdu Köyünün ağası oldu Ama bir türlü evlenemiyor, yaşı otuzu geçtiği halde bir kız bulup alamıyordu Evlenmesini teklif eden köy ağalarına :


Alıntı Yaparak Cevapla