10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Piraye (Canan Tan) Özeti,Konusu,Karakterleri Ve Yorumları
Kitap Adı : PİRAYE
Orjinal Adı : PİRAYE
Yazarı : CANAN TAN
Türü : ROMAN
Canan Tan, bir ilk romanla okurlarının karşısına çıkıyor: "Piraye"
Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmet’in eşinden almıştır Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice Babanın açıklaması ilginçtir ki bu açıklama romanın temalarından birini de oluşturacaktır: "Piraye, Nazım Hikmet’in karısı Tam adı Hatica Piraye’dir Nazım Hikmet’in onun için yazdığı şiirler ve mektuplar, edebiyatımızın gerçek yüz aklarıdır "
Piraye’nin babasının bu açıklaması karşısında ilk tepkisi şaşkınlıktır: "(  ) Babam elinden kitap düşmeyen, aydın bir insandı Ama onun, kızlarına bir şairin -hem de yasaklı bir şairin- karısının adını verecek kadar edebiyat tutkunu olduğunu yeni keşfediyordum "
Piraye’nin doğduğu günden bu yana içinde taşıdığı edebiyat ve şiir tohumları hayatının bir bölümünde ilişkilerine de yansıyacaktır
Roman, genç bir kızın aile, okul, aşk ve evlilik yaşantısına odaklanan ilginç bir biyografi özelliğine sahip; yazar, yarattığı kadın kahramanın yaşantısına bir ’kadın duyarlılığı’ ile yaklaşıyor Romanın ilk sayfalarında idealleri olan genç bir kız olarak tanıştığımız Piraye, sayfalar ilerledikçe ilişkilerin farklı boyutlarını yaşayacak, aşk duygusunun karşılığını kendi hayatına yerleştirmeye çalışacaktır
"Piraye" romanını bir ’dram’ haline getiren ise genç kızın evlilik ve evlilik sonrası
yaşantısı olacaktır; Piraye, üniversite öğreniminin hemen ardından Diyarbakır’a gelin gidecektir
"Piraye"yi yakın çevrenizde aramayın sakın," diyor Canan Tan "Hem onun, hem de romandaki diğer karakterlerin hayal ürünü olduklarını belirtmeme, bilmem gerek var mı? Ama uzak şehirdeki şarkının nihavent olduğunu söyleyen Nazım Hikmet ve
"Gözlerin hani?" diye soran Ahmed Arif gerçek "
Roman, yazarın kendi hayatından da belli belirsiz izler taşıyor okuruna
  Kızıl saçlıymış Piraye
Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez 
Okudukça, dizelerin arasına dalıp kendimden geçtikçe, tehlikeli bir biçimde özdeşleşiyordum Piraye'yle
Tiyatro sahnemde, bundan sonraki rolüm belliydi artık Nâzım Hikmet'in Piraye'si rolünü oynamak 
Peki bana eşlik edecek oyuncu kim olacaktı?
Bunu düşünmek hile anlamsızdı; karşımda Nâzım vardı ya 
ŞİİR YÜZLÜ PİRAYE  kendi yazdığı senaryolarda yaşıyor
  Kim olursa olsun; evleneceğim insan, benim varlığımı yok sayarak bir başkasıyla beraberlik yaşayacak ve ben buna seyirci kalacağım ha 
Yazgıymış!
İnanmıyorum yazgıya falan  Onu yaratan da, şekillendiren de bizleriz
Benim yazgım kendi çizeceğim yoldur!
O yolda beraber yürümeyi kabullendiğim insanı da kimseyle paylaşamam ben 
YAZGIYA BİLE KAFA TUTACAK KADAR YÜREKLİ  Özgürlüğe âşık!
Ancak, başkaları tarafından yerinden oynatılan kilometre taşlarının, gene başkalarınca gelişigüzel dizilmesiyle önüne serilen yolda yürümeye mecbur bırakılınca  İşler değişiyor
  Hiç hayıflanma, o şiirsellikten uzak düştün diye Gözlerini aç ve o günlerde göremediğin gerçeği gör artık  
Nâzım da o sevda yüklü dizelerini eliyle bir kenara itip, daha sıcak bulduğu kollara koşmamış mıydı?
Haşindin yaptığı, onunkinden çok mu farklı?
 Kendince tanrılaştırdığın tapınmaktan gurur duyduğun putların, gerçekte basit birer taş parçası olduğunu ne zaman kavrayacaksın?
Ama, gönlün gerilerde bir noktaya takılı kaldıysa eğer, sevinebileceğin bir gerçeklik duruyor orada
İşte şimdi, Nâzım'ın kızıl saçlı Piraye'siyle tam olarak özdeşleştin
Kutlu olsun
Fırtına gibi bir yaşam öyküsünün başoyuncusu oluveriyor PİRAYE  
|
|
|